16.5 C
İstanbul
Cuma, Mart 29, 2024

Yalnızlık Senfonisi

Unutmaya başladığım kokun, çiçeklerin kıskanacağı güzellikteydi.

Hafızama kazımak adına dalarak izlediğim yüzünü artık anımsamaz oldum…

Bunlar beni sevmeyişine karşılık alınan intikamlar mıydı?

Hayır, hayır değildi.

Bunlar sadece sana karşı sergilenen direnişlerimdi.

Sanırım mücadelemde pek iyi değilim unutmaya diye çalıştığım seni, daha çok hisseder oldum sevgili.

Ve yine gözlerimde alışıldık o hüzün

Yine yüzümde hayal kırıklığının izi

Yine mutsuz bir kalple yapayalnız

Yine yalnız…

Sherlock Holmes’un Kardeşi Enola Holmes Hakkında Çekilen Filmin Fragmanı Netflix Tarafından Yayınlandı!

Sherlock Holmes ‘un kız kardeşi Enola Holmes fragmanı yayınlandı!
Genç oyuncu Millie Bobby Brown ‘ın başrol olduğu bu film Netflix’te 23 Eylül tarihinde yayınlanacak. Asi ruhlu Enola Holmes anneleri kaybolduktan sonra iki abisi Sherlock ve Mycroft ile yalnız kalır ve annelerinin kaybolmasındaki gizemleri çözmeye başlar. Sherlock Holmes rolünü Superman olarak tanıdığımız Henry Cavill, ağabeyleri Mycroft Holmes’u ise açlık oyunlarından tanıdığımız Sam Clafin canlandırıyor. Annelerini ise bir çok ünlü filmde önemli yer edinen, başarılı oyuncu ve yeni neslin “Harry Potter” serisinde Bellatrix gibi tanıdığı Helena Bonham Carter canlandıracak.
Dev kadrosuyla ekranlara gelecek bu filmin senaryosuna dair Netflix açıklamada bulundu. Açıklamada Holmes’lerin genç kardeşi Enola anneleri kaybolduktan sonra onu aramak için yola koyulur. Bu sırada ağabeyi Sherlock’tan saklanarak adeta saklambaç oynayarak birçok gizemli olayları çözmeye çalışır. Bu süreçte Enola’nın tamamem süper bir dedektife dönüştüğü belirtildi.

Netflix Yeni Filmi İle Karşınızda

Enola Holmes’un Hayatı Çok Yakında Netflixte

Daha önceden de netflix‘te tanımış olduğumuz Stranger Things dizisinde oynamış olan Millie Bobby Brown‘un başrol aldığı ”Enola Holmes” filminin fragmanı bugün itibari ile netflix ‘te yayında. Netflix üzerinden izlenmeye sunulacak olan bu film görünüşe bakılırsa daha şimdiden pek çok kişinin dikkatini çekmiş görünüyor.

Legendary Entertainment’ın yapımcılığı ile hazırlanmış olan film Nancy Spinger kitabından uyarlandı.Filmin,Çin haricinde bütün ülkelerde izlenime sunulacak olan filmin 23 Eylül tarihinde izleyicileri ile buluşması planlanıyor.

Suicide Squad 2’nin Fragman Tanıtım Videosu Yayınlandı!

Suicide Squad 2 filminin fragmanının tanıtımı yayınlandı. Tanıtım videosunda filmden gösterilen perde arkası görüntülerle beraber filmin yönetmeni ve senaristi James Gunn konuştu. Bu filmin bu güne kadar vizyona giren tüm süper kahraman filmleri içerisinde en iyisi olduğunu iddia eden yönetmen, kariyeri boyunca en heyecan verici deneyimi olduğunu da söyledi. 1970’lerin cesur savaş filmleri dalgası, James Gunn karakterlerinin her birinin kendine has parlaklığını ve komediyi birleştirerek filmi yarattı. 2021’de vizyona girecek olan filmin fragman tanıtım videosunu izleyebilirsiniz.

Warner Bros. tarafından yayınlanan tanıtımlarda oyuncular da belli oldu.

Karmakarışık Büşra

“Neden? Neden Büşra neden? Neden diğer insanlar gibi olamıyorum diye her gece uyumadan önce düşünüyorum. “

Büşra işte bu düşüncelerle uykuya daldı. Son yıllarda hem kendini hem hayatı sorgulamaya başlamıştı. Sanki kafasında birden fazla kişi vardı.

Bu kişilikler onun ruhunda ve bedeninde üstünlük kurmaya çalışıyordu. Varoluşsal sancılar çekiyor bir yandan da içindeki kişilerden korkuyordu. 

Bu kişilerden biri çok zeki, biri manipülasyon ustası, biri ağır başlı, biri serseri…  Belki de hiçbiri yoktu sadece olmak istediği fakat olamadığı başka Büşralar vardı içinde. 

“Kafam karışıyor, aklım bulanıyor, yaşamaktan bunaldım. İnsanlardan nefret ediyorum. Kaçmak çok uzaklara kaçmak kurtulmak istiyorum. Kendi iç dünyamda neden bu kadar mükemmelim de, dış dünyam da neden bu kadar sıradanım? Niçin arzu ettiğim “ben” idealinden bu kadar uzaktayım? Ne bi sevgilim var ne de doğru dürüst bi arkadaşım.”

Sabah uyanıp yüzünü yıkadığında yanağına vuran serin suyla rahatlamış, kafasını ne tam bi cesaretle ne de tam bi ürkeklikle kaldırıp aynaya bakmış o sıra yanağında henüz tam kurumamış su damlaları boynuna düşüyor bir yandan da düşünüyor. 

“Hiç değişmemişim, ben aynı benim. Aynı beyaz ten, aynı kısa kıvırcık turunç saçlar, aynı Kahverengi gözler.”

Hiç değişmedim diye sürekli kendini telkin ediyor Ama bir yandan da benim problemim ağzım, gözüm değil ki. Benim sorunum iç dünyam, dış dünyayla olan bağlantım diye düşünüyor.

Yani problem ruhumun, aklımın ve kalbimin derinliklerinde…

Alkışla

Bu aralar şuna çok kafa yoruyorum ‘geleceği düşünmek kavramı’ neden sadece maddeselleştirilmiş?
Neden geleceğimize ev, arsa, mal, mülk, altın yatırımı yaparken, aslında sahip olamazsak bunların hiç bir öneminin olmayacağı, kıymeti kalmayacağı şey için yatırım yapmıyoruz…
Sağlığımız için.
Birlikteliğimiz.
Huzurumuz.
Ağız tadımız için…
Neden mi? Çünkü inanmıyoruz gerçekten huzurun getirisine, sağlığın kıymetine…
Akıl mil üstünedir derdi hep ananem, yerinden oynadığı takdirde ‘deli’ vasfını verdiğimiz olay gerçekleşir.
Hani bu yüzden insan aniden korkutulmaz, aniden uyandırılmaz.
Kendinde olmalı her daim insan, kendinden haberi olmalı, kendi ile istişare halinde olmalı, kendini kolaçan etmeli,
acıyan yerini önemsemeli, morali bozuk olduğu zaman kendine iyi gelmeli, çünkü kendimizle kontak halinde olmadığımız her an bizi kaybediyoruz, eksiliyoruz yavaş yavaş.
Moral bozukluğu huy olarak yerleşiyor, sinirlilik özelliğimiz haline geliyor, sesimizin tonu farklılaşıyor ve böyle böyle sağlığımızdan da oluyoruz, ilk önce baş ağrısı veya mide ağrısı olarak nüksediyor, ve yerleşiyor oraya, gastrit, reflü diye bir çok tanı koyuluyor, baş ağrımız migren oluyor, sonra eklemlerimiz, ve böyle böyle gidiyor.
En sonunda ne oluyor biliyor musunuz?
Akıl gidiyor alzheimer başlıyor.
Eveeeet şimdi teşekkür vakti alkışla kendini!
Rabbimin sana verdiği muntazam emanetleri hor kullanıp çürüttüğün için, rabbimin sana verdiği nefesi zamanı vakti çürüttüğün için ve kendinle birlikte etrafındaki herkesi ruhen ve bedenen çürüttüğün için, otur kendini sabaha kadar alkışla!
Kendi hayatının mimari sendin, kaptanı sendin, güzel planlar çizmen, güzel yönetmen gerekiyordu, her şeyi farklı dizayn edip yönlendirebilirdin.

Belki hala geç değildir ruh ve beden sağlığını toparlaman yön vermen için.
Napsan? Artık harekete mi geçsen acaba?

Formula 1 Yeniden Türkiye’de: İstanbul 2020 Takvimine Eklendi

Formula 1 yeniden Türkiye'de

Dünyanın en büyük motor sporları organizasyonu olan Formula 1 yeniden Türkiye’de. İstanbul Parkta son yarış 2011 yılında gerçekleştirilmişti.

2005 yılında takvime eklenen İstanbul ayağı 2011 yılından sonra takvimden çıkarılmıştı. Formula 1‘in resmi hesaplarından yapılan açıklama ile İstanbul‘un tekrardan takvime eklendiği açıklandı.

Formula 1, 9 Yıl Aradan Sonra Türkiye’de

9 yıllık aranın aranın ardından İstanbul, Formula 1 takvimine eklendi. Formula 1‘in 14.ayağı 13-15 Kasım tarihleri arasında İstanbul Park‘ta gerçekleştirilecek.

İstanbul Park Nerede?

Dünya standartlarında inşaa edilen İstanbul Park Pisti 2005-2011 yılları arasında 7 Formula 1 yarışına ev sahipliği yaptı. Pistin uzunluğu 5 bin 378 metre. Pist saat yönünün tersine gidilecek şekilde dizayn edildi. İstanbul Park yaklaşık olarak 150 bin kişilik kapasiteye sahip. İstanbul Park, Tuzla İlçesinde bulunmaktadır.

Atiye’nin 2. Sezon Fragmanı Yayınlandı!

Netflix’in ikinci yerli dizisi Atiye ‘nin 2. sezon fragmanı yayınlandı. İmdb 7.5 olan dizinin ilk sezonu 27 Aralık 2019’da vizyona girmiş ve büyük ilgi görmüştü. Aksiyon ve fantastik türündeki Netflix’in ikinci Türk orijinal internet dizisinin senaryosunu Jason George, Nuran Evren Şit ve Fatih Ünal kaleme aldı. Oyuncu kadrosu Beren Saat, Mehmet Günsür, Metin Akdülger, Melisa Şenolsun  gibi ünlü isimlerden oluşan bu dizinin 3. sezon çekimleri başladı. 2. sezon fragmanında da ilk sezon gibi farklı senaryo ile karşılaşıyoruz. Özellikle yeni fragmanda olayların paralel evrende devam etmesi dikkatlerden kaçmadı.

ÖSYM 2020 Sonuçları Açıklandı Mı?

ÖSYM 2020 sonuçları ne zaman açıklanacak?

ÖSYM 2020 ‘nin sonuçları bugün de açıklanmadı. Milyonlarca öğrencinin geleceğini belirleyecek olan YKS sınavının ne zaman açıklanacağı merak konusu. ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün konu ile ilgili yaptığı açıklamaya göre sonuçların bu hafta erişime açılacağı ihtimalinin yüksek olduğunu duyurdu. Peki, YKS 2020 tercih sonuçlarının bu hafta hangi gün açıklanacağı belli mi?

ÖSYM Başkanı Halis Aygün geçtiğimiz günlerde bu konu ile ilgili, üniversite öğrencisi adaylarına ve ebeveynlerine önemli bir açıklamada bulundu. Açıklamada ise şu cümleleri kullandı…

ÖSYM Başkanı yaptığı açıklamada hangi konuya değindi?

İşte o beklenilen önemli açıklama

ÖSYM başkanı Prof. Dr. Halis Aygün merakla beklenen YKS tercih sonuçları adı altında yapmış olduğu açıklama ise şöyle…

YKS tercih sonuçları üniversite adaylarımızın gündem konusu olmaya devam ediyor. Bir sürü gencin aklında olan tek soru ise ”acaba ÖSYM’nin bu hafta sonu net bir açıklama yapacak mı?”, İnternet üzerinden ve çeşitli sosyal medya platformları üzerinden yapılan bir çok araştırma hala devam ederken merak ve heyecanın artmasıyla ÖSYM etiketi adı altında sonuçların açıklanması talebiyle kampanya başlatıldı.

Bu yapılan ve günden güne artan hareketlenmenin üzerine ise sayın ÖSYM Başkanı Halis Aygün bir konuşma gerçekleştirdi.Konuşmasının içerisinde ise şu cümleleri kullandı; ”Sevgili gençler, heyecanlısınız, sizi anlıyorum ve heyecanınızı paylaşıyorum. Ülkemizin yarınları olan sizler için tüm gücümüzle çalışıyoruz. 2020-YKS yerleştirme işlemlerinde kontroller devam ediyor. Önümüzdeki hafta içerisinde yerleştirme sonuçlarını açıklayacağız.”

Üniversite kayıtları ne zaman başlayacak?

Üniversite sonuçlarının açıklanması ile, yerleşmiş olan ve üniversiteye girmeye hak kazanmış olan öğrencilerin kayıt işlemleri şimdilik belirlenmiş olan 31 Ağustos – 4 Eylül arası, dijital(elektronik) kayıtlar ise 29 Ağustos – 2 Eylül arasında yapılacak.

Bir Şairin Yasaklı Yılları

Bir şairin yasaklı yılları
Bir elinde kalemi diğerinde anıları
Sürekli başıdik şiirler yazdı
Ardından 13 yıl sürgün hayatı

Tek bir kitabı vardı
Direne direne kazanacaktı
Azala azala çoğalacaktı

Bir şairin yasaklı yılları
Bir elinde kalemi diğerinde anıları
Bir yanda geçmişin izleri
Bir yanda geleceğin sancıları

Bu şair yalnız bir şair
Ne kaldı diye sorardı hep kendine
Ne kaldı ki:
Umuda dair.

Oralet Konuşuyor-2

Bugün uzaydan dut ağacına uzun uzun bakıp derin derin düşündüm.
Ne çok benzettim insan oğluna, ham iken bem beyaz dimdik, olgunlaştıkça ağırlaşıyor, yumuşuyor.
Biri dokunup koparmazsa onu dalından, dayanamıyor ve paaat!
Ve sizde dut gibi bakıyorsunuz insanlara,
gösterişli, dimdik, zengin, itibarlı ve vasıf sahibi dutlar yani hamak insanlar her zaman ilgi odağınız, öte yanda yumuşak gönüllü, içine dünyaları sığdırmış olgun dutlar?
Ah o naif dutlar ahh.
Biliyorum çok üzgünsünüz.
İçinizin karardığı Mars’tan bile gözüküyor.
Uzaydan dünyaya 2 kg farkındalık, 5 kg da iyi niyet gönderiyorum.
Bitince isteyin yavrum. Selametle.

Yasaklı Şair

Kafamı kaldırıp gökyüzüne bakıyorum 

Sonra sıyrılıyorum tüm acılardan gök yüzüne bakıyorum. 

                                                 Mayıs 1973

İşte bir şairin yasaklı yılları bu dizelerle başladı. 

Şair İrfan derdi çevresi ona. Şiirlerinde geçim sıkıntısından, adaletsiz düzenden, rant peşinde koşanlardan, yozlaşan bir toplumdan bahsetti. 

84 yılında ilk ve tek şiir kitabı olan “Direne direne kazanacağız” yayımlandı. 

Bazı üniversiteli gençler tarafından yoğun ilgi gösterilen bu kitap. Elbette bürokratlarında dikkatini çekmişti. Halkı galeyana getirmekle suçlanan şair İrfan (İrfan DÖNMEZ). 

85 yılında ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. 

Kitabı yasaklandı. Daha önce “Yakamoz” gazetesinde “Sarı amir” mahlasıyla yazdığı yazıları da yasaklandı.

Gelin şimdi hep beraber Şair İrfan’ın bazı şiirlerini okuyalım.

Ne bu hırs bu direnç 

Bu topraklarda yaşayan onlarca genç

Direne direne kazanacağız ergeç

O gün işte bahar çiçekleri açacak ve gülecek herkes

                 “Direne direne kazanacağız” 

Ben bir avcıyım 

Şu rant için yakılan ormanlarda

Ben bir savcıyım

Bu güzelim saraylarda

                                “Kır çiçeği” 

Eylülüm sevda tomurcuğum

Canım kızım. 

Baharım, güneşim, ayım, şafağım, 

Baş parmağım,ayak izim. 

Oku kızım oku. 

Mutluluk orada. 

                                     “Kızıma” 

Şarkılar Büyütür Yüreğin: Ahmet Kaya

Bir sürgünün resmidir o, yarım kalmış bir şiirin son mısrası.
Başkaldırısıdır bir türkünün, isyanın koyu kırmızı rengiyle sulandığı.
Kanının son damlasına kadar özgürlüğü yaşatmasıdır bir güvercinin.
Kardeş olmasıdır mahnıların, helbestlerin, isyanın ve özgürlüğün…

Ey özgürlüğün çocuğu, Ahmedom iki gözüm…

Özgürlüğün resmi bir ekim sabahı Malatya’da çizildi. Adıyaman’dan Malatya’ya iş için göç etmiş Kürt bir baba ile Erzurumlu Türk bir annenin beşinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Faşizm tohumunun ekildiği ve tomurcuk tomurcuk gelişim gösterdiği 57’nin Türkiye’sinde yaşamak elbette kolay olmayacaktı, olmadı da…


“Onlarla konuşmuyordum çünkü onlarla konuşamıyordum. Giyimleri başkaydı, konuşmaları başkaydı. Onlar gibi konuşmaya çalışıyordum. Mesela terziye gidip, onlar gibi pantolon diktirmeye filan başlamıştım. Terzinin yaptırdığı pantolonların üzerime uymadığını görüyordum. Onlara yakışıyordu bana yakışmıyordu. Bir kız vardı bizim okulda, herkesin bir aşkı vardır, çocukluk aşkı. Bir gün gittim dedim ki: “Biraz seninle konuşacak beş dakika, kaçıyorsun hep”… Bana dedi ki: Rica ederim. Öyle bir ağrıma gitti ki: Ben de sana rica ederim dedim… Ben o zaman anlamını bilmiyordum, yani onu bir küfür zannettim.”

Çıkardığı sayısız albümle müzikseverlerin gönlünde taht kurmayı başaran Ahmet Kaya’ya, 1999 yılında düzenlenen bir ödül töreninde yaptığı konuşma nedeniyle hakkında 10.5 yıl hapis istemiyle iki ayrı dava açıldı ve aynı yıl içerisinde Türkiye’den ayrıldı.

Cumhuriyetimizin 75. yıl dönümünde daha güzel günleri yaşamak, cumhuriyeti daha özgür yaşamak, inanca saygının, düşünceye özgürlüğün olduğu cumhuriyetlerde yaşamak dileğiyle ve artık şarkı söyleyenlerin ve şiir okuyan insanların tutuklanmayacağı cumhuriyetlerde bir daha görüşmek üzere. (29 Ekim 1998)

Yıllar boyu hasret çekmeye mahkum edildi gurbet elde, canından çok sevdiği vatanının aşkıyla kavrulurken yüreği.

Firarilerin uzmanı olmuşum, bütün istasyonlarda afişim durur, beni bir çocuk bile vurur…

Ama o canından çok sevdiği vatanında hakkında yalan yanlış şeyler yazılıp çiziliyordu, belki de onu en çok bu üzüyordu, tek dostu, biriciği olan şarkıları ev sahipliği yapıyordu hüznüne.

Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi, yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi.

Ve zifiri karanlık, soğuk bir kasım gecesinde o korkunç ayrılık gerçekleşir, vatan toprağını son kez doya doya avuçlayamadan, öpemeden,  koklayamadan…

Yıl 2000. Kasımın 16’sı… Kaya, Fransa’nın Paris şehrinde Porte de Versailles semtindeki evinde bir gece kalp krizi sonucu hayata veda eder,  geride içinde hüznünü barındırdığı şarkılarını bırakarak…

İki gözüm yer yer özgürlük, yer yer isyan kokan şarkılarınla sen hep yanı başımızdasın. Kasetlerimiz, senin tok sesinle dolduruyor yüreklerimizi. Düştükçe yüreklerimizin tenhalarına şu sözlerin gelir aklımıza. Bir vedanın, bir ayrılığın en ince, en nahif hali dizilir dudaklara;

Doğum günün kutlu olsun
Mutlu ol senelerce
Sana boncuktan kuş yaptım
Konacak pencerene
Karakollar beni alır
Sorgular gecelerce
Hiç bekleme belki gelmem
Gelemem senelerce

Umut Uçurtmanın İpinde

uçurtma olsam gökyüzünde bir rüzgara kapılsam gitsem öylesine bir yere

Oysaki çocuk olmak duru kalmanın en önemli şartıydı…

Şimdi size tam da bu cümleyi konu edinmiş bir (kısa) filmden bahsetmek istiyorum. Aslında başında belirteyim filmin bir yerine kadar anlatıyı sürdüreceğim. Geri kalanını sizlere bırakıyorum tamamlamanız için. Ama önce zihninizde…

İki küçük kardeşin bir gün bisiklet sürerken sınırın hemen diğer yanının bombalandığının görmesiyle başlıyor film.

Ve küçük olan düşünür: Orada neden masum insanlar vurulur diye.
Daha sonra kendisinden belki iki yaş büyük abisine bir fikirle gider: Uçakları durduralım diye.

Hazırlıklar başlar. Civardaki tüm çocuklar toplanmıştır. Büyük kurul sonuçta. Savaş uçaklarını durdurma kurulu…

Ellerinde çok güçlü iki tane silah vardır; biri inanç diğeri uçurtma.
Ve ellerinden geldiğince uzun tutarlar uçurtmaların iplerini.
Sonuçta onlar uçakları engelleyeceklerdir.

“-Ya uçak bizi bombalarsa ne olacak?
-Bizi bombalamayacak çünkü biz çocuğuz.
-Ama orada hiç çocuk yok mu?”

https://youtu.be/G2aVxLgisKo

Nakit Döviz Çekiminde Müşteriden Alınan Komisyon Kararı İptal Edildi!

Hatırlandığı üzere; bankadan nakit döviz çeken müşteriden komisyon alınmasını sağlayan Merkez Bankası talimatnamesi, bazı hukuki tartışmaları da beraberinde getirmişti. Süren çeşitli itirazlar ve başvurular ardından alınan komisyon bu sabahtan itibaren kaldırıldı. Müşterinin de beklediği şekilde artık bankadan nakit döviz çeken kişiden komisyon alınmayacak. Uygulamanın kaldırılmasının nedeni ise; işleyen sistemin sağlığına şüphe yaratacağı ve olumsuz şekilde etkileyebileceği gerekçesiyle ekonomi yönetiminin bankaları uyarması neticesinde kaldırıldığı belirtiliyor.

Alınan karar ile vatandaş kendi hesabında duran parasını çekeceği zaman artık herhangi bir komisyon ücreti ödemeyecek. Komisyon alınması gerektiği haberleri yaklaşık üç hafta önce çıkmıştı. Bankaların talebi ile düzenlemeye giden Merkez Bankası nakit döviz işlemlerinden komisyon alınmasının önünü açmak amacıyla çeşitli düzenlemeler yapmıştı. Fakat yapılan düzenlemeler çeşitli tepkileri de beraberinde getirmişti. Bazı hukukçular bankanın müşteriden komisyon alabilmesi için önceden bilgilendirmesi gerektiğini savunmuş ve düzenlemenin bundan sonraki süreçte bankada dövizini değerlendirenler için yine bilgilendirmenin yapılmasını şart koşarak düzenlemenin geçerli olabileceğini belirtmişlerdi.

Bankalar Farklı Düşünüyordu

Diğer hukukçuların aksine banka hukukçuların farklı fikirdeydi; bu bağlamda bankalar kendisinden dövizini almak isteyen vatandaşa “Eğer nakit çekersen komisyon ödersin” şeklindeki söylemin onay alınması anlamında olduğunu öne sürüyordu. Ayrıca bankacılar, yeni düzenlemeyi şubeler vasıtasıyla internet sitelerinde duyurulmasının zorunlu görülen haber verme sürecinin onay için yeterli olduğunu belirtiyordu. Ancak ekonomi yönetimi, bu düzenlemenin uygulanmasını sisteme olan güvende çeşitli aksaklıklar doğurabileceğini kaydetti ve yapılan bu uyarılar nedeniyle bankaların bundan vazgeçtiği konuşulan haberler arasında.

Komisyonu Geri Alanlar Bile Var!

Bugün alınan yeni karar neticesinde uzmanlar, şu ana kadar alınan komisyonların geri ödenmesi gerektiğini savunuyor. Hatta eğer banka komisyon vermeyi reddederse Tüketici Hakem Heyeti’ne gidilebilir. Konuyla ilgili konuşan Özcan Kadıoğlu ise kendisinden kesilen komisyonu bankaya dilekçe vererek geri aldığını belirtti.

Tartışma Yaratan O Maddeler

FİNANSAL TÜKETİCİLERDEN ALINACAK ÜCRETLERE İLİŞKİNUSÛL VE ESASLAR HAKKINDA TEBLİĞ’İN 5’İNCİ MADDESİ:

(3) Sözleşmeler kapsamında ücret alınabilecek her bir ürün veya hizmet için finansal tüketicinin onayının alınması zorunludur. Sözleşmede ücreti belirlenmiş olan ürün ve hizmetler haricinde bir ürün veya hizmetin kuruluşlar tarafından ücret karşılığı verilebilmesi için işlemin gerçekleştirildiği alanın yapısına uygun bir şekilde, finansal tüketiciye işlem öncesinde ücrete ilişkin bilgi verilmesi ve finansal tüketicinin onayının alınması gerekmektedir. Kuruluşlar tarafından finansal tüketicinin onayının alındığı ispat edilemediği takdirde, onay alınmamış sayılır.

TALİMATNAME:

Sözleşmeler kapsamında ücret alınabilecek her bir ürün veya hizmet için finansal tüketicinin onayının alınması zorunludur. Sözleşmede ücreti belirlenmiş olan ürün ve hizmetler haricinde bir ürün veya hizmetin kuruluşlar tarafından ücret karşılığı verilebilmesi için işlemin gerçekleştirildiği alanın yapısına uygun bir şekilde, finansal tüketiciye işlem öncesinde ücrete ilişkin bilgi verilmesi ve finansal tüketicinin onayının alınması gerekmektedir. Kuruluşlar tarafından finansal tüketicinin onayının alındığı ispat edilemediği takdirde, onay alınmamış sayılır.