27.3 C
İstanbul
Pazar, Ağustos 17, 2025

Bahara Dönük Bir Ses

Ormangülüm, bu çağda olan biten olumsuz olaylar ve bunların sayıca çokluğu yüzünden insanların kendilerine ve sevdiklerine olan inancı, şefkati zedeleniyor. Medyanın her gün önümüze çıkardığı akıl almaz, vicdan yoksunu kötü haberler insanların birbirine gösterdiği iyi niyete kast ediyor. Birbirine samimiyetle yaklaşmak, güzel işlere destek olmak, sevdiklerine dayanak olmak aranır hale geliyor bu çağda.

Kimse sevdiğine kötücül yaftalar yapıştırmayı istemez. Kimse sevdiğine merhametsiz demez. Bencil, hırsız, vicdansız diyemez. İnsan hayatına dahil ettiği insana bunları yakıştırabilir mi? Ormangülüm, sevdiğinin dünyaya kötü bir iz bırakacağına kim inanır? Nasıl inanılır?..

Yine de yaşadığım şu çağda herkes herkese potansiyel suçlu olarak bakıyor. Sana sırtımı yaslıyorum diyenler arkalarına da bir çift göz iliştiriyor artık. Kimse kimseye tam olarak güvenemiyor. Oysa birini sevdiğinde ondan emin olursun. Sevmek, “Elinde imkan olsa da bana zarar vermeyeceğine inanıyorum.” diyebilmektir.

Her gün onlarca kötü olaya şahit tutulmak yoruyor bizi. Ruhumuz parçalanıyor. Günün sonunda ise ruhumuzun parçaları bizi incitenleri değil, en yakınımızdakileri yaralıyor. Adeta bir zincire dönüşüyor bu durum. Her birimizin dağılan bir parçası bir başkasının kalbinde bir çizik bırakıyor..

Yaşanmış bunca kötülüğe, hüzne, ayrılığa, yanlışa rağmen; dökülmüş onca göz yaşına, söylenmiş acı sözlere rağmen ben, kendimi hayata açıyorum. Yaşamayı göze alıyorum. Yaşamın mayası budur. Yaşamak, gövdende siyahı ve beyazı birlikte taşımaktır. Her yara aldığında dünyayı daha karanlık görenlerin aksine ben her yara alışımda daha aydınlık olanın peşine düşeceğim. Siyahla tanıştım diye beyazın varlığını inkar etmeyeceğim. İçinde bulunduğum çağın ve çarkın dişlerinde sıkışmış insanların tersine sevginin gücünü anlatacağım hep.

Ormangülüm, insan yaralarıyla ve yaralarına rağmen gülümseyen gözleriyle güzel. Yaralarına rağmen kendini hayata açabilmeni, yaralarına rağmen gözlerinle gülebilmeni diliyorum. Her çağın en iyi ilacının sevgi ve merhamet olduğuna inanıyorum.

İstenmeyen Mesajlardan Nasıl Kurtulabilirim?: İleti Yönetim Sistemi

Hepimizin çok sık karşılaştığı bir durumdur istenmeyen mesajlar, e-postalar, sesli aramalar… Bu şekilde sürekli rahatsız edilmişizdir elbette. Ama artık tüm bunlardan kurtulmanın bir yolu var: İleti Yönetim Sistemi.

İleti Yönetim Sistemi Nedir?

İleti Yönetim Sistemi, vatandaşların istenmeyen SMS, e-posta ve aramalar gibi sürekli maruz kaldığı bu rahatsızlıkların ortadan kaldırılmasını amaçlamaktadır. Bu sistem sayesinde artık ticari elektronik ileti izinlerinizi kolayca yönetebilir ve ileti almak istemediğiniz durumlarda bunu kolayca reddedebilirsiniz. Bu konuda şu şekilde de bir resmi açıklama yapıldığını biliyoruz:

Yeni dönemle birlikte sistem üzerinde onayı bulunmayan vatandaşlara ticari elektronik ileti gönderilemeyecek. Ticari elektronik ileti gönderimi yapan tüm firmalar kaydolacağı ve sahip olduğu onayları sürekli güncel tutacağı bu sistemle vatandaşlar ticari ileti izinlerine tek noktadan ve kolaylıkla erişebilecek. Mesaj almak istemediklerini kapatırken diğer taraftan dilerse kampanyalarından haberdar olması istediği markalara da onay verebilecek.

İleti Yönetim Sistemine Nasıl Başvuru Yapabilirim?

İleti Yönetim sistemine iki şekilde başvuru yapabilirsiniz: 1. Manuel başvuru, 2. Online başvuru. Manuel başvuruda; MERSİS (Merkezi Sicil Kayıt Sistemi) numarası, ticari elektronik ileti gönderimi yaptığı markaların tescil belgeleri, elektronik imzalı İleti Yönetim Sistemi Temel Hizmetler Kullanım Taahhütnamesi, imza yetkilisi olan kişinin T.C. kimlik numarası, cep telefonu numarası, kurumsal e-posta adresi gibi belgeler gereklidir. Online başvuruda ise; tarayıcı üzerinden http://www.iys.org.tr adresine girip “Hemen Başvur” butonuna tıklamanız gerekmektedir. Başvurunun yapılabilmesi için kurumsal e-posta adresine de sahip olunması gerekmektedir. Karşınıza çıkan formları doldurup başvurunuzu tamamlayabilirsiniz.

Vatandaş Olarak Ticari Elektronik Onaylarımı Nasıl Görüntüleyebilir ve Düzenleyebilirim?

Sistem vatandaşların kullanımına 7 Ocak 2021 tarihi itibariyle açılmış bulunmaktadır. Vatandaş olarak ticari elektronik onayları görüntüleme ve düzenlemeyi iki farklı adresten yapabilirsiniz. Birincisi İleti Yönetim Sistemi’nin internet adresi üzerinden. (Bu linke tıklayarak sayfaya ulaşabilirsiniz: https://lnkd.in/dZ74n96). İkincisi ise e-Devlet kapısı üzerinden (Bu linke tıklayarak sayfaya ulaşabilirsiniz: https://lnkd.in/d4frPXq).

 

Yâre Şiir

Ey bendeki sevdanın hüzne karışmış sevincine sebebiyet veren varlık!
Ey parmak uçlarından öpülesi kadın!
Bir komun çatısının altında bize demlediğin çayı
Bir balkonda otururken yüzüne yansıyan ayı
Bir de seni sevmek uğruna bir başkalarından yediğim okların fırlatıldığı yayı
Kendime dost bildim!
Hava çöktükten sonra sobanın yanında oturduğun için
Sobaya da minnet ettim!
Odamızı ısıttığı için değil de yanına çok yakıştığı için!
Saza kul oldum, eski püskü fotoğraflarımıza hayran
Darıldım fotoğraf makinemize, bizi net çekemedi diye
Kızdım daha sonrasında kendime, daha iyisine gücüm yetemedi diye
Yine de yüzüm güldü, şükür ettim senin varlığına!
Bir çocuğun ilk kez kavuştuğu dört tekerlekli bisikletine duyduğu sevgi var kalbimde!
İlk kez yapılmış biçimsiz kardan adama duyulan sevinç var içimde!
Ey kadın, güneş sırra kadem bastığında yanımda ol!
Ol ki asla karanlığa bürünmesin yarınlarımız
Hep uzaklarda yeşersin, bize de hiç uğramasın kaygılarımız

 

Nâsip

Üzerimde tozlar henüz duruyor,

Hüzün tarlam,

Pişmanlıklar,

Belki de kader, nasipte var.

Belki kelimelerin en umut vericisi,

Ve acı tatlı hayatımın nasibinde…

nasip’de biraz niyete düşkün.

Unutalım mı artık;

Her geçen gün biten saatler gibi.

Sonunu bekleyen bir fani gibi.

Kaybolan zaman gibi.

Bir hasretlikmiş,

Nasibimiz dünyada.

Velhasıl’ı kelâm her şey nâsip..

Nasıl Konsantre Olurum?

Konsantrasyon günümüzde çoğu kişide olan bir sorun şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Konsantrasyon bozukluğu (eksikliği) zamanla kitlelerde daha yaygın bir şekilde ilerlemeye başlamıştır. Kelime olarak konsantrasyon dikkat bir hedefe gösterilen bilinçli bir algıdır. İç ve dış uyaranlardan etkilenmeden, dikkatle bir işe yoğunlaşabilme yeteneği şeklinde yorumlanabilir. Günümüzde konsantrasyon yeteneği büyük bir ilgi ve önem teşkil etmektedir. Çünkü etkili bir şekilde konsantre olan kişiler üzerinde çalıştıkları konu üzerinde daha aktif ve verimli sonuçlar elde edebilirler. Kısa sürelerde daha çok konu öğrenirler ve öğrenmeleri daha kalıcı olur.

Bilineceği üzere ortamda dikkatin çıkması ya da kişinin kendi dikkati üzerinde ki kontrolünü kaybetmesi olayında konsantrasyon bozuklukları ortaya çıkmaktadır. Fakat yapacağınız birkaç işlem ile odaklanma sorununuzu en aza indirebilir ya da konsantrasyon süresi düşüklüğünü ortadan kaldırabilir ve zihninizi güçlendirebilirsiniz ama tabi ki konsantrasyon süresi kişiden kişiye göre de değişiklik gösterebilir bunu dikkate alarak çalışmalarımızı yapmalıyız. İnsanların ise çoğunlukla merak duyduğu, sevdiği, hoşuna gidip önemsediği konularda daha çabuk konsantre olduğu tespit edilmiştir. Aslında burada bahsedilen de algıda seçicilik etkisidir. Konsantrasyon ise bu kısımda devreye girer bizlere ilgi çekici gelmeyen konuları kendimiz için daha çekici hale getirebilme yeteneği şeklinde gerçekleşir. Bunun sayesinde iç ve dış uyaranlardan soyutlanıp dikkatimizi işimize verebiliriz.

KONSANTRASYON SÜRESİNİ YÜKSEK TUTMAK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?

İlk olarak çalışmaya başlamadan önce yanınıza su, kahve ya da çay alın.

Bunu yapmamızın nedeni yorulduğumuzda ve uzun süre bir işe odaklandığımızda beynimizin ve vücudunuzun sıvı kaybetmesi odaklanma sürenizi düşürür bu yüzden yanınıza herhangi bir içecek bir şey almanız önemlidir.

Telefonunuzu uzaklaştırın

Odaklanma sürenizi yüksek tutmak istiyorsanız telefonunuzu kendinizden uzaklaştırın çünkü çalışma anınızda gelen bir bildirim bütün dikkatinizi bir anda dağıtabilir. Eğer telefonunuzun yanınızda olması gerekiyor ise bildirimleri bir süreliğine kapatıp telefonu sessize almakta etkili olacaktır.

-İç sesinizi susturun

Çalışma anımızda aklımıza gelen bazı alakasız bir sürü düşünce olur yarın ne yapacağımız, akşam yemekte ne yiyeceğimiz ya da arkadaşlarımızla olan bir diyaloğumuz olabilir bu düşünceler çalışmamız gereken işten bizi oldukça uzaklaştırıp vakit kaybetmemizi sağlar bu yüzden iç seslerimizi mümkün olduğu kadar susturmalıyız bunun içinde sesli olarak 100’ den geriye doğru sayın, nefes alın ve düşüncelerinizi yenileyin.

-Nerede çalıştığınız fark yaratır

Çalışma ortamlarınız her zaman verimliliğinizi ve konsantrasyonunuzu da oldukça etkilemektedir. Kendinizin en çok çalışmayı sevdiği ortamı bilmelisiniz bunun için en güzel örnekler kütüphaneler, kafeler ve çalışma odanız olabilir ama nasıl odaklanma süresi kişiden kişiye değişiklik gösterirse bu seçenekte fark edecektir.

-Çalışma ortamı koşullarına dikkat edin

Çalışma ortamımızı seçerken de tabi bu seçeneği es geçmemek gerekmektedir. Konsantrasyonunuzu bozmayan sessiz ve sade bir ortam işlerinize verdiğiniz odağınızda gayet etkili olacaktır. Özellikle de dikkat edilmesi gerekenler ortamın aydınlık olması, havalandırma bulunması, oturma yeri orta rahatlıkta olmalı, çalışma materyalleri için geniş alan olmalı ve sessiz sakin bir ortam olması gerekmektedir.

-Dengeli beslen

Dengeli ve sağlıklı beslenmek her zaman önemlidir. Besinleri yeteri kadar almamak hem halsizlik, isteksizlik hem de çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkarabilir. Bu yüzden sağlıklı ve dengeli beslenmek son derece önemlidir kahvaltı yapın fazla şeker ve karbonhidrat tüketmeyin yeterince vitamin ve minerallerinizi alın.

Belirsiz hedef koymayın

Hedeflerinizde ki belirsizlikler her zaman kafanızı karıştırır nerden başlayacağınızı nasıl ilerleyeceğinizi belirlemek gerekir ve ne istediğinizi bilerek seçmelisiniz hedefleriniz daha sonra sizde soru işareti bırakmamalı hedefleriniz bu anlamda net, ölçülebilir ve ulaşılabilir olmalıdır.

-Plan yapın

Hedeflerden bahsettiğimiz gibi aynı şekilde plan da yapmak gerekir. Bir gün önceden plan yapın ama hedefleriniz ilk olarak minimum seviyede olmalı, yapılacakları listeleyin mesela ajanda tutmak günlük ya da haftalık planlarınızda gayet etkili olacaktır. Bitirdiğiniz işleri de çizmeyi unutmayın bu eylem size hem bir işi bitirmenin verdiği mutluluğu ve verimli bir gün geçirmenin verdiği huzur konusunda sizi tatmin edecektir. Sadece yaşamınızda değil çalışma ve işlerinizde plan yapmak hedeflerinize belli bir disiplin ve istikrar ile ilerlemenizi sağlayacaktır ne demiş Warren Buffett “ Planı olan bir aptal planı olmayan bir dâhiyi yenebilir.”

-Planlarınızda esnek olun

Bu seçenek bazen planlarınızda değişiklik yapmak zorunda kaldığınızda etkili olacaktır. Zamana ihtiyaç varsa çalışmaya devam edin planınızda oynama yapın bu bağlamda iki saatte bir çalışma içeriği değiştirebilirsiniz. Planlarınızda esnek olmak hem sizi sıkmaz hem de daha kolaylaştırıcı olur.

-Yorgunsanız nedenini tespit edin

Evet çalışma ve odaklanmalarımızın baş düşmanı belki de yorgunluk olabilir. Yorgun olduğumuzda sadece konsantrasyonumuz değil hayatımızda ki çoğu şey etkileniyor bu yüzden yorgun bir şekilde kendimizi daha çok zorlamak yerine bizi yoran unsuru tespit edip bunu gidermemiz gerekmektedir. Genel olarak yorgunluğun nedenleri demir, B12, D vitamini eksikliği, magnezyum eksikliği, kan şekeri yüksekliği veya düşüklüğü, uykusuzluk gibi etkenler olabilir.

-Uyku saatlerine dikkat edin

Güzel alınmış bir uyku her zaman sizi olumlu yönde etkileyecektir. Verimli uyku aralığı 6 ile 8 saat olmalıdır. Yatma ve kalkma saatlerinizi belirleyin buna ek olarak ise gece ışıksız ve teknolojik cihazlarınızın uyuduğunuz ortamdan uzak olan bir odada uyuyun. (cep telefonu tablet vb.)

-İstek seviyenizi yükseltin

İstek seviyesinden kastımız ne peki? Başladığınız ya da yapmanız gereken bir işe kendinizi motive etmenizden bahsediyorum konunun önemini net olarak belirleyin, sevdiğiniz veya kolay kısımla başlayın, bir sonra ki çalışmanızı (hedeflerinizi) planlayın ve kendinizi ödüllendirin.

-Olumsuzdan olumluya şekillendirin

Hayatta maalesef her şey istediğimiz gibi gitmeyebilir peki ilk çıkan olumsuzluklarda pes edip devam etmeyecek miyiz? Ben sizin yerinize cevaplayım hayır tabi ki öyle yapmıyoruz. Karşımıza çıkan olumsuzlukları aslında istediğimiz de olumlu bir bütüne dönüştürebiliriz. Her başarının arkasında ki motivasyondur aslında. Örnek olarak kendinize bu şekillendirme de şu şekilde diyebilirsiniz bu konu benim için zor, çalışsam da öğrenemem yerine bu konu zor ama hallederim ya da bu iş çok sıkıcı ama ben bunu bitirip rahatlayacağım diyebilmelisiniz kendinizi bu şekilde motive etmek çokça önemli ve etkilidir.

-Enerjinizi verimli kullanın

Yaşamımızın temposuna ayak uydurmak için bir çok şeye ve yerlere yetişmeye çalışıyoruz fakat bu tempo da ayakta kalıp çalışmalarımıza ve odaklanmalarımıza yeterli verimi ve enerjimizi verimli kullanmalıyız stres ve aşırı kaygı hali enerjinizi bir anda çekilebilir bu durumlarda odaklanamazsınız ama nasıl aşırı stres sizi olumsuz etkiliyorsa hafif stres ve kaygı da sizi eyleme geçirip enerjinizi yükseltebiliyor yani aslında anlatılmak istenen her şeyin çoğu zarar azı karar sözü bu durumu özetliyor.

Konsantrasyon Süresini Arttırmak İçin Ufak Çalışmalar

“ ANDA KAL “ Çalışması

Düşüncelerinizin başka yönlere kaydığını hissettiğinizde içinizden 4–5 defa “ ANDA KAL “ diyerek tekrar edin, nefes alıp verin ve tekrar yeniden çalışmanız gereken konuya odaklanın.

POMODORO Tekniği

1980’lerin sonunda geliştirilen bir zaman yönetimi yöntemidir. İş geleneksel olarak 25 dakika uzunluğunda kısa molalara ayrılır. Örnek olarak (25 dk çalışma + 5 dk mola) *4) + 15dk ara şeklinde anlatılabilir. Bu teknikte hedeflerinizi küçük parçalara bölün eğer bir şey sizi bölerse sayacı sıfırlayıp baştan başlayın.

TEK NOKTAYA BAKMA

  • Oturma pozisyonu alın
  • Sağ elinizle kaleminizi alıp kolunuzu uzatın
  • Kaleminizin ucuna 30 saniye süreyle bakın
  • Gözleriniz tam olarak o tek noktaya kitlenmiş olsun

Sonra kaldığınız yerden işinize devam edin.

DİNLEME ÇALIŞMASI

  • Dikkatinizi hiç bölmeden konuşan kişiye verin
  • Pasif değil aktif bir dinleyici olun
  • Söylediklerine hemen yanıt vermeye başlamayın
  • Konuşmacının anlattıklarını resmetmeye çalışın

5 TANE DAHA

Bu teknik sizi daha çok motive etmek anlamında ve işin devamlılığını arttırmak için kullanılır bunu çalışmalarınızda ya da işlerinizde şu şekilde kullanabilirsiniz örnek olarak eğer kitap okuyorsanız 5 sayfa daha okuyayım ya da 5 dk daha ders çalışayım gibi cümleler ile zihninize 5’ in etkisini kurabilirsiniz.

STROOP TESTİ

Stroop testi beyin hasarına bağlı işlevsel bozuklukların değerlendirilmesinde kullanılan nöropsikolojik bir frontal bölge testidir. Genel kanıya göre stroop testi bozucu etkiyi ölçmektedir. Bu bozucu etki renk-kelime bozucu etkisidir ve bu test konsantrasyonunuzu yükseltmede etkili olacaktır.

BEDENİNİZDE KONTROLÜ ELE GEÇİRİN

Rahat bir sandalyeye oturuyorsunuz kendinizi rahat bırakın nefes tutmak yok gözlerinizi kapatabilirsiniz öyle 5 dk kımıldamadan durabiliyorsanız harikasınız ama vücudun asla hareket etmeyeceğini unutmayalım. Bu etkinlik vücudunuzun kontrolünü elinize almanızı sağlar.

Ve son olarak müzik dinlemek barok müzik ve beyaz gürültü de odaklanmanız konusunda sizlere yardımcı olmaktadır. İlk başta beyaz gürültü sizi rahatsız etse de bir kaç dakika sonra alışacak ve fark etmeyeceksiniz.

 
 

Kendimle Konuşmalar

İnsan bazen gecenin bir vakti uyuyamaz da geçmişten bir günde bulur kendisini, o günün hissettirdiklerini o andaymışcasına yaşar, bugünlerde arkamı dönüp baktığımda o günü dahi bulamıyorum. Geçmişte bir ana gidemedikçe kendime yeni bir geçmiş inşa ediyorum, o yoldan değil bu yoldan gittiğim, o insanla değil bu insanla dost olduğum hiç tatmadığım ve sonu hep mutlu biten bir geçmiş. Bu iç konuşmanın sonu nereye gider bilmiyorum ama nereye gitmesini istemediğimi biliyorum. İnsan bazen kendisi ile konuşmanın bir şeyler çözmesini bekliyor, bir süredir kendime çözüm önerileri sunmuyorum. Sorunlardan sıyrılmıyor, sorunlar yaratıyorum. Neyse yürüdüğüm yolu inceleyeyim biraz, gidiş fena değil de dönüşte büyük bir yokuş beni bekliyor olacak. Onu da o zaman düşünürüz canım. Durup kedileri sevmek isterdim ama yetişmem gereken bir görüşme var, sırtımda da eşek ölüsü kadar kitap. Kesin okumam çoğunu, belki yüzünü bile açmam ama orada bir yerlerde varlıklarından haberdar olmak huzur veriyor bana, sanki çalışmışım gibi. Görüşmeye 10 dakika kaldı, 5 dakikaya binaya varmış olurum sanıyorum ki. Bir gençlik yaşadığım konusunda tereddütlerim var. Bir treni kaçırmışım gibi hissediyorum çoğu zaman. Tren eğlence ile, kahkaha ile, sevgi ile doluymuş ve bir koltuk boşta kalmış gibi. O koltukta olması gerken kız da şu an çantaya koyduğu ekstra 5 kitaba sövüyor gibi…Mecbur çalışacağım, boşuna taşımadım. En azından bu motivasyonu sağlamış oldular. Neyse trenden bahsediyordum. O tren gitti gideli hayat hep benim için çantaya atılan ekstra kitaplardan ve dönüşte zorlayacak yokuşlardan ibaret oldu sanki. Eskiden neşeli bir çocukmuşum, ben kendimi tanımıyorum ama tanıdığını iddia edenlerden böyle söylemler duyuyorum. Belki kendimle iddialaşıyordum. Eğer öyleyse umutsuz ve mutlu olmayı beceremeyen kendim kazandı. 3 dakikaya binada olmam gerekiyor, sokakta çok fazla kedi var biraz dikkatimi dağıtıyorlar. Bir de hava sıcak, biraz erken gidip elimi yüzümü yıkasam iyi olacak. Görüşmede ne sorarlar acaba, gelecekte ne olmak istiyorsun, en büyük eksiğin nedir, grup çalışmalarında iyi misin. Gerçeği söylüyor musun diye de sorarlar mı acaba, umarım sormazlar. 3 yalanın üstüne gerçeği söylüyorum diye bir yalan daha yaratmak istemem. İronik olur ve vicdanımın bu kadarına sessiz kalacağını düşünmüyorum. Kafamı dağıtayım biraz, görüşmenin ardından yakındaki kahveciye gider bir kahve alırım, kahve tiryakilerinin asla kahveden saymadığı o bol kremalı ve şekerli olanlardan. Sonra yolumu kütüphaneye çeviririm. Eğer görüşme çok iyi geçerse, büyük ihtimalle çalışamam. Çok tanıdık bir his olmadığı için o hissi derinlemesine yaşamayı, kitapları boşuna taşımak pahasına tercih ederim. Eğer ortalama geçerse zaten haftaya yeni bir görüşmede bu hissi tadacağımı bildiğim için yok gibi davranarak bu hissi öldürebilirim. Çok kötü geçerse de çalışabilirim ama yanlışlıkla hafif hüzünlü bir müzik gelirse kütüphanede ağlamaktan korkarım. O yüzden eğlenceli bir liste açmaya özen gösterir ve zaten insanların adaletli olmadığına inandırırım kendimi. Neyse tüm bu planları yaptığıma ve binanın önüne geldiğime göre kafamı toplamalıyım artık. Önce bir elimi yüzümü yıkayayım. Lavaboda birkaç kişi görüşme nasıl geçti diye sohbet ediyorlar, bu sohbetlere hiç katılmam. Sınavdan önce de yanımdakine bir şey sormam, bana sorulmasından da hoşlanmam. Bırakın kafam biraz toplansın yahu, dağınıklığın içinden işlevsel kelimeleri bulmak zor oluyor, ne varsa döküyor ortalığa insan. O yüzden katılmadım sohbete ve yere baktım sıra beklerken, yüz yüze geliriz bir şey sorarlar, hiç gerek yok beynimin içine almaya. Sanki cümlelerdir beynimin içinde değillermiş gibi. İşte çoğu zaman böyle oluyor, yüreğimde yer etmemeli dediğim acılar yüreğimin ortasında koca matkapları ile bir delik açıyorlar. Beynim daha anlamlı sohbetler etmeli derken yaklaşık 12 dakikayı böyle anlamsız cümleler yığını için kullanıyorum kelimelerimi. Görüşme olacak odanın kapısındaki koltuklara oturdum. Bu yaşta koltuğa oturunca ayaklarımın yere değmemesi de çok sinir bozucu ama kısa biriyim. Çantamı da yandaki koltuğa koydum, inşallah kimse gelmez de orada durur. Telefonumu elime alıp vakit öldürecektim ama vazgeçtim, şimdi günlerdir mesajlarıma cevap vermeyen arkadaşımın hala vermediğini hatırlamak, ya da mail kutuma bakayım diyip bir kötü içerikli mail daha almak, insanların dostları ile bir masanın etrafında kahkaha attıkları fotoğraflara bakarak “ben neden burdayım” sorgulaması yapmak istemiyorum. Bakın yine aynısı oldu, istemiyorum evet. İstemediğimi söylerken dahi istemediğim şey gerçekleşiyor oysa. Bir dakika sonra kapının açılması ve adımın söylenmesi gerekiyor ama genelde bekletilirim. Ve ayrıca genelde 20 dakika erken varmış olurum böyle şeylerde, bugün geç kalmamın sebebi otobüs kartımı bulamamam. Küçük çantamın içindeymiş iki saat aradım evin her yerinde. Görüşme yaklaştıkça yüzbininci görüşme de olsa heyecan basıyor, ellerimdi bir titreme alıyor ve sanki konuşsam sesim çıkmayacak gibi hissediyorum. Yine öyle oldu bakalım sesim gerçekten çıkamıyor mu yoksa öncekilerde olduğu gibi içerde bülbül gibi şakayacak mıyım. Evet ismim söylendi, şimdi bu sorunun cevabını alma vakti. Keşke her sorunun cevabı böyle kolay verilebilse ya da her soru bu kadar anlamsız olsa da verilen cevapların doğruluğu uğruna bir ömür ve akıl tüketmesek. Neyse merhaba dediler. “Merhaba, iyiyim siz?”

Görüşürüz, belki iyi bir görüşme olursa yolda heyecanla yürüyor olurum, tanırsınız. Kötü olursa fark etmezsiniz, yolda hüzünle yürüyen bir sürü kız çocuğu var.

Cemal Süreya

Cemal Süreya, 1931 yılında o zaman Erzincan’a bağlı olan Pülümür ilçesinde doğmuştur. Babasının adı Hüseyin, annesinin adı ise Gülbeyaz’dır. Çocukluğunun ilk zamanlarını Erzincan’da geçiren Süreya, 1938 Dersim İsyanı sonrasında ailesi ile Bilecik’e sürüldü. Bilecik’te eğitim alan Cemal Süreya, kimseye haber vermeden parasız yatılı okul sınavına girer ve Haydarpaşa Lisesi’ni kazandı. Ardından da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde maliye ve iktisat bölümünü bitirir. Maliye Bakanlığı’nda çeşitli görevlerde bulunmuştur. Bu görevler, müfettiş yardımcılığı, darphane müdürlüğü, müfettişlik, , Kültür Bakanlığı’nda kültür yayınları danışma kurulu üyeliği, Orta Doğu İktisat Bankası yönetim kurulu üyeliği ve 25 yıldan fazla bir süre Türk Dil Kurumu üyeliği görevinde bulunmuştur. Bunlarında yanında çeviri de yapmıştır.
1960 yılında dört sayı çıkarabildiği “Papirüs” isimli bir dergisi bulunmaktadır ve birçok yayın organlarında ise yazılarını ve şiirlerini yayınlamıştır.
Cemal Süreya, ikinci yeni hareketinde önde gelen isimlerden biri olmuştur. İlk şiiri ise “Şarkısı Beyaz” isimli şiirdir ve “Mülkiye” dergisinin 8 Ocak 1953’teki sayısında yayınlanmıştır. Kendisine özgü anlatım tarzı bulunmaktaydı.

Cemal Süreya’nın Özel Hayatı

Bilecik’te yaşadığı dönemlerinde ortaokulda ileride eşi olacak olan Seniha Nemli ile sınıf arkadaşı olur. Üniversitede ise Muzaffer Erdost, Sezai Karakoç, Nihat Kemal Eren ve Hasan Basri yakın arkadaşları arasındadır.
Seniha Nemli ile evlenen Süreya 1954 yılında okuldan mezun olduğunda evlilikleri bozulur. 1955 yılında kızı Ayça doğar ve Süreya’nın tayini İstanbul’a çıkar.
1967 yılında ise “Yelken” isimli dergide çalışırken Zuhal Tekkanat ile evlenir. 3 senenin sonunda Memo Emrah isminde bir çocukları olur. Bir süre ayrı yaşadıktan sonra birlikte yaşamaya başlarlar ve zamanla geçinememeye başlar. Sonunda boşanırlar.
1975 tarihinde Güngör Demiray ile 3. Büyük aşk evliliğini yapar. Ancak bu evlilik yalnızca bir sene sürer.
Son olarak Cemal Süreya, Birsen Sağnak ile evlenir. Dört çocuklu bir anne olan Sağnak, bir kitapevinin sahibidir. Evlilikleri çok iyi gider. Ardından emeklilik maaşı yetmez ve çalıştığı banka iflas eder. Bunun üzerine yargılanan Süreya, beraat eder.
Sigara alışkanlığının üstesinden gelen Süreya, alkolden vazgeçemez. Aynı günlerde oğlu ile sorunlar yaşamaktadır. 9 Ocak 1990 tarihinde ise hayata veda etmiştir.

Cemal Süreya’nın Eserleri

Şiirleri

Üvercinka, 1958
Göçebe, 1965
Beni Öp Sonra Doğur Beni
Güz Bitiği, 1988
Sıcak Nal, 1988
Sevda Sözleri

Deneme- Eleştiri Eserleri

Şapkam Dolu Çiçekle, 1976
Günübirlik, 1982
99 Yüz, 1992
Uzat Saçlarını Frigya, 1992
Folklor Şiire Düşman, 1992
Aydınlık Yazıları/ Paçal, 1992
Oluşumda Cemal Süreya, 1992
Papirüsten Başyazılar, 1992
Toplu Yazılar I, 2000
Toplu Yazılar II, 2005

Günceleri

999 Gün/ Üstü Kalsın, 1981

Mektupları

Onüç Günün Mektupları, 1990

Çocuk Kitabı

Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi, 1993

Söyleşisi

Güvercin Curnatası, 1997

Derlemeleri

Mülkiyeli Şairler, 1966
Yüz Aşk Şiiri, 1967

Buzdağının Görünmeyen Kısmı

Neden bir insan mutluyken diğeri mutsuzdur? Neden bir insan başarılıyken diğeri elini neye atsa başarısızlıkla sonuçlanır? Neden bir insan zenginken diğeri fakirdir? Bu ve birçok sorunun cevabı bilinçaltımızda. Peki nedir bu bilinçaltı? Bilinçaltını bir ağacın çekirdeği olarak düşünebiliriz. Yani nasıl ki ağaç ilk sümbül vermesinden koca bir ağaç olana kadar çekirdeğine göre vaziyet alıyorsa insanda ilk anne rahmine düşüşünden ölümüne kadar bilinçaltına göre vaziyet alır.

Psikolojinin babası olarak kabul edilen Freud’ a göre bilinçaltı çocukluğumuzun toplamıdır. Yani çocukluğumuzda ne yaşadıysak bilinçaltına aktarılır ve bizim hayatımızı oluşturur. Psikolojinin öncülerinden Jung ise bilinçaltı üzerinde yaptığı araştırmalar sonucunda bilinçaltını çocukluğa indirgememiş, kalıtımsal olarak aktarılan, kültürel mitlerin oluşturduğu kolektif bilinçaltı kavramı üzerinde durmuştu. Sonraki yapılan araştırmalar bilinçaltının atalarımızdan bile etkilendiğini, düşüncelerimiz ve inançlarımızın  bilinçaltını şekillendirdiğini ortaya çıkarmıştır.

Evet ağacın çekirdeğini oluşturan parçalardan bahsettiğimize göre biraz da bu çekirdeğin etkilerinden bahsedelim. Evleneceğimiz kişi, seçeceğimiz meslek, arkadaş çevremiz, rüyalarımız, bir dil sürçmesi bile bilinçaltımızın yansımalarıdır. Peki bilinçaltımızın böyle muazzam etkileri varken bizim yapmamız gereken nedir? Evet çocukluğumuzu, geçmişimizi, anne ve babamızı değiştiremeyiz. Ama düşüncelerimizi sözlerimizi değiştirebiliriz .Bilinçaltımıza hayat dolu düşünceler ileterek olumsuz kalıpları silebiliriz. İyilik, güzellik, başarıdan konuşursak bilinçaltımız komutu alır ve bunları hayatımıza çeker. Bizler bu komutu verirken dikkat etmemiz gereken husus otoriter ve ikna edici bir şekilde inanarak söylememizdir. Bu şekilde bilinçaltı kıvama gelerek en zor deliklerden geçmemizi sağlayacaktır. Bilinçaltı buz dağının görünmeyen kısmıdır. Bu kısım görünen kısımdan daha büyüktür. Bu büyük kısımdan bahse girmek kitaplar yazmayı gerektirir ki birçok kitap ve makale bu alanda yazıla gelmiştir. Sizlere özetle bilinçaltından bahsetmeye çalıştım, sağlıcakla kalın.

Günün Müziği: Dönersen Islık Çal Manuş Baba’dan

Her insan güne yeni bir müzikle başlar. Ya hareketli ya da duygusal, acılı fon, kısacası zevkler ve renkler tartışılmaz… Cumarteside Manuş Baba‘nın o güzel müzik yorumuyla başladım: “Dönersen ıslık Çal”.  Hayatımızda çok şarkı dinleriz. Sıkıldıklarımız ya da hiç bıkmadan usanmadan dinlediklerimiz gibi. Önemli olan o şarkının insanın içine dokunabilmesidir bence…

Manuş Baba‘dan bahsedeyim biraz. Fark ettim de Manuş Baba‘nın kendisine has olan sesi, söyleme tarzı çok hoş, dikkat çekici. Kendisinin yorumladığı şarkılarda, kendisine has sesi çok dikkatimi çekti. Şarkılarında duyguyu yansıtıyor.

Hiç bekleme, dönemem, dönemem belki de

Hasretin bir ince güz yarası, beni neden sevmedin?

Ne güzel söylemiş “Hiç bekleme dönemem, dönemem belki de…”  Şarkılara anlam veremiyorum diyenler çoktur. Belki de anlayarak dinlemiyorlar, anlam yükleyerek, evet bazen vakit geçirmek için sadece dinliyoruz… Benim görüşüm herşeye anlam ve gerçekten o an dinlediklerimize kulak verelim ki anlatılanları kavrıyalım…

O zaman ne diyoruz: Dönerseniz Islık Çal’ın…

Aşk Sevmekten Vazgeçmemektir: Aşk Tesadüfleri Sever 2

Aşk Tesadüfleri Sever filmi, dokuz yıl aradan sonra tekrar gerçek bir hayat öyküsüyle geri döndü: Aşk Tesadüfleri Sever 2.

Aşk Tesadüfleri Sever 2 Oyuncu Kadrosu:

  • Nesrin Cavadzade (Defne)
  • Erkan Can (Kemal)
  • Uğur Polat (Niko)
  • Zuhal Olcay (Sema)
  • Elif Doğan (Die Junga Sema)
  • Aytaç Şaşmaz (Der Junge Niko)
  • Yiğit Kirazcı (Kerem)
  • Hülya Gülşen Irmak (Nuran)
  • Levent Can (Yorgo)
  • Türkü Turan (Aylin)
  • Eli Mango (Marika)

Aşk Tesadüfleri Sever 2 Filmi Üzerine:

Aşk Tesadüfleri Sever 2, karşımıza birbirinden güzel iki aşk hikâyesiyle çıkıyor. İlk hikâye 1963 İstanbul’unda geçiyor, ikinci hikâye ise günümüz Ankarası’nda. İki hikâyenin birbirleriyle olan bağlantısını ancak filmin sonlarına doğru anlayabiliyoruz.

Bunun yanında geçmişten günümüze değişen aşk ilişkilerine de şahit oluyoruz. Ben en çok 1963’te geçen hikâyeyi sevdim. Evlerde buluşulup düzenlenen çay partileri, muhallebicide gizli saklı buluşup sütlaç yemeler, mektupla haberleşmeler, utangaçlıklar, masumluklar… Belki de bu devirde olmayan her şeyi orada bulduğum için o hikâyeyi daha çok sevdim.

Filmin en dokunaklı yeri belki de 60’lı yılların siyasi durumunun anlatıldığı sahnelerdi. Hiçbir suçu olmayan Rumların Yunanistan’a zorunlu olarak gitmek zorunda bırakılması gerçekten çok kötüydü. Gittikleri yerde de rahat edemediler ki. Türkiye’den geldikleri için dışlandılar hep. Birinci filmi de çok güzeldi ama ikincisi ondan daha da güzel olmuş diyebilirim.

Tüm bunların yanı sıra Türk Edebiyatımızdaki önemli bir isim olan Sabahattin Ali‘nin o meşhur eseri Kürk Mantolu Madonna‘dan da alıntı yapıldığını görüyoruz:

“Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin”

Ee filmin adı Aşk Tesadüfleri Sever olur da bu alıntı es geçilir mi? Gerçekten film çok güzel bir harmanlama olmuş. Bu serinin inşallah üçüncüsü de çıkar da bir başka güzel hikâyeye daha konuk olabiliriz. İzlemediyseniz şiddetle tavsiye ediyorum. Aşağıya da hemen filmin fragmanını bırakıyorum. Film hakkındaki düşüncelerinizi de benimle paylaşmayı unutmayın. 🙂

Hal Bu Ki

  1. Halbuki bir yıl olmuştu,
    Halbuki keşfetmiştik birbirimizi,
    Halbuki yüzükler bile takılmıştı,
    Halbuki gökyüzü bile masmaviydi,
    Kuşlar göç etmemişti,
    Aşkımızın sıcaklığı kışı getirmemişti,
    Halbuki çok seviyor çok istiyorduk,
    Birbirimizi.Şimdi kokun,nefesin,gözlerin
    Hepsi doğada.
    Doğa kendini sana benzetmiş.
    Sana benzeyen her şey,
    Ne kadar da güzel,
    Ne kadar özel.

    Her an karşımda gözlerin,
    Yerde ve gökte
    Yere bakınca açan bir çiçekte,
    Göğe bakınca parıldayan Güneş’te.
    Tüm doğa,
    Sana teşbih için güreşte.

    Ben, ben, ben
    Neredesin sen.
    “Biz” yazarken kıpırdayan kalbim nerede,
    “Ben” yazarken sızlayan kalbim biçare.
    Hastayım, yastayım, yaşlı gözlerim.
    Titreyen eller ile kırık kalbim.

    Şimdi senden bana kalan
    Bir şarkı,
    Bir şiir,
    Bir fotoğraf
    Ha bir de sonsuz bir aşk,
    Hep seni bekleyerek,
    Sonsuz bir umut.

    Nur Işığı’m,
    Gözlerinden öptüm.
    Hep seveceğim.

Müjde

Takrir edilmiş zaman dilimi müjdem,
Birdi iki oldu serzenişli gecem,
Şafağın kızıllığında aradığım hürriyet ben,
Defalarca bağırsam da duymadın sen.

Ne yapayım kaybolmuş kendimi yine mi buluyum,
Defalarca ağladığım gök kubbe altında sorgum ,
Zincir vurulmuş martı ve kuş benim mahpus dostum,
Cezamızı çekeceğiz sen yine bana bakma ne olursun.

Müjde yine bu satırlarda kayboluyorum,
Hürriyet içinde hürriyet topluyorum,
Defalarca reddettiğim aşk kırıntısı lafları,
Tekrardan tozlu raftan ben çıkarıyorum.

Ve hayalimin için ben sana mahkum oluyorum…

‘BIRAK BENİ HAYKIRAYIM’ Şiiri İncelemesi

İnsanlar bir avuç ömürlerinde ahlaksızlıkla, illegal işlerle yaşar iken, şairimizin yüreklere su serpen şiirini inceleyelim:

Ben en hakir bir insanı kardeş sayan bir ruhum;
Bende esîr yaratmayan bir Tanrı’ya iman var;
Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar;

Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum.
Volkan söner, lâkin benim alevlerim eksilmez;
Bora geçer, lâkin benim köpüklerim kesilmez.

Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et;
Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir;

Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir,
Bu zavallı sürü için ne merhamet, ne hukuk;
Yalnız bir sert bakışlı göz, yalnız ağır bir yumruk! ..

Mehmet Emin Yurdakul

   Toplum tarafından hor görülen insanlar, şair tarafından benimsenmiştir. İnsanları esir yaratmayan, köleleştirmeyen bir tanrıya inandığını ve subliminal mesaj vererek bez parçaları altındaki yoksul kimlikleri şiirin etrafında toparlamıştır.

    Her türlü haksızlıklar karşısında direnmek için doğduğunu belirten şair, bu tür durumlarda susmanın değil susmamanın bir erdemlik olduğunu subliminal dizeleri sayesinde bizlere aktarır. Susmak kimi zaman korkutur insanları, her ne olursa olsun susarsak millet damarlarımız kopar ve sadece ağır bir yumruğun bu kara düzeni devirebileceğini gösterir.

Adını Sen Koy

değer
değer

Dolunayla konuşuyordum dün gece. Bedeli ödenecek çok senet varmış. Niyaz ettiğim ustaya gittim. Borç istedim. Yok, olmaz dedi. Yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa, ne cevap verecektim. Mahşer günü yakındır diyenlerin yarım kalmış kullukları vardı. Öyle içten söyledi ki çok utandım. Koşmaktan dinlenmeye vakit olmuyordu. Ağladım durdum bütün gün. Hâlâ ibret almayanlar arkamdan konuşuyorlardı. Size bir adres vereceğim. En yakın kalbe gidin! Ne kalbi ya hu? Deli misin sen? Yok, efendim ben deli değilim illa deli diyeceksen ayna bakmanı tavsiye ederim. Beklemek yoruyor insanı. Söylemeyi unuttum sandım bir anda asıl olan çenen yorulana kadar konuşmak… İçimden ne geldiyse söyledim hepsini. Oh! İçim rahatladı. Güzel sözler söyleyip mutlu ettiysen yanlış yapmadın endişelenme! Ama sana, bana bakan sol yanı parçaladıysan uzak olasın… Dere vardı evin yakınlarında. Oraya gittim gördüğüm sandal için çok dua ettim. Seni buraya koyana şükürler olsun. Sandal için mutlu oldum. Evet! Şaşır bakalım.

Yüzün gülsün!

Çünkü o sandala sevdiklerimle ve hayallerimle binmiştim. Peyami Safa olsaydı eminim gurur duyardı. Çevremdeki insanlar çok kıskanç ve bir laf verme telaşı var nedendir bilmem. Neyse ki okuduğum ve okutacağım kitaplar için umutluydum. Dün de yarındı, bugün de. Sabahattin Ali ile her gün konuşuyorum. Onda böyle bir şey yoktu. Yüzüme hep gülerdi. İnce ve hassas bir adamdı. Üç kuruşluk hesapların peşinde koşmayan insanlar arıyorduk her geçen gün. Gıyabımda bir şeyler geldi kulağıma. Ah be kardeşim biraz kendin olsan fena olmaz mıydı? Sayısız olayın içinde ne oldu derlerse “hiç” dersin sen de. Yıldırım gibi “dik dur” insanların karşısında yoksa başında yumurta kırmaya kadar gider senin mesele. Gücüne gidecek bir hâl yok. Dünya kendine biçilmiş kaftan arıyor sadece.

Anlamlı yaşa ve yaşat!

Ben anlamsız bir çağdan geldim. Bizim köyün meftunu olsaydı ben bu hâle düşmezdim, elimdeki saksı da üzüntüden “kırılma korkusu” yaşamaz rahat bir nefes alırdı. Merve ile sohbetimizde, bu yolda ayağına taş batmadan, Peyami Safalarla tanışmadan yürümek nasıl bir duygudur sence derken bakışlar her şeyi anlattı. Ay yere düşerse Merve çok üzülecekti. Kendimle oturup bir plan yaptım. Sokağın ortasına çocukken oynadığımız rakamları yazdım ve sonra taşı koyup zıplayarak güneşi evine gönderdik… Arda kalan bir toprak ve ciğeri susuzluk çeken bir ağacın gölgesinde sabahı buluyorum. İçimden geçen karşıki dağlar, köşemde eskiden kalma gaz lambasıyla pencere keyfi yaparken sedir ağacının susuzluğunu gideriyorum.

Sedir ve Çınar ağaçları kıymetli ağaçlardır.

İnsanın sevdiği kadar ağaç da toprağı seviyordu. “Canım istedi, yaptım” değildi vurulduğu yer. Dibinde biten yabani otlar için kök salmak lazımdı. Bir kere gel şu kapıya! Dilber de yoğun duygular besliyordu çünkü, kalbine gülden salıncaklar yapıyordu. Merve de papatyadan çekmece yapmakla meşguldü, sevgimizi saklamak için… Haydi sen de gel! Ben de sana çınar ağacı diktim kapının önüne. Koca çınarın altında çardakta oturalım. Usulca kahvelerimizi yudumlayıp çınarın neşesini başımızdan aşağı yağmur gibi yağdıralım istiyorum.

Uykum geldi şimdi. Sabah, iki gün sonra saat 10:00‘da çınar ağacıyla ile sedir ağacın birleştiği çardağımızda buluşuruz.

Neden Spor Yapmalıyım?

Günümüzde spor yapabilmek maalesef Pandemi dolayısıyla çok zorlaşmaya başladı evlerimizde kalmak yürüyememek, spor salonuna gidememek vb gibi faaliyetlerde alanımızı kısıtlanmış durumda fakat bu evlerimiz de kaldığımızda spor yapmayacağız anlamına tabi ki gelmiyor. Evde kaldığımız sürelerde basit hareketler evde ki imkanlar ile de aslında formumuzu ve sağlığımızı koruyacak şekilde çalışabiliriz. Aman, sakın ha evde sıcacık yatağınızın cazibesine kapılıp üşengeçlikte yapmayın! Üşengeçlik bir insanın hedefleri ve planlarındaki en büyük engellerden biri olabilir. Gün içinde ki planlarınıza artık bugün spor yapacağım faaliyetini eklemelisiniz çünkü spor sağlık açısından önemli olan düzenli egzersiz yapma alışkanlığını kazanma şeklinde değerlendirilebilir. Her geçen gün düzenli yapılan sporun kişilerin hem bedenine hem de zihnine inanılmaz faydalar sağlıyor. Bunun için isterseniz kendi kendinize egzersiz yapın ya da ister online derslere katılabilirsiniz ama ne olursa olsun mümkün olduğu kadar spor yapmaya zaman ayırmalısınız. 
Ne kadar çok düzenli spor yaparsınız hayatınızda ki etkileri de bir o kadar çok olacaktır ama toplumumuzun bazı kesimlerinde spor yapmanın amacını sadece kilo vermek için sanan bir kesim de var tabi Spor yapmanın aslında halk arasında ki genel geçer faydaları ve bilinenlerinin dışında sayısız olumlu yanları vardır. Haydi şimdi onlardan bazılarına bakalım…

SPORUN BEDENSEL FAYDALARI

  1. Aşırı kilo alımına karşı korur ve iştahınızın kısa süreli etkilerle azaltılmasını sağlar ve bunun yanında isteğinize göre sağlıklı bir beslenmeyle kilo vermenizde büyük rol oynar.
    – Evet spor yapmak kilo vermek, kilonuzu korumanız ve aşırı iştah halinizi hafifletecek bir faaliyettir ama sadece spor yaparak kilo vermeniz zor olabilir eğer ciddi anlamda vücudunuzun istediğiniz şekle girmesini istiyorsanız düzenli spor ve sağlıklı beslenme kesinlikle şart.

2. Denge ve koordinasyonunuzun gelişmesine yardımcı olur.
– Sporun bir diğer faydası ise denge ve koordinasyon becerileriniz düşükse kesinlikle spor yapmalısınız hayatımızın çoğu yerinde aslında bu iki etkileşimi sıkça kullanıyoruz yürürken bile bir dengemizin olması gerekiyor koordinasyon da ise bir işin kolaylıkla yapılması becerisi olan bir hareket özelliğidir yani bu iki beceri gündelik hayatımızda geliştirildiklerinde bizlere çok yararlı olacaktır.


3. Yaşlı bireylerde ki kısa süreli belleklerin gelişmesine yardımcı olur.
-Yaşlı başlı insan spor mu yapar demeyelim tabi ki yapar hatta çokta güzel yapar belki hareket alanları yüzde olarak çok yüksek değil fakat ufak yaptıkları egzersizler onların hem kısa süreli belleklerinin gelişmesinin yanı sıra unutkanlık seviyelerini de düşürür bunun için biz ne kadar spor yapıyorsak büyüklerimize de spor yapma konusunda onları destekleyip teşvik etmeliyiz hem onlarla birlikte vakit geçirmiş olup onları ufakta olsa mutlu etmiş oluruz. 🙂


4. Uyku problemi yaşıyorsanız düzenli yaptığınız spor kolay uyumanıza yardımcı olacaktır.
– Bir türlü uyuyamıyorum sağa dönüyorum olmuyor sola dönüyorum olmuyor evet günümüzde uyku çoğu insanın problemi ama uykunuzun düzenli bir hal almasını istiyorsanız kesinlikle düzenli spor yapıp kendinize bir uyku düzeni oluşturduğunuzda bu sorun tamamen ortadan kalkabilir.


5. Vücutta ki yağları kasa çevirmemizi sağlar.
-Evet vücutta ki yağları eritmek, eriyen yağları kasa çevirmek biraz zor ama asla imkansız değil hem de doğal ve ücretsiz 🙂 ama nasıl? Tabi ki düzenli spor yapmak sayesinde. Spor yapmaya başladığınızda harekette çalıştığınız bölgenin yandığını hissedersiniz ve tamam kaslarım oluşuyor dersiniz ama aslında o şekilde olmuyor bunu biliyor muydunuz? Aslında Çalıştığınız bölgede ki yanma hareketi yaptığınız esnada değil hareketi bitirip dinlemeye başladığınız kısımda kaslarınız oluşuyor bu ufak bilgiyi de buraya bırakayım.


6. Kemiklerin kırılmalara karşı direncini ve yoğunluğunu arttırır ve kemik erimesi risklerini azaltır.
-Evet bu madde için kendi adıma konuşmam gerekirse aktif olarak oynadığım spor hayatım boyunca sayısız burkulma, çatlak, zedelenme gibi sakatlıklar yaşadım ama sürekli spor yaptığım için bu sakatlıklar asla çok uzun sürmedi maksimum bir çatlakta 1 ay sonra tekrar sahalara dönmüştüm belki bunun yaşımın genç olmasından da kaynaklı olabilir ama aslında bu madde de anlattığı gibi düzenli olarak spor yapan kişilerin ağır sakatlık yaşama oranları çok düşüktür ne kadar çalışırsanız kemikleriniz ve kaslarınız bir o kadar güçlenir ve daha dinç bir vücuda sahip olursunuz ilerde yaşlandığınızda düzenli spor yapmanın faydasını kemik erimesi riskinizin oranın çok düşük olması şekilde faydasını görmüş olacaksınız.


7. Kassal güç ve dayanıklılık seviyenizi arttırır ve bel ağrılarının hafiflemesini sağlar ek olarakta bu ağrılardan kurtulmanıza yardımcı olur.
-Kaslarınız ne kadar kuvvetli olursa vücudunuz da bir o kadar etkilere karşı dirençli olur. Mesela örnek vermem gerekirse kaslarınız güçlü ve dayaklı değilse ağır bir şeyi yerden kaldırırken çok fazla enerji kaybedersiniz ve o an belinize çok büyük zarar verip tutulma, fıtık gibi rahatsızlıklar yaşayabilirsiniz bunun için aslında çok ağır bir şey olmasına bile gerek yok en basit de pazar poşetlerini bile uzun süre taşısanız hemen belinize ve sırtınıza bir ağrı gelir bunlar vücudunuzda ki kasların yeterince kuvvetli olmamasından kaynaklanıyor ama düzenli spor yaptığınız da hem kaslarınız daha güçlü ve dayanıklı olacak hem de yaptığınız egzersizlerle doğal bir şekilde ağrılarınız hafifleyecek ve ortadan kalkacaktır.


8. Kalp rahatsızlıkları riskini azaltır ve ilaç kullanımı oranınızın düşmesini sağlar.
-Yapılan düzenli spor ile kesinlikle gelecekte oluşacak kalp rahatsızlıkları riskini azaltır düzenli spor yapan vücut, sağlığını diğer ek ilaçlara gerek duydurmaz buna örnek olarak bir üst madde de uyku problemi yaşayan kişiler çareyi direk uyku haplarında arıyor bunun yerine neden günlük 1 saat spor yapıp hem uykunuza yardımcı olmasını sağlayıp bir de ek olarak sağlığınız açısından sayısız avantajını da kullanmayasınız ki.


9. Maksimum oksijen kapasitenizi arttırır. Yüksek tansiyon riskini ilerlemesini azaltır.
– Şu an günümüzde çoğu insanda olan bir problem tansiyondur. Bu hastalık başladığında sizde kalan dikkat edilmediğinde çok tehlikeli olan bir rahatsızlıktır ilerde böyle bir hastalıkla karşılaşmak istemiyorsanız kesinlikle düzenli spor yapmalısınız.


10. Yüksek tansiyonu olanların tansiyonunu kontrol altında tutmasına yardımcı olur. Kanda ki triglycerid seviyesini azaltır.
– Kandaki triglycerid nedir peki? Kanınızda yer alan bir tür yağdır bu yağ türünün kanınızda yüksek oranda bulunması kalp rahatsızlığı riskinizin artmasına sebebiyet verir. Bu yüzden bu detaylara dikkat edip karşılaşmamak için önceden tedbir almak kesinlikle sizin yararınıza olacaktır. Bakıldığında bizlerin hasta olmamıza sebebiyet verecek bir sürü şey varsa sağlığımızı korumak için de yapılacak bir o kadar faaliyet var bu yüzden önceden tedbir almak kesinlikle sizin yararınıza olacaktır.


11. Kalp damar dolaşımını geliştirir. Anaerobik eşiği arttırır, bu da çabuk yorulmayı ve dolayısıyla kanda laktik asit birikiminin erken oluşmasını engellemiş olur.
– Burada vurgulamak istediğim ise kesinlikle geç yorulma eylemidir. Günlük hayatınız eğer koşuşturmalı geçiyorsa kesinlikle yorulacaksınız ama 1 işin sonunda yorulmak mı sizin için iyi yoksa 5 işin sonunda mı yorulmaya başlamak iyidir? Hepinizin 5 dediğini duyar gibiyim bence de öyle yeni Dünyada kesinlikle herkes iş verimliliği bekliyor sizden bunun için de tempoya ayak uydurup hemen çabuk yorulmak istemiyorsanız yarın spor yapmaya başlıyorum demeniz sizin için güzel bir başlangıç olacaktır.


12. Kalp krizi geçirdikten sonra hayatta kalma şansınızı arttırır.
-Genel olarak tıpta kalp krizi geçiren kişilerin bu hastalığı atlatıp hayata tutunması bir mucizedir neden sizde spor yaparak olabilecek risklere karşı kendi mucizenizi gerçekleştirmiş olmayasınız ki?


13. Kandaki yoğunlaşmayı azaltır kalbinizin daha verimli pompalama işlevini yapmasını sağlar.
-Koşma veya tırmanma gibi fiziksel efor gerektiren durumlarda, kalbimizin daha kuvvetli ve daha hızlı attığını hissederiz. İşte bu durumlarda kalbiniz verdiğiniz efora bağlı olarak çalıştığında daha güçleniyor ve pompalama işlevini daha verimli yapmasını sağlıyor. Kalbiniz 1 dakikada yaklaşık 5.5 litre kan pompalıyor bu da 1 günde 8 ton ediyor peki siz sizin için bu kadar fonksiyonel çalışan kalbinize sizde onun daha güçlenmesi için bir şeyler yapmak istemez misiniz?


14. Çarpıntı riskini azaltır çok çeşitli sebeplere bağlı baş ağrılarından kurtulmanızı sağlar. Hamilelikte gerçekleşen birçok rahatsızlıktan (ör. kabızlık, bel ağrısı, mide ekşimesi gibi) kurtulmanızı sağlar.
– Baş ağrısı, bir anda gelen çarpıntı bunlar gündelik hayatımızı olumsuz yönde etkileyen rahatsızlıklar kesinlikle ilk olarak bilinçsiz alınan ilaçlar yerine spor yapmayı denemelisiniz bu sizi daha rahatlatacaktır ama spor yapmanın da bir faydasını görmüyorsanız kesinlikle bir doktora gitmelisiniz. 
Günümüzde yeni yeni katılan, çiftlerin egzersiz yapmak için gittiği salonları görmüşsünüzdür orda ki asıl olayın çocuğun anne karnında sağlıklı gelişmesinin yanı sıra aslında anne adayının yaşayacağı zorlukları da en aza indirmeye çalışmasıdır bu yüzden yeni nesil anneleri bu konuda daha şanslı.


15. Şeker hastalığı gelişme riskini azaltır ve sigarayı bırakmanıza da büyük oranda yardımcı olur.
-Sigara vücudunuza verebileceğiniz en büyük zararlar sıralamasında kesinlikle ilk 10′ un içinde, eğer bugün kendinize bir iyilik yapmak istiyorsanız sigarayı hemen bırakmak için çabalamalısınız bu çabanızın yanında en büyük iki destekçiniz azminiz ve sağlıklı bir hayat diye başladığınız düzenli olarak yapmaya başladığınız spor olacaktır bir şeylerle uğraşmak sizi sigara içmek için uyaran dürtülerinizi susturmanızda büyük rol oynayacaktır.


Bu maddelediklerim sadece bedensel etkilerinin bir kısmı peki spor yapmak sadece bedensel olarak mı bize faydası var? Hayır spor yapmanın faydaları bunlar ile sınırlı kalmıyor ruhsal olarakta bizlere olan katkıları göz ardı edilemeyecek şekilde çok fazla, onlardan bazıları ise;

SPORUN RUHSAL FAYDALARI:

1. Endişe ve kuruntularımız azaltılır. Streslere karşı korunmaya ve kurtulmaya yardımcı olur.
-Stres günümüzde neredeyse 10 insanın 8′ inde vardır bu durum eğer çok aşırı olmadığı sürece aslında kişiyi faaliyete geçiren bir eylemdir ama stresin dozu çok yüksek ise kişiye ciddi anlamda psikolojik ve bedensel zararlar verebilir bunu da engellemek ve dozunu ayarlamayı öğretmek içinde size yardımcı olabileceğini bildiğiniz artık bir faaliyet var. 


2. Soğuk ortamlara çabuk adapte olmanızı sağlar.
– Çocukluğunda çekingen ve ortamlara uyum sağlamakta zorlanan biri olarak kesinlikle spora başlamam beni değiştirdi soğuk ortamlara değil adapte olmak ortamın havasını soğuktan sıcağa döndürecek kadar özgüvenim var tabi bunun da bana hayatta bir çok olumlu etkisi oldu.

 
3. Yaratıcılık gücünüzün artmasına yardımcı olur daha net düşünmenizi sağlar.
– Spor yaptığınızda kesinlikle yaratıcılık gücünüzde gelişecektir en basit örneğinden bir maç yaptığınızda sayısız pozisyon oluşuyor ve sizden o opsiyonlardan birini oluşturmanız bekleniyor ne kadar çok düşünürseniz bir o kadar çok pozisyon oluşturuyorsunuz ve normal hayatınızda da bakıldığın da elinizdekileri alıp çok farklı bir şeye dönüştürmekte aslında sizin elinizde. Ne demişler hayat size limon veriyorsa limonata yapın ama neden limonata yerine limon aromalı soğuk çay yapmayasınız ki? 🙂


4. Kendinize olan güven duygunuzu arttırır rahat olmanıza yardımcı olur.
-Kendinize olan güven duygunuz ne kadar çok gelişirse aslında bu dünyada bir o kadar varsınız bu yüzden burada ben de varım demek istiyorsanız ilk olarak kendinize olan güveninizi arttırmalısınız bunu da en basit örneği spor yapmak, sevdiğiniz bir branşınız olması bu faaliyetlerde çabalamak ve bir şeyler başarmak hem sizi rahatlatacak hem de kendi gücünüzün farkına varıp kendinize olan güveniniz bir o kadar artacak.


5. İşverilerinizi arttırır. Bol enerji ile hayatınız ilerler. Günlük yaşamınızda acil durumlarda ihtiyacınız olan enerjiyi sağlamanın yanında sonradan ihtiyaç olan enerjinizi de korumanıza yardımcı olur.
-Hayatınızda en çok ihtiyacınız olan şeylerden biri de enerjidir. Spor yapmak enerjinizi nasıl mı etkiler? Öncelikle güne spor yaparak başlamak zinde bir güne başlamak isteyenlere birebir bir faaliyettir sabah yapılan bir sporda güne çok yüksek dozda bir enerji ile başlayacağınızdan emin olabilirsiniz ve spor yaptığınızda bu faaliyet, size enerjinizi nasıl kullanacağınızı ve nasıl koruyacağınızı da kesinlikle öğretecektir.


6. Oluşacak hastalıklara bağlı olarak iş günü kaybınızı azaltır.
– Düzenli spor yapmak, spor yapmanın vücudunuzda yapacağı bedensel etkileri anlattığımız üzere sağlığınızda ki oluşacak olumsuz etkilerinde riskini azaltarak iş günü kaybınızı azaltacaktır.


7. Yeni insanlara karşılaşmanıza ve yeni arkadaşlar edinmenize yardımcı olur.
-Spor yaptığınızda sizin gibi kendine dikkat etmek, sağlığını korumak isteyen kişiler olacaktır alın size bir ortak yön. İnsanlarla yolda yürürken durup birden kaynaşamazsınız bu biraz zor olabilir ama oluşturduğunuz ortak bir eylem sizi yeni insanlar ve dostluklar kurmanız da çok etkisi olacaktır mesela benim en yakın iki arkadaşım basketbol oynamaya başladığım zamandan beri hayatımda olan kişiler ve onların dışında da tanıştığım çok sayıda arkadaşım vardır.


8. Spor yapmadan hareketsiz bir yaşam tarzına sahip kişilerin yorgunluğa karşı direncini arttırır ve dinçlik hissinin artmasına katkıda bulunur.
-Daha önce spor yapmadıysanız kesinlikle yapmaya başladıktan sonra günlük yaşamınızda oluşacak yorgunluk seviyeniz düşecektir kendinizi daha zinde ve sağlıklı hissedeceksiz bu da sizi psikolojik olarak daha mutlu edecektir.


9. Sıkıntıların azalmasına, eğlenme ve neşelenmemize kısa bir şekilde hayattan zevk almanızı sağlar. Hayatınızı düzen katar.
– Spor yapanın hayatınıza düzen katacağını da eklemek istedim belki bu madde en önemlilerinden olabilir karmaşık ve takip etmekte zorlandığınız, bir şeyleri sürekli unutup aksattığınız bir hayatınız varsa kendinize oluşturduğunuz planlar ve düzenli spor yapmak ile hayatınız için enerjiniz, azminiz size düzen ve başarı sağlayacaktır ve her şeyden önemlisi eğlenme bu maddeyi eklerken aslında size anlatabileceğim bir sürü kendimden örnek var ama sizi tabi ki de sıkmayacağım. 🙂 Ama şunu söylemeliyim ki hayatıma spor girdiğinden beri artık yapmazsam eğlenemeyeceğim gibi geliyor. Belki biraz tuhaf gelebilir size ama bana en güzel duyguları, dostlukları, kahkahaları, başarıları, pes etmemeyi, hırsı, azmi çoğu şeyi onun sayesinde öğrendim bu yüzden kesinlikle isterim ki benim yaşadığım bu duyguları sizde yaşayın bugün hayatınızda bir yenilik başlasın ve sizi hedeflediğiniz en güzel yere getirmesinde katkı sağlasın benim sağladı denendi ve onaylandı şimdi sıra sizde…


Bu maddelediklerim ise spor yapmanın ruh sağlığına olan önemli katkılarından sadece bir kaçı, görüldüğü üzere spor yapmak insanın hayatında çok büyük önem almaktadır. Bizlerin yapması gerekende elimizden geldiği kadar kendimiz için çalışmak ve zaman ayırmaktır. spor yapmayı kendiniz için yapmaya başladıktan sonra çevrenize de yayın küçüğü, büyüğü, yaşlısı aslında hiç fark etmez çünkü spor yapmaya herkesin ihtiyacı vardır. Güzel ve mutlu sağlıklı bir hayatın anahtarlarından biriside spor yapmaktır bende çok isterim ki herkesin bu anahtardan bir tane olsun.
ve son zamanlarda dikkatimi çeken bir şeyi vurgulamak isterim ki sporu yapmayı başkalarına güzel ya da çekici görünmek için yapmayın çünkü sizlerin böyle bir şeye aslında ihtiyacı yok toplumların oluşturduğu kalıplaşmış güzellik algılarınız ya da şekilleriniz olmasın siz sadece siz olun hayatınızda sporu kendinizi mutlu etmek ve sağlığınızı korumak için yapın diğer düşünceler kimin umurun da! Herkesten önce siz kendinizi sevin ve sadece bunun için yapın.