30 C
İstanbul
Çarşamba, Ağustos 6, 2025

Nehirkent : İlm-i Tarif

Nehirkent - İlm-i Tarih

Nehirkent’in insan türevlerini anlattığımız bu seride kentlere izafî iyilikleri anlatmazsak bazı noktalar eksik olur diye düşündüm. Öncelikle şunu iyi anlamalısınız, Nehirkent, dikkat etmezseniz her kent gibi sade ve sıkıcıdır, onun gerçek yüzünü görmeniz için insanını, evlerini, sokaklarını, taşlarını ve toprağını iyi incelemelisiniz gerekir, tıpkı diğer kentler gibi.

Yolcuya yol tarif etme sanatı

Şimdi gelelim konumuna. Nehirkent bir geçittir; İstanbul – Ankara, Bursa – İzmit (ya da başka bir tabirle Kocaeli) arasında bir geçit. Bir gün içerisinde bir çok araç bu şehirlere gitmek için Nehirkent’i kullanır. Kuvvetle muhtemelen bir kaybolma durumu söz konusu oluyordur ancak biz hep burayı bir geçit olarak düşündük. Sinsi Kurt ile beraber bir çok kez şahit olduk ki Nehirkent’e dakika başına on araba düşmektedir (geçmektedir). Sizde bir akşam vakti sohbet bankına oturursanız -ki banka sohbet için akşam oturulur, ayrıca bu gözlemi gündüz yapamazsınız- anlattığımı gözlemlersiniz. Nitekim bir akşam sohbeti için çıktığımız sokak turunda biraz soluklanmak için iki numaralı durak bankına (yani kahvehane ve bakkalın yanındakine) oturup derin bir mesele tartışmaya başladık. Mesele derin değildi de biz derinden dalmıştık diye belirtmeliyim. Bu sebeple her zaman ki gibi geçen arabaları gözlemleyip yorumlamıyorduk yani. Yine de siyah arabalar her zaman dikkatimizi çeker olduğu için bir tanesine gözümüz takıldı ve bizim baktığımız gibi onlarda bize bakıyor mu diye içini iyice süzdüğümüz halde önümüzden yavaşta geçti gitti. Ardından biz sohbete devam ettik. Takriben beş dakika sonra garip bir şekilde az önce geldiği yönden tekrar geldi ve gittiği yöne tekrar gitti. Biraz garipsedik ancak belki de benzettik, belki de kuruyoruz dedik ve takılmadık ta ki gittiği yönden tekrar geri gelene kadar. Artık yeterdi, neydi bu, bizimle oyun mu oynuyorlardı, korkutmaya falan mı çalışıyorlardı soru ve telaşesiyle ayaklandık. Bir kez daha görürsek kaçacaktık artık ama yine de oradan ayrılmayı düşünmedik nedense. Bu bir işaretti belli ki, ancak ileride bir çok tecrübeyle öğrendiğimiz işaretleri okuma tekniği ile yorumlayabilecektik bu vb. olayları. Neyse anlayacağınız bazı vakitlerde birden çok araba değil de aynı araba da birçok kez de geçebiliyor Nehirkent’den.

Nehirkent Kaldırımları
Nehirkent’ten bir kare

Bir Nehirkent sakiniyseniz ve iyilik yapmaktan çekinen bir insan da değilseniz bilmeniz gereken önemli bir ilmimden söz edeceğim şimdi size. Yukarıda anlattığım şeylerin muvacehesinden anlayacağınız üzere çok araba artı çok gidecek yeri bilmeme, bölü Nehirkent geçidini kullanma, iyiliksi insan denkleminin kare köküyle beraber bunları çarpınca, eşittir yol tarifi. Evet Nehirkent’in önemli ilimlerinin birinden söz ediyorum, yol tarifi bilmek. Diyelim ki Nehirkent’in -kesinlikle- sanat ve mimarlık harikası ol(may)an kaldırımlarını döverken yanınızda bir araç durdu, ne yaparsınız? Hemen sözleyeyim, henüz camını indirmemişse bile yanına gidip selam almak üzre bekleyin, hatta camı indirmemişse sol ilinizi sıkmaksızın yumruk yapıp, orta ve işaret parmağınızı hafif çıkarmak suretiyle cama iki nazik dokunuş yapıp, “camı indir!” işareti yapın. O size selam verdikten sonra selamı başınızı hafifçe sağa büküp aşağı yukarı oynatmak suretiyle alın. Bu, “buyrun!” anlamına da gelir. Yani, “ben iyiliksi insanlardanım, sorabilirsin sorunu” demek oluyor ve muhatabınızı teşvik eder. Sonra size muhtemelen “otobana nasıl giderim, şu yola nasıl giderim ya da şu sehre gedeceğim tarif edermisiniz?” gibi sorular soracaktır. Biliyorsanız cevaplayın, unutmadan cevaba “şimdi” sözcüğü ve ne tarafı tarif ediyorsanız sağ elinizin işaret parmağını oraya tutarak başlayın, daha etkili olur. Size güvenemeyerek ileride bir bakkala sormak için durup da teessüf ve sövgülerinize mazhar olmaz böylece. Bilmiyorsanız “bilmiyorum” demeyin. Önce biraz düşünün, belki gelir diye, yok bir şeyler gelmedi aklınıza, onları varsa kahvehaneye yoksa ehliyeti olan birine yönlendirin artık. Hiç kimse mi yok orada “abi, valla şu ilerideki köprüyü geçince bir yer var oraya sor onlar tarif ederler sana,” deyin, yine de bilmiyorum demeyin, püf nokta burası, tamam (mı?).

Nehirkent kaldırımları doğayla barışıktir
Kaldırımların doğayla bütünleşmesi

Artık Nehirkent sokaklarında yürümek için gerekli donanımlardan birini daha biliyorsunuz. Şimdi yapmanız gereken kapüşonunuzu çıkarıp bir araba gelmesini beklemek ve biraz pratik yapmak. Bu arada kaldırımlardaki çıkık parkelere dikkat edin ve takılıp tökezlerseniz sakın laf etmeyin onlara, bir teknikle, bir sanatla müstesna bir şekilde yerleştirilmiştir onlar (herhalde), tamam (?).

Bilinmeyene Mektuplar VI

Sevgili Diran,

İkimizin de ortak bir noktası var, biliyorsun. Bu nokta üstünde sen ve ben asla ilerleyemiyoruz. Bu yolu kapatan nedir? Benliğim mi? Senin durgun ruhun mu? Öylece mektuplarını okurken, başka bir tanesi geldi önüme. Kendimi bile göremediğim zamanlar, pencere kenarındayken bir ayna oluyor elime gelen mektupların. Cama daha derin, daha “diran” bakıyorum. Tarifi zor olan bu mektuplar en basit şekliyle ruhumdaki bir çiçeğin büyümesine yol açıyor oracıkta. Yaklaşma diyemiyorum, elimde sımsıkı tutuyorum adeta. Böylesine güzel miydi bir ruha saatlerce bakmak? Sen, bir beni bilirsin, ben de beni anlatan bir seni. İşte öyle bir sen, gözlerinin ardında gördüğüm bir adet ben. Bilmiyorum bu ruh kimdir? Ve nasıl böylesine dokunur bir insanın kalbine? Bilmiyorum, sevgili Diran. Geçen bunca zaman boyunca sadece mektuplarını bekledim. Kendini anlamanın nasıl bir duygu olduğunu bana sen gösterdin. Lusin nasıl biridir? Lusin neye üzülür? Belki de bir ışık tutmak istedin yoluma, bir şairin bulutu olmak istedin. Öyle de oldu. Bu ormanın içinde şairine, “Seni yaşatacağım.” dedin. Saat gece üçü vururken, bir şair duvar kenarında ağladı o gün. Gölgene baktım saatlerce, ellerini uzatıyor gibiydin. “Seninle sonsuza kadar yaşayacağım.” dedim. Ellerin bir yıldız gibi parıldıyordu. Gökyüzünden mi topladın o tomurcuklarını? Bilmiyorum sen kimsin, Diran. Ve ne içinsin? Ruhun sadece bir yıldıza bakar, bedenin ise sanki ışık. Böylesine karanlık bir şaire, nasıl böyle aydın bakarsın? Işıklar kapatıldığında ne olacak bu benliğe? Oysa yolum sana aitti. Çiçeklerle süsleyeceğine inanan bir şaire… Buradayım, Diran. İşte tam karşında… İlk kar yağarken döküyorum her bir cümlemi. Bilemezsin kaç gündür kağıt değiştirdiğimi ve seni beklediğimi. İşte buradayım, Diran. Tüm sıcak kelimelerimle, bir ayna olmaya geldim varlığına. Artık sadece ışık tutmayacaksın, bir ışık olacaksın. Gökyüzü kendini kapattığında ellerinde olmuştum o gün. Öylece defterimi açmış, yüzünü çizmeye çalışıyordum. Kendi acılarımı astığım o sokakta görmüştüm seni. İlk yıldızımız o gün kaymıştı bize. Acı resimler yok oluyordu hızla. Yağmur durmuyordu ve saçları yağmurlu kıza doğru geliyordu. Solmuş yaprağım sana doğru bükülmüş, saklanmak istiyordu. Bir taşa takıldı ayağın o an, önüne bakarak yürümeye devam ettin. Biliyordum ki, beni yazarken satırlarına, bir sen olduğunu unutmuştun içinde. Kelimelerin kendine dokunmuyordu ki. Belki de daha fazla yazmalıyız, Diran. Bu şehir gözyaşımdan bir göl yapana kadar, beni bırakmayacak. Ve sen de boğulurken izlediğim yıldız olacaksın.

”Gülümsüyorum, Lusin. Gözlerinde yıllar öncesi ölen bir şairin ruhu var gibi. Hepimiz tek bir ruhun parçası değil miyiz zaten? Yüreklere dokunmaktı tüm amacın, biliyorum. Yapamasan da sorun değil, yıldızım. Belki yıllar sonra bir yüreği bulur kalemin. Sen bendin, ben de sen. Yalnız değildik, diyeceksin. Zaman sadece ölüm için vardır. Ruhlar için değil. Bu yüzden kaldır başını ve yıldızıma bak. Senin için parlıyor olacağım.” demiştin.

İşte buradayım Diran. Kırık ellerimle, yaşamak istercesine uzatıyorum sana. Tutuyorum o ellerini, yaşatmak için söz verdiğin ellerine. Tut beni bu çemberde, bir lamba altında söyleyeyim sana o güzel cümlemi. Dokunsun her bir yerine ve aydınlatsın bu karanlık şehri. Bir melodiye asılı kalalım, saatlerce anlat bana yıldızını. Onunla nasıl parladığını ve karanlık olunca hangi acıdan saklandığını… Sadece bana anlat. Bir süredir gözlerim kapalı bu hayata. Dönüp dolaşan bir şairim. Ne için böyle dururum olduğum yerde? Bir adım atsam düşeceğim sanki. Öyleydi ya beni izliyordun belki de saatlerce. Bilirsin hangi noktada asılı kaldığımı ve kimselerde olmadığımı. Mürekkebin tüm siyahlığını kendime aldığımı ve bu siyahlıkta sadece sana yazdığımı… Sevgili Diran, saatlerce beni yazdığını biliyorum o kağıtlara, yazmak sadece sende değil artık. Bir kağıtta yanmaya geliyorum. Bir sana, tek sana…

İşte buradayım, sevgili Diran.
Tutmak istediğin ellerimle, yaşayacağım.

 

O an bir yıldız kayar gökyüzünde sana ait,
Yolunu buldun dercesine.
O an bir el tutulur gökyüzüne,
Yolumu buldum dercesine.

Gece

Gönlüm bu yağmurlu gecelerde senin kahverengi toprağında yemyeşil çimenler açabilmek için direniyor. Hayata dair umutlarım en çok da böyle gecelerde filizleniyor. Kuşluk vaktinde geceden hafif açık kalmış penceremden gelen buram buram toprak kokusu zihnimin derinliklerinde gün doğmasına sebep oluyor, tüm benliğimi ele geçirmiş olan korkularımı tek tek savuşturuyor. Sanki güneş odamda doğuyor. Penceremin önünde kuş cıvıltıları, yastığımda geceden birlikte uyuduğum kedimin patileri bana bu hayatın acılarla birlikte mutluluklara da gebe olduğunu hatırlatmak istiyor sanki. Huzur dolu sabahları özlemenin verdiği hüzün yatağa bastırıyor bedenimi. Vuslat saati belli olmayan bir sevgiliyi bekler gibi bekliyor bedenim üzerindeki yorgunluğun gitmesini. Soğuk havanın vücuduma nüfus etmesiyle yorgun bedenim kendisine geliyor. Ardından da neler getireceğini bilmediği sürprizlerle dolu bir gün için yavaşça hazırlanmaya başlıyor…

Hiçlik Üzerine

Sen gidince ömrümden geçen yılların parlaklığı sönüyor. Sen gidince en ağır halkalar bedenime yük oluyor. Sen gidince erguvanlar sensiz kalıyor. Sen gidince “Güneş” Aya sitem ediyor. Buğdaylar, altınımsı olmaktan vazgeçiyor. Ağırdan alıyor hayat kendini. Erguvanlar açmıyor mevsiminde. Cümleler devrik kuruluyor artık. Manzaralar çorak kalmış toprak gibi rüzgâra koşuyor. Sensiz hayat olmuyor anlasana.

Düşümde göremediğim ama Küheylanla peşinden geldiğim bir yağmur gibisin benim için. Bu aşk değil. Hiçlik.

Ben seni olduğun gibi sevdim. Okuduğum yerde “lam” durağında kaldım.  Dün gece fırtınalı bir akşamdı. Elimdeki kahve bardağı birden kırıldı. Allah’ım korudu beni. Sıcaklık eksilere inmişti. Handan öğretmen, toplantıda r harfini anlatıyordu. Öğrenciler, r harfinin eğik yazılışı ne bilsin. Erguvanın r harfini bilirler ancak. Ben, küçükken oldu bütün bunlar.

Neyse. O zamanlar kıskançlık ve kibir tohumlarını eken insanlar vardı çevremizde. Şimdi ise sen varsın. Akşam olunca satırlarımda seni görmek huzur veriyordu. Elifi telaffuz ettiğimde çıkıyordu tüm hissiyatım.

Baharda kelebekler kadar masum…

Sensiz, tur dağında sabahladım. Sessiz kaldım çeşmeden su alırken. Halbuki çok konuşurdum suyun halleriyle… Üşürdüm mesela soğuk olunca. Şimdi sen bu satırları okurken hatalarımı düzeltme. Bırak öyle kalsınlar. Çünkü ben doğallığın içinde yaşıyorum. Noktam bana ait tek şey vesselam. Şiir yazacağım bu aralar ama hicaz çok uzakta. Ben de çölü aşacak kadar güçlü değilim. Sessiz kaldıkça içimdeki uğultu büyüyor, büyümekte. Hocam, bunlar benim değil, onların eseri. Yine üst üste geldi her şey. Yetişemiyorum. Gurbetçilere sormak lazım hayatı onlar daha iyi bilirler. Mutluluk olmadığını mesela.

Teşekkür ederim.

Bugün kar yağdı. Hem de lapa lapa. Zehra öğretmenim çok sever. Onun aşkı, tı durağında durmadan devam eder okumaya. Yazıverir olayları kendince, sencileyin. Turuncuya bezeli yazar günlük yaşamını. Çiçeğim buldu beni. Mavi baskılı bir kitap edinmiş kendine. Arzuya dönük yazmış hatıralarını.

Dünün, bugünün ve yarının kutlu olsun…

Uçurtmam

Uçurtmam - Ömer Faruk Yetişir

Uçurtmam uçuyor gökyüzünün mavisinde,
Bitmiş hayatım kendini hatırlatıyor her yerde,
Durmadan seni arıyorum mazide,
Vefasız mum ışığı gibi eriyip bittim gözlerinde.
Uçurtmam masmavi bir denizin ortasında düştü,
Sevgisiz kalbim senin için yollara düştü,
Senin kalbinde yer bulmak zaten bir düştü,
Umudum kalmasa da artık seni sevmek bana düştü.
Uçurtmam vuslat dolu bir yerde kayboldu,
Seviyorum seni demek çok mu zordu?
Ela gözlerin bakmak için bu can çok yoruldu,
Nede olsa gözlerin benliğimin yurduydu.

Ömer Faruk Yetişir
14 Ocak 2022

Merkür Retrosu Başladı! 2022’deki İlk Merkür Retrosu Geliyor!

Merkür Retrosu
Merkür Retrosu

Merkür Retroya Giriyor! 2022 Merkür Retrosu Başladı. Hangi gün, hangi gezegen geri hareket edecek?

Merkür Retrosu Ne Zamana Kadar Devam Edecek ve Hangi Burçta Olacak?

Akıl, zihin, marifet ve düşünce gezegeni olan Merkür Retrosu, 14 Ocak Cuma gününden 4 Şubat Cumaya kadar devam edecektir.
14 Ocak-26 Ocak 2022 dönemleri Kova burcunda Merkür Retrosu olacaktır. Bu süreçlerde, eğitim, zihinsel konular, bilgi paylaşımları, reformist çalışmalar, teknolojik konular, buluşlar, farklı çalışmalar, iletişim konularını daha iyi organize etmek gerekebilir.
Merkür Retrosu sırasında düşüncelerinizi ortaya koymakta zorlanabilirsiniz. Arkadaşlar arasında sorun yaşanabilir ya da arkadaşların hayatında bazı problemler olabilir. Dostlarınızı görmek görüşmek zor olabilir kopukluk yaşanabilir. Ekip dernek, cemiyet, kulüp, takım faaliyetlerinde istenmeyen durumlardan dolayı kopukluklar, karışıklıklar olabilir. Gelecek günlere yönelik programlarda aksamalar bekleme gecikmeler yaşanabilir.
Merkür Retrosu Başladı! 2022'deki İlk Merkür Retrosu Geliyor!
Merkür Retrosu Başladı! 2022’deki İlk Merkür Retrosu Geliyor!

Kovalar, Aslanlar, Akrepler Boğalar Dikkat!

Burç bazında ise horoskopunuzda Kova burcunun bulunduğu ev konularında bazı problemler yaşanabilir. Bu dönem en çok Kova, Aslan, Akrep, Boğalar daha fazla etkilenebilir. Merkür Retrosu döneminde yarım kalan şeyler adına 27-28 Şubat, 1 Mart dönemleri ilerletici olacaktır, iş meslek , eğitim, seyahat, çalışma konularınızı yeniden yapılandırabilirsiniz.

Merkür Retrosu Oğlak Burcunda!

26 Ocak-4 Şubat 2022 Oğlak burcunda Merkür Retrosu gerçekleşecektir. Bu süreçlerde ise Venüs de (para, ilişkiler, keyif aldığımız konular, ağzımızın tadı belki içtiğimiz bir kahve diyelim) retro olduğundan biraz daha zorlanabilirsiniz. Merkür Oğlak burcunda ihtiyatlı olacaktır. Olaylar ve konulardan dolayı daha karamsar olabilirsiniz. Zihnen en kötüsünü düşünebilir düşünceler duygular birbirine karışabilir. Fazla gerçekçi düşünmek olan keyfinizi de kaçırabilir.
Merkür Retrosu döneminde belki de daha önce oluşmuş aklınıza takılmış fikirleri çözmek adına da fırsatlar gelişebilir. İş kariyer ve ticari açıdan iniş çıkışlar yaşanabilir. Eğitim konularında zorlanmalar belki bekleme gecikmeler oluşabilir. İş çevresinden kişiler, kardeş kuzen akraba ilişkilerinde problem oluşabilir. Daha içe dönük bir dönem olabilir.

Merkür Retrosu’nda Para Kazanmaya Mı Etkisi Olacak?

Bu süreçlerden en fazla Oğlak, Yengeç, Terazi, Koçlar etkilenebilir. Merkür Retrodan çıktıktan sonra 5-15 Şubat dönemlerinde mali konular, para, yatırım, finans alanları, kimileri sigorta nafaka vergi, emeklilik gibi işleri ya da sağlıkla ilgili konuları, şirket araştırma soruşturma gibi konular yeniden ele alınabilir. Ancak Venüs/Mars/Plüton etkileşimleri var. Şubat ortalarından 4-5 Mart’a kadar Para konularına odaklı olabilirsiniz. Hatta tamamen bu konulara odaklanabilir fırsatları değerlendirmek isteyebilir, parayla flört edebilirsiniz. Bu alanda canlandırıcı olabilir ama yeniden döviz, borsa vb. spekülasyonlarda oluşabilir.
Merkür Retrosu Başladı! 2022'deki İlk Merkür Retrosu Geliyor!
Merkür Retrosu Başladı! 2022’deki İlk Merkür Retrosu Geliyor!

Merkür Oğlak’ta En Son Ne Zaman Yaşanmıştı?

Venüs/Plüton kavuşumlarında (parasal iniş çıkışlar) finansal ve iş alanlarında artı eksi rol oynayabiliyor. Pozitif açıdan da güzel şeyler olabilir ama risk yönü de unutulmamalı. Para, aşk, ilişkiler alanında dönüşümler, kayıp/kazançlar oluşabilir. Çünkü (Mars/Plüton) gözü kara bir şekilde egemen olmak, almak, başarmak gibi hırs ve zorlayıcı etkiler verir.
Bunlardan bağımsız, Mars/Neptün karesi hala yaşanıyor. Bu açılara 19, 20 Ocak’a kadar dikkat etmek gerekir. Özellikle, kandırılma, heklenme, dolandırılmak açıları barındırır. Dalgınlık dağınıklık verebilir, yanlış yapma riski daha fazladır. Bağışıklık sistemi düşebilir. Hastalıklara, enfeksiyonlara karşı hassasiyet artabilir. Özellikle virüse yakalanmamak için daha iyi önlem almak gerekebilir. Doğru gibi görünen şeyler adına yanılgılar yaşanabilir, dikkatli olalım!

Bu Hafta Burçlar Neler Söylüyor? Yükselen Burcunuzu da Okumalısınız!

Tüm burç ve yükselen burçlar ile ilgili haftalık yorumlarınızı sizler için derledik!

14 Ocak – 26 Ocak 2022 Koç Burcu ve Yükseleni Koç Burcu olanlar.

Koç: 14 Ocak-26 Ocak 2022 dönemleri, arkadaşlarla, dostlarla görüşmek, birlikte takım çalışmaları yapmak, organizasyonlar adına zor olabilir. Merkür Retrosu yani; 26 Ocak-4 Şubat 2022 dönemi ne daha fazla dikkate almalısınız. İş alanında iletişimsel sorunlar yaşanabilir. İş anlaşmalarını, ticari konuları daha iyi planlamalısınız.

14 Ocak – 26 Ocak 2022 Boğa Burcu ve Yükseleni Boğa Burcu olanlar.

Boğa: 14 Ocak-26 Ocak 2022 dönemlerini daha fazla dikkate almalısınız, iş hayatında bazı sorunlar, anneyle veya bazı akrabalarla ilgili problemler oluşabilir. Merkür Retrosu yani; 26 Ocak-4 Şubat 2022 dönemi ise, Yurt dışı bağlantılarında problem, yasal konular veya seyahat sorunları yaşanabilir.

14 Ocak – 26 Ocak 2022 İkizler Burcu ve Yükseleni İkizler Burcu olanlar.

İkizler: 14 Ocak-26 Ocak 2022 dönemleri, seyahat sorunları belki iptalleri yaşanabilir. Bazı yasal problemleri, evrakları düzenlemek gerekebilir. Merkür Retrosu yani; 26 Ocak-4 Şubat 2022 dönemi ise Finansal krizler, resmi evrak, sağlık sorunu yaşanabilir. Vergi cezası, prim kaybı, kredi sorunları oluşabilir.

Yengeçler, Aslanlar, Başaklar, Teraziler ve Akrepler İçin;

14 Ocak – 26 Ocak 2022 Yengeç Burcu ve Yükseleni Yengeç Burcu olanlar.

Yengeç: 14 Ocak-26 Ocak 2022 dönemleri , krediler, finansal risk barındıran konular, ortak yatırımlara dikkat edilmeli. Tedavilerinizde olabilir. Merkür Retrosu yani; 26 Ocak-4 Şubat 2022 dönemi ise daha fazla dikkat edilmeli özellikle İlişki problemleri, anlaşmalarda sorunlar yaşanabilir. Ortaklık, evlilik gibi konulara dikkat edilmeli.

14 Ocak – 26 Ocak 2022 Aslan Burcu ve Yükseleni Aslan Burcu olanlar.

Aslan: 14 Ocak-26 Ocak 2022 dönemlerine daha fazla dikkat etmelisiniz, ilişkiler, ortaklıklar, sözleşmeler, hukuksal konular yoğun olabilir. Merkür Retrosu yani; 26 Ocak-4 Şubat 2022 dönemi ise Sağlığınıza dikkat edin. Temizlik, aşı, hijyen gibi konuları dikkate almalısınız, doktor kontrollerinizi ve evcil hayvanlarınızı ihmal etmemelisiniz. Geçmişten gelen kontroller olabilir.

14 Ocak – 26 Ocak 2022 Başak Burcu ve Yükseleni Başak Burcu olanlar.

Başak: 14 Ocak-26 Ocak 2022 dönemleri, işinizi yeniden düzenlemek ve bazı sorunları çözmek gerekebilir. Daha planlı olmalısınız. Merkür Retrosu yani; 26 Ocak-4 Şubat 2022 dönemi ise Çocuklarınızla ya da aşk ilişkilerine dikkat etmelisiniz, spekülatif konularda risk almayın. Spora hobilere, seyahatlere, gezilere ara verilebilir.

14 Ocak – 26 Ocak 2022 Terazi Burcu ve Yükseleni Terazi Burcu olanlar.

Terazi: 14 Ocak-26 Ocak 2022 dönemleri, aşk ve çocuklarla ilişkiler açısından daha esnek olmaya bakmalısınız. Keyiflere, hobilere bir süre ara verebilirsiniz. Merkür Retrosu yani; 26 Ocak-4 Şubat 2022 dönemleri ne daha fazla dikkat etmelisiniz, özel hayat ya da ebeveynlerin hayatında sorunlar olabilir. Ev içinde bazı değişiklik yapmak gerekebilir.

14 Ocak – 26 Ocak 2022 Akrep Burcu ve Yükseleni Akrep Burcu olanlar.

Akrep: 14 Ocak-26 Ocak 2022 dönemleri daha fazla dikkat etmelisiniz, ailevi sorunlar oluşabilir. Evde daha çok vakit geçirmek gerekebilir. Arkadaşlarınızla ev ortamında buluşurken ihtiyatlı olmalısınız. Merkür Retrosu yani; 26 Ocak-4 Şubat 2022 dönemleri ise, yakın çevre, akraba ve eğitim hayatınızla ilgili sorunlar, internet paylaşımlarında problemler olabilir.

Yaylar, Oğlaklar, Kovalar ve Balıklar İçin;

14 Ocak – 26 Ocak 2022 Yay Burcu ve Yükseleni Yay Burcu olanlar.

Yay: 14 Ocak-26 Ocak 2022 dönemleri, yakın çevrenizle ilgili sorunlar oluşabilir. Onların hayatında bazı problemler olabilir. Yazılarınız, paylaşımlarınız, internet çalışmalarınızda daha planlı olmalısınız. Merkür Retrosu yani; 26 Ocak-4 Şubat 2022 dönemleri ise, finansal risk almayın. Müşteri ilişkilerini yeniden düzenlemek gerekebilir. Çok çalışacaksınız!

14 Ocak – 26 Ocak 2022 Oğlak Burcu ve Yükseleni Oğlak Burcu olanlar.

Oğlak: 14 Ocak-26 Ocak 2022 dönemleri, anlaşmalarda sorunlar finansal problemler olabilir. Müşterilerle ilişkilerde daha esnek olmaya çalışmalısınız. Merkür Retrosu yani; 26 Ocak-4 Şubat 2022 dönemleri ise, bu dönem zihnen yoğun olabilirsiniz. Bazı projeleri oturtmak zor olabilir. Planlama ve organizasyonda zorluk yaşayabilirsiniz, yoğunluktan sinirsel yıpranma da verebilir. Adım adım ilerleyin.

14 Ocak – 26 Ocak 2022 Kova Burcu ve Yükseleni Kova Burcu olanlar.

Kova: 14 Ocak-26 Ocak 2022 dönemleri, kişisel projelerinize başlamakta sorunlar yaşanabilir. Belki bazı şeyleri yeniden organize etmek gerekir. Merkür Retrosu yani; 26 Ocak-4 Şubat 2022 dönemleri ise, geçmişle bağlantılı alanlara yoğunlaşarak var olan sorunları düzenlemeye çalışabilirsiniz. Yurt dışı odaklı olabilirsiniz. Kadersel zorluklar olabilir, sorunları akışına bırakmalısınız. 4-5 Mart’tan itibaren girişimler başlıyor.

14 Ocak – 26 Ocak 2022 Balık Burcu ve Yükseleni Balık Burcu olanlar.

Balık: 14 Ocak-26 Ocak 2022 dönemleri, biraz daha içe kapanık bir dönem olabilir. Evinize ailenize arkadaşlara odaklanabilirsiniz. Bazı şeyleri akışına bırakmalısınız. Belki dinlenme şansınız artacak. Bir süredir yapamadığınız yarım kalan işleri bitirebilirsiniz. Merkür Retrosu yani; 26 Ocak-4 Şubat 2022 dönemleri ise, takım, dernek, grup çalışmalarında sorunlar oluşabilir. Organizasyonlarda iyi planlama yapılmalı
Kendinize iyi bakın sağlıkla kalın🙏🌟

İlginizi çekebilecek diğer retro ve astroloji yazılarımız;

Hislerim Var

Dağınık hislerim var;
Bir araya gelip de bir dert etmez,
Uyumlu kelimelere dökülmez, cümleleşmez.

Muğlak hislerim var;
Ne istediğini bilmeyen,
İstemem dediklerine sürüklenen.

Çözünmez hislerim var;
Sevgi, nefrete karışmış.
Umutları karanlıklar sarmalamış.

Kırılgan hislerim var;
Öylece vazgeçer en çok istediklerinden,
Bir darbeye yıkılır.

Saklı hislerim var;
Buradayım diye bağıran,
Duyumsandığında koşarak kabuğuna saklanan.
Anlatılmak istenen,
Anlaşılmak istenmeyen.

Muhammed Ali Savcı

Hisler dünyası

 

Bizim Yunus

Yunus Emre, Klasik edebiyata farklı bir usul getirmiş, canlandırmıştır. İnsanın yaşam
üzerindeki etkisi ve anlam arama gayretine bir nebze de olsa ses olmuştur. Ama en dikkat
çekici kısmı ise Allah ve ona bağlılığı adına yazdığı beyitlerdir. Klasik edebiyattaki “aşk”
tanımı biraz daha somutken, Yunus Emre bunu soyutlaştırmayı başarabilmiştir. Aşk tanımının
ilahi aşktan ayrılmayacağını her bir beyiti neticesinde anlayabiliriz. Örnek olarak Yunus Emre
deyince akla ilk gelen beyitler şunlardır:
Gönlüm düştü bu sevdaya
Gel gör beni aşk neyledi
Başımı verdim kavgaya
Gel gör beni aşk neyledi.

Her beyitte aşkın onu nasıl çaresizleştirdiği ama bu çaresizliğin ona güç verip aşka nasıl sıkı sıkıya bağlandığı anlatılır. “Aşka boyadı beni kana” dediği nokta ise aşktan darbe aldığıdır. “Ne akilem ne divane” kısmındaysa aşkta mantık ve gönül ilişkisinin ortak noktasında âşık olduğunu belirttiğini söyleyebiliriz. “Ben Yunus biçare” dediği kısımda ise her bir olayın sonucunda aşktan darbe alanın Yunus olduğunu görmek mümkündür. Fakat Yunus’a ve birçok divan şairine göre aşkta darbe alınsa da öteki yaşamda karşılık bulacağıdır. Yunus Emre’nin yaratılana saygısı yaratana duyduğu aşktan kaynaklanır. Ve her şiiri bunun bir göstergesidir. Şu sözü de bunun kanıtı niteliğindedir. “Yaratılanı severim yaratandan ötürü.” Eserlerinde ve dizelerinde dikkat çekici unsur ise bu dünyanın faniliğine
dair ettiği sözlerdir. Bilinçle kaleme aldığı her bir şiir, onun ahiret inancına nasıl bağlı
olduğunu gösterir.

Dini değerlere verdiği önem, onun edebi şahsiyeti hakkında birçok bilgiye götürür.
Yani Yunus Emre kendinden önce gelen tasavvuf şairlerinin yolundan gitmiş, ayak izlerini
dikkatlice takip etmiştir. Bunlardan en önemlisi ise Taptuk Emre’dir. Yazdığı en ünlü
eserlerden biri de Risâletü’n-Nushiyye’dir. Burada da yine öğüt niteliği taşıyan kısımlar yer
almaktadır. Ve her şiirinde vurguladığı fani dünya kavramı burada yine gündemdedir.

Kısaca Yunus Emre, Allah’a ve onun vesilesiyle yaratılmış her bir nesneye ölene kadar övgülü sözler yazacak kadar bağlı ve âşıktır. Böyle bir edebi şahsiyetten bahsederken eserlerindeki amacı anlamamak olmaz. Yunus Emre, kökümüzün ve kültürümüzün mihenk taşıdır. Divan edebiyatı onsuz yavandır. Ve Yunus Emre’yi anlatırken şu dizelerden bahsetmezsek olmaz: “İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır.” Bu mısralardan da anlayacağımız gibi büyük bir düşünür olan Yunus Emre‘nin ilime ve ilim bilmeye bakış açısı mütevazı olmaktan yana.

 

Akıl Unutur Kalp Unutmaz

Uzun zaman sonra nefes aldım bu şehirde
Bir kış günü soludum buharı
Buhar oldu buzdan bir kafes
İçimdeki kuşlar uçuştu birer birer
Kafamdaki bulutlar dağıldı,
yerini bıraktı güneşine
Diplerden çekip kurtardı bir el beni
Kendime bile veremezken umut,
umudunu kesmeden çabaladı
Kalbim ısındı, tüm dünya ısındı
Tüm dünyam ısındı birden…

kalp unutmaz

Ateşin yanındaki yansımasına baktı. Alevler kor olmuş niyetlenmişti yakmaya. Birer birer ateşe attı zihnini. Gözlerini sıkıca kapattı, sonra doğruldu ve en can alıcı nefesini verdi. Ya da en can alıcı nefsini ateşe verdi… Elini uzattı ateşe.

Yakmıyor muydu yoksa hissetmiyor muydu o sıcaklığı

Yüreği ateşle kavrulurken, ateş ona vız gelmiş gibiydi. Elini cebine götürdü küçük bir defter saklıydı burada. Belki de bütün hayalleri o sayfalardaydı. İşlenmesi gereken kalpler, terk edilen hayatlar, yüz çevrilen teklifler, armağan edilen sevgiler, yobazlaşmış aşklar, yabana gitmiş kalpler, ezilip atılmış köşede, bir umut bekleşen; papatyalar, güller, laleler, sümbüller… Birkaç buruk tebessüm, birkaç birikmiş çığlık, birkaç söz, beyan, anı… Tanıdık yüzler, silinmiş simalar, uçuşan emekler, çırpınan umutlar…
Hepsi birer film şeridi gibi gözünün önünden geçip gidiverdi. Bazısı güler, bazısı ağlaşır bir veda bıraktı geride…

Ve kapattı defteri. Uzunca bir süre baktı. Defter ise sonunda bıraktı kendini kıpkırmızı alevlere. Şımarık küçük kız çocuğu gibi ağladı ve çırpındı. Çırpındıkça yandı, yandıkça pişti. Elini yakmayan ateş, bütün yaşanmışlıkları yaktı. Kalpte kaldı bütün her şey.

Dedim ya; ‘Akıl unutur, kalp unutmaz.’

Ateş olup yansan da, unutturmaz hayat sana gerçekleri…

Cevat -1-

Son birkaç yılının tüm günleri gibi bu gün de aynıydı. Aynı saatte yatmış, aynı saatte kalkmış; ilk iş kedisinin mamasını vermiş, özensiz bir kahvaltı hazırlamıştı. Sallama çay yapmış ve kızarmış ekmeğin üstüne biraz tuz atıp yemiş, salatalığı dilimlemeye bile ihtiyaç duymamıştı. En son ne zaman çay demlediğini de hatırlamıyordu. Yalnızlık, kimi evler için bir olay dahi sayılmayacak kadar önemsiz durumlardan mahrum edebilirdi kişiyi.

Gün boyu birkaç rakamı arka arkaya dizmiş, bir sürü işlem yapmıştı. Zihnen yorgundu. Kafasındaki sesler hiçbir zaman susmuyordu. İşteyken de kafasındaki bu sesler hariç kimseyle konuşmaz, sadece yapacağı şeye odaklanırdı. Küçük bir şirketin muhasebesini tutuyordu. Herkesi tanırdı, uzaktan seyrederek hepsi hakkında az çok kanıya da –muhtemelen hepsi yanlış kanılardı- varmıştı. Ama onun adını, hatta şirketteki görevini bilmeyenler olduğuna emindi. Yalnız bugün biri; pazarlamadan, işe yeni alınmış bir kız, adı Eda olacaktı.

“Kahve ister misiniz?” diye sormuştu. Böyle beklenmedik anlarda insanların onunla iletişime geçmesine hiçbir zaman alışamamıştı. ‘Nasıl bir anda konuşmaya karar veriyorlar, kelimeleri nasıl öyle hemencecik seçiveriyorlar?’ diye düşündü. Ne cevap vermesi gerektiğini kestiremedi. ‘Benimle dalga geçmek için mi sordu bu soruyu, hayır mı demem gerek yoksa teşekkür de etmem mi lazım’ diye geçiriyordu içinden. Genç kız bir süredir cevap beklediği ve adamın öylece durup yüzüne bakmasından rahatsız olduğu için el salladı “İyi misiniz Cevat bey?” diye sordu.

“İyiyim, kahve istemiyorum.” dedi ve dönüp bilgisayara bir şeyler yazıyormuş gibi yapmaya devam etti. Aslında işini bitireli yarım saat kadar olmuştu. Çıkış saatini bekliyordu. Biraz sonra Eda elinde iki kahveyle yanından yürüyüp gitti.

Zaten istesem de taşıyamayacakmış, ne diye sordu o zaman?’

‘Muhtemelen bir iddiaya falan girdi seninle konuşma konusunda…’ diye cevap verdi kafasındaki ses. Kahve arkasında çok güzel bir koku bırakmıştı.

Nihayet çıkış saati geldiğinde, Cevat hala burnunda o kahvelerin kokusu koşar adım çıktı iş yerinden. Gören de evde çok özlediği bir eşi ya da yeni doğmuş bir çocuğu olduğunu ve bu delicesine eve ulaşmak arzusunun bu gibi duygulardan ileri geldiğini sanırdı. Fakat onu evde bekleyen tek şey bir kedi ve tozlanmalarına fırsat verilmeden tekrar okunan kitaplardı.

Birkaç aktarma sonrasında, rutubet kokulu evine varmıştı. Şimdi bu rutubet kokusu onun için miski amber hükmündeydi. Tanıdık eşyaları da tanıdık yerlerinde onu beklemişlerdi bütün gün. Evinin sokak kapısı direkt mutfağına açılır, iki oda da bu mutfağa bakardı. Solda küçük, ışıksız kitap odası; sağdaysa yatak odası vardı. Kitap odasında iki duvarı kaplayan kitaplığı ve bir çekyatı vardı. Ama son zamanlarda bu çekyat da fazla geliyordu gözüne. Onu satıp bir kitaplık daha almayı düşünüyordu. Kedisi, mutfaktaki tek sandalyenin deri oturağında tırnaklarını törpülerken sahibinin gelişini hiç umursamadı.

Aldığı birkaç şeyi masanın üstüne bırakırken kitap odasından gelen bir patırtı duydu. Bir yanı ‘git, kontrol et’ derken; bir yanı ‘gitme, kedidir.’ dedi. Ama, kedi hâlâ aynı sandalye üstünde yalanıyordu. Hızlı adımlarla odaya yürüdü. Hırsız olsa sanki bu hareketinden korkacakmış gibi kırmak istercesine ışığı yaktı. Hiçbir hareket yoktu. ‘Gitme demiştim.’ dedi ses.

Kahve için ocakta ısınan suyu beklerken kitap okumaya karar verdi. Bu aralar içinde lüzumsuz bir para biriktirme arzusu vardı. Bu yüzden de yeni kitap almamaya karar vermişti. Eskileri açıp tekrar tekrar okuyordu. Lise yıllarından beri en sevdiği kitaplardan biri olan Kürk Mantolu Madonnaya gitti eli yine. Dışarıdan bakıldığında Raif Efendi’ye benzediğini düşünüyordu kimi zaman. Nebatlarınkinden farksız bir hayatı olduğu sanılabilirdi. Aslında Cevat’ın da görüşleri çok farklı değildi. Hem, Raif Efendi’nin hayatından bir Maria geçmişti. Aşık olmuş, sevilmişti; bir ailesi olmuştu. Cevat henüz bu duyguları bile yaşamamıştı. Onun için insanların kendisini bir makine sanmasına çok şaşırmıyordu. İnsanı en çok değiştiren, aynı zamanda yaşamaya bağlayan duygulardı bunlar. Cevat, kendisinde bu duygular üzerine kafa yorma hakkını görmese de okuduklarından az çok bunları anlamıştı. Fakat bir duyguyu tam olarak anlayabilmenin tek yolunun yaşamak olduğunun da farkındaydı.

Kaynayan suyun sesiyle uzun süredir kitabın sayfalarını çevirdiğini fakat tek bir sözcüğü dahi anlamadığını fark etti Cevat. ‘Her neyse, kahvemi içtikten sonra kafamı toparlarım.’ diye düşünüp mutfağa gitti. Kedi bacaklarına sürtünüyor, siyah eşofman altını bembeyaz tüyleriyle renklendiriyordu. Kaynar suyla buluşan granül kahvenin acı kokusu hafiften gelmeye başlayan uykusunu bir süreliğine kovalamıştı.

Kitap odasına girerken aniden durdu, bir adım geri atıp, kahveyi elinden düşürdü. Kesik bir çığlık attı. Bir adam oturuyordu çekyatta. Elindeki deftere bir şeyler karalıyordu. Sanki kendi eviymiş gibi, rahat bacak bacak üstüne atmış, mütebessim bir ifadeyle…

Dizlerinin bağı çözüldü Cevat’ın, titremeye başladı; bir anda etrafı sis kapladı sanki. Kapının pervazına tutundu. Adam defteri kenara bırakıp bir şeyler söylemeye başladı. Ama duymuyordu Cevat. Ağzının içinde bir ton olan dilini kontrol edemeyerek konuşmaya çalıştı.

“Siz…” dedi Cevat. “Nasıl? Kapıyı nasıl..? Kim..?”

Gözlerini açık tutamıyordu şimdi. Gördüğü son şey, adamın onu tutmak için hızla ayağa kalkmasıydı…

Yerde, ne kadar süre öyle kaldığını bilmiyordu Cevat. Bayılmıştı galiba. Ayıldığında kedisi bacağında uyuyordu. Yavaş düşmüş olacaktı ki hiçbir yeri acımıyordu. Kitap odasının eşiğinde yatıyordu, yavaşça doğruldu. Adam odada değildi. Ayağa kalkıp az önce yaşadıklarını idrak etmeye çalıştı. ‘Kimdi o adam, çıt çıkarmadan nasıl girebilir eve? Hırsıza da benzemiyordu.’ ‘Ulan Cevat’ dedi ses, ‘hırsız olsa odanın ortasında bacağını çelip oturur mu?’ ‘Doğru söylüyorsun’ diye cevap verdi Cevat da.

‘Ee nereye gitti şimdi? Hayal mi gördüm yoksa, fazla da yorulmadım ki bugün, ne hayali?’ Basbayağı, kanlı canlı bir adamdı karşısındaki. Ayıldığı yerde dikilen Cevat, arkasından duyduğu sesle irkilerek sesin geldiği yere döndü. Aynı adamdı karşısındaki.

“Kusuruma bakmayın, Cevat Bey. Sizi bu kadar ürküteceğimi bilseydim, kesinlikle rahatsız etmezdim.”

“Kimsin, nasıl girdin eve?” diye sordu Cevat. Geri geri yürüyerek, sırtını yaslayacağı bir duvar arıyordu.

“Açıkçası, sözlerim ve anı defterim ile bu kadar haşır neşir olup cismimi görünce tanımamanız beni çok şaşırttı.”

‘Ne diyor bu adam, ne defteri’ diye düşünüyordu Cevat. Adam konuşurken yüzünde hep aynı mütebessim ifade vardı.

“Raif, Raif ben… Raif Efendi!”

Birinci bölüm sonu.

Genç Bir Öğretmenin Günlüğü

Genç Bir Öğretmenin Günlüğü

Bir eğitimci olarak artık bazı şeyleri karalama vaktinin geldiğini düşünmeye başladım.

Her hafta kendime bir köşe seçip, eğitime dair ne varsa anlatmak istiyorum.

Ne yaptığımızı, neyi yapamadığımızı, nelerden vazgeçtiğimizi görmek istiyorum.

Ve bu savaşımı içimden bir nebze öteye çıkararak sizlerle paylaşmanın derdini yaşamaktayım.

 

Genç Bir Öğretmenin Günlüğü
Genç Bir Öğretmenin Günlüğü

Sevgili okurlar, gelişen ve değişen dünyamızda bazı temellerin dışında kalmaktayız. Doğru yolu biliyor olsak da oraya adım atmamak için elimizden geleni yapıyoruz. Kimimiz elinden düşecek bardağın derdinde kimimiz ise yürüyeceği birkaç adımın zorluğundan bahsediyor. Oysa eğitime gönül veren ve bu hudutta yolunu belirleyen bizlerin, yürüyeceği yolda ne söylenmesi ne de bahanelere sığınması makul bir seçenektir.

 

Bir öğretmen olarak sınıfa girdiğim anda öğrencilerin gözlerinde görmeyi hedeflediğim umudun ve azmin ışıkları günden güne sönmeye başladı. Sınıflara giren öğretmenlerimin ise ilk yıllarında yaşadıkları o aşktan ve istekten geriye kalan sadece usanmış birkaç yüz ifadesi ve yetiştirilmek üzere bekleyen müfredattan ibaret.

İşte sırf bu yüzden bu köşeden eğitime, eğitimciye, yetiştirilmeye çalışılan genç nesle, onları yetiştiren ebeveynlerine ve eğitim için bütün emeğiyle didinen öğretmenlerime seslenmek istiyorum.

 

Yanlışlarımızı fark etmenin vakti geldi. Sizlere izlemeniz üzere bir video bırakıyorum. Videoyu izlemenizi ve eğitime dair yorumlarınızı bekliyor olacağım. Bu köşede sizlerle oturmak, çayınıza eşlik etmek ve derdinize ortak olmak istiyorum.

Vesselam…

 

 

 

Venüs Retrosu Oğlak Burcunda! 2022’de Oğlakları Neler Bekliyor?

Venüs Retrosu Oğlak Burcunda! 2022'de Oğlakları Neler Bekliyor?
Venüs Retrosu Oğlak Burcunda! Ve daha önce de bahsettiğimiz gibi Venüs’ün retro dönemlerinde çok dikkatli olmak gerekir! Bu yazıda bahsettiğimiz tüm etkiler 29 Ocak 2022‘ye kadar etkili olacak. 2022’de Oğlakları Neler Bekliyor? Venüs retrosu ne anlama gelir? Venüs retrosu ne zaman biter? Bu ve benzeri sorularınızın cevaplarını Talin Ağdere’den dinleyeceğiz. Venüs Retrosu Oğlak Burcunda! 2022'de Oğlakları Neler Bekliyor?

Table of Contents

Venüs retro dönemlerinde bazı konuları dikkate almak gerekebilir!

Aşkı, güzelliği, estetiği, parayı, kendimize veya başkasına verdiğimiz değerleri anlatan Venüs Oğlak burcuna girdi. Normal şartlarda Venüs günde 1.5 derece ilerler ve bir burçta 25 gün kalır. Ancak bu kez durumlar farklı.  19 Aralık 2021-29 Ocak 2022 venüs retro günlerinde geri harekete edeceği için 6 Mart 2022’e kadar Oğlak burcunda kalacaktır. Retronun, burcu ve yükseleni oğlak, yengeç, koç, Terazilere etkisi daha fazla.  19 Kasım’daki Ay tutulması dönemi ne gibi konular gelişeceği anlaşılır hale gelecektir. Venüs, Oğlak burcunda üçlü yöneticiliğe sahiptir. Önemli ölçüde yaptırım gücü vardır. Bu da ilişkilerin, estetik ve sanat, para, ekonomi gibi konuların öne çıkacağını ifade eder. Özellikle bu süreçlerde bu alanlarda tedbirler alınabilir. Daha gerçekçi yatırımlara ve ilişkilere yönelmek gerekir. Gelenekçi ilişkiler, klasik yatırımlar, sorumluluklar, toplumsal kurallar öne çıkabilir.  Parayı biriktirmek gerekirse kalıcı yatırımlar yapmak, üst düzey kişilerle birlikte olmak, prestijli ilişkiler öne çıkabilir. Venüs para ve ekonomi dışında inşaat, mimar, mühendislik konularını, sanatı, dekorasyon, restorasyon, tarihi binaları, tasarımı, antikaları da anlatabilir.  Bu alanlarla ilgili çalışmalar, organizasyonlar da yapılabilir. Somut değerlere önem verilebilir. Ayakları yere basmak, sağlamcı olmak gerekliliği oluşabilir. Son derece disiplinli çalışmak, mevki sahibi olmaya yönelik konular oluşabilir. Akıllı para harcamak gereken zaman dilimi. Bu dönem sanatsal, yaratıcılık gerektiren çalışmalar adına olumlu da olabilir. Koro, konser, sanatsal projeler vb.. Eski aşklar ortaya çıkabilir. Geçmişle karmik çözülemeyen problemleri ortaya çıkarır. Geçmişte tanıştığınız ya da eski arkadaşlarınızı da görebilirsiniz. Yarım kalmış işleri bitirme fırsatları da olabilir.

Venüs Retro Ne Zaman Başlar, Ne Zaman Biter?

Venüs retro (17-19 Aralık’tan itibaren Ocak 2022 sonuna kadar) tarihlerinde ise, Venüs (Venüs retrodan sonra düzelir)  zorlanacağı için, bu dönemlerde biraz daha soğuk, mesafeli ya da keyifsiz olabilir sevginizi göstermekte zorlanabilirsiniz. Kendinize ve karşınızdaki kişilere değer vermekte problem olabilir. Yalnızlık ve duygusal karışıklıklar yaşanabilir. Sevgiye ilgiye daha çok ihtiyaç duyabilirsiniz Para kazanmak, para harcamak konuları yoğunlaşabilir. Maddi dengesizlik yaşanabilir. Kazançlarda tatminsizlik verebilir. Bu konularda tereddütler artabilir. Kendinizi yetersiz hissettirebilir. Daha fazla hesap kitap yapabilirsiniz. İş, para düşünmek çalışmak, keyif alamamak mümkün olabilir. Duygusal dünyanızı da pek belli etmeyebilirsiniz. Gelenekçi, şekilci fazla kalıplı davranabilirsiniz. İşten çıkarılmalar da olabilir.  Sınırlayıcı, kuralcı, kontrolcü, hesapçı, çıkarcı, melankolik, içe dönük, gelenekçi süreçler olabilirsiniz. Marsın Yay’da olduğu süreçler olduğu için abartılardan, fanatik davranışlardan uzak durulmalı, enerjinizi kontrollü kullanmalısınız. Fazla cesur kararlar ve riskler alabilirsiniz. Rekabete açıksınız. Oğlak eski, Kova yenidir. Venüs Oğlaktaki retro, geçmiş dönemdeki çözülemeyen bazı problemleri çözmek gerekliliğini ortaya çıkarıyor. Oğlak, tertiplemek, hesap etmek inşa etmek anlamındadır bu yüzden bu konuları yeniden hesaplamak düzenlemek gerekliliği vardır. Türkiye haritasına göre, marsın da Yay burcunda olduğunu düşünürsek eğer, bu dönem bankalar, bütçe konuları, mali kuruluşlar, işçiler, emekliler, çalışanlar, devlet personeli, sağlık konuları, uluslar arası ilişkiler önemini arttırabilir. Geçmiş bağlantılı finansal konular, yaşa takılanlar, ekonomi, enflasyon kuru ve daha fazlası bu dönemlerde yeniden düzenlenmesi gerekebilir.  Bu dönemlerde kadın liderlerle ilgili konular daha çok konuşulabilir. Sosyal huzur ve barışı sağlamak, sanatçılarla ilgili konular, kadınların üzerindeki baskılardan (Venüs/Plüton baskıları arttırır) kurtulması (eş baskısı) adına yeni kanun tasarılarının çıkarılması ya da gündeme gelebilir. Hapishanelerle ilgili düzenlemeler olabilir.  Bu dönem kongreler öne çıkabilir.  Ticari anlaşmalarda, adalet sisteminde yeni düzenlemeler oluşabilir. Dünya ülkeleri ile sanat konulu programlar oluşabilir.

Venüs Retro’nun Geçmişteki Tecrübeleri Neler?

2013 yılının Aralık sonlarından 2014’ün Ocak (Venüs retro 42 gün sürer) sonuna kadar Venüs Oğlak burcunda retro idi, arşivlerden araştırmak isteyenler varsa bu tarihlere bakabilirler. Örneğin, altın o tarihlerde yükselmiş. 21-27 Ocak 2014’te Dolar, Euro (döviz kuru) tarihin en yüksek seviye rekoruna ulaşmış. Görevden almalar, istifalar, görev yeri değişiklikleri gerçekleşmiş, bazı yasa tasarlarında düzenlemeler yapılmış ve tahliyeler gerçekleşmiş vb. Bu dönemlerde benzeri konular oluşabilir.

Venüs Retro Sağlığımızı Nasıl Belirler?

Sağlık: bu dönem böbrekler, Venüs bölgelerinde hassasiyetler oluşabilir. Romatizmalı hastalıklar, dizler, kemiklerde ağrılar, iltihap durumları oluşabilir.  Kemiklerinizi güçlendirin, kolojen takviyesi alabilirsiniz. Venüs retro dönemi mümkünse estetik operasyonlar yaptırmayın. Venüs Retrosu Oğlak Burcunda! 2022'de Oğlakları Neler Bekliyor?

Venüs Retrosunun Burçlara Göre Etkileri! (Yükselen burcunuzu da okumalısınız!)

Venüs retro’sunun tüm burçlara 29 Ocak 2022’ye kadar olan etkilerini aşağıda bulabilirsiniz. Unutmayın burçlarınızı okurken yükselen burcunuzu da okumalısınız!  

Venüs Retro’sunun KOÇ Burçlarına 2022’Deki Etkisi! (Yükseleni KOÇ Olanlar Da Okumalı.)

Koç burcu: İş ve kariyer bağlantılı ilişkiler, mesleki kariyer öne çıkabilir. Üstlerinizle iyi geçinmek olumlu ilişkiler kurmak gerekir. Venüs retro dönemleri ilişki zorlukları öne çıkabilir. Toplum önünde ilişkilerinizle, statünüzle yer alabilirsiniz, herkesin dikkatini toplayabilirsiniz.

Venüs Retro’sunun BOĞA Burçlarına 2022’Deki Etkisi! (Yükseleni BOĞA Olanlar Da Okumalı.)

Boğa burcu: Hayata karşı olumlu bakış açıları geliştirebilirsiniz. Fuar, seminer eğitim programları, farklı çevreler olabilir. Ticari konulara yönelebilirsiniz. Retro dönemi, hukuksal sorunlar, ticari anlaşmalar, eşin akrabalarıyla ilişkilere dikkat etmelisiniz. Kitap, internet satışı gibi çalışmalar olabilir.

Venüs Retro’sunun İKİZLER Burçlarına 2022’Deki Etkisi! (Yükseleni İKİZLER Olanlar Da Okumalı.)

İkizler burcu: Alacak, verecek, satış işleriniz olabilir. Eşinizin ekonomik girişimleri, yatırımları alım satımları oluşabilir. Retro dönemi, finansal konulara dikkat etmek gerekir. Para konusunda endişe taşıyabilirsiniz. Maddi manevi konuda riskten uzak durmalısınız. Risksiz yatırımlara yönelmelisiniz.

Venüs Retro’sunun YENGEÇ Burçlarına 2022’Deki Etkisi! (Yükseleni YENGEÇ Olanlar Da Okumalı.)

Yengeç burcu: İlişkiler ortaklıklar, sözleşme, alacak verecek işleriniz öne çıkmakta. Evlilik, ortağınız, eşinize ait konular ön planda. Başkalarına bağlı olduğunuz bir süreç. Retro dönemi, ilişkilerde, anlaşmalarda sorunlar oluşabilir. Karşı tarafa fazla dayalı hareket edebilirsiniz. Taşınabilirsiniz.

Venüs Retro’sunun ASLAN Burçlarına 2022’Deki Etkisi! (Yükseleni ASLAN Olanlar Da Okumalı.)

Aslan burcu: Günlük işleriniz yoğunlaşabilir, ofis, ev, işinizi organize edebilirsiniz. Retro dönemi işler yoğunlaşabilir, ayrıntılar detaylar yorabilir. Başkalarının angaryaları üstünüze yıkılabilir. Hijyen, sağlık, beslenme gibi konulara daha fazla dikkat etmeli, evcil hayvanınızın bakımını ihmal etmemelisiniz.

Venüs Retro’sunun BAŞAK Burçlarına 2022’Deki Etkisi! (Yükseleni BAŞAK Olanlar Da Okumalı.)

Başak burcu:   Çocuklar, kurslar, hobiler, spor faaliyetlere gezilere yoğunlaşabilirsiniz. Ailenin bütçesine yönelik konuları ele alabilirsiniz. Retro tarihlerinde, riskli yatırımlara girmeyin.  Aşk, cinsellik, çocuklarla ilgili konularda sorunlar olabilir. Keyiflere ayıracak vaktiniz olsa da yeterince keyif alamayabilirsiniz.

Venüs Retro’sunun TERAZİ Burçlarına 2022’Deki Etkisi! (Yükseleni TERAZİ Olanlar Da Okumalı.)

Terazi burcu: Anneniz, kendi özel hayatınız, yerleşim konuları var. Ebeveynlerin hayatında sorunlar olabilir. Retro dönemi geçmiş bazı sorunları yeniden ele almak ve düzenlemek gerekliliği var. Bu dönem taşınabilir, ev içinde düzenlemeler yapabilir, misafir ağırlayabilirsiniz. İçe dönüksünüz.

Venüs Retro’sunun AKREP Burçlarına 2022’Deki Etkisi! (Yükseleni AKREP Olanlar Da Okumalı.)

Akrep burcu: İnternet çalışmaları, eğitim programları, kurslar, yakınlarınızla iletişim çok yoğun. Satış pazarlama, reklam işleriniz olabilir. Taşınma hazırlıklarına girişebilirsiniz. Retroda, ilişkilere iletişime dikkat etmelisiniz. Akraba, kardeşin hayatında önemli konular olabilir. Motivasyon kazançlara yönelik.

Venüs Retro’sunun YAY Burçlarına 2022’Deki Etkisi! (Yükseleni YAY Olanlar Da Okumalı.)

Yay burcu: Çok yoğun bir enerjiye sahipsiniz. Çok çalışacaksınız, finansal konulara odaklısınız, yatırımlarda yapılabilir, ticari konulara da atılabilirsiniz. Retro tarihlerinde para kazançlar konusunda pazarlık, tatminsizlik, hesapçılık oluşabilir. Fazla statükocu, akıllı para harcamaya meyilli olabilirsiniz.

Venüs Retro’sunun OĞLAK Burçlarına 2022’Deki Etkisi! (Yükseleni OĞLAK Olanlar Da Okumalı.)

Oğlak burcu: Kişisel konular var. Bu dönem sağlığınıza dış görüntünüze bakım, diyetinize daha çok önem verebilirsiniz. Retro tarihlerinde, geçmiş dönemden gelen aşk hikayesi oluşabilir. Aşkta ilişkilerde mesafeli olabilirsiniz. Cimrilik, özensizlik, klasik giyim tarzı oluşabilir. Çocuklarınıza yoğunlaşabilirsiniz. Bu dönem estetik yaptırmayın.

Venüs Retro’sunun KOVA Burçlarına 2022’Deki Etkisi! (Yükseleni KOVA Olanlar Da Okumalı.)

Kova burcu: Ortamdan izole olmak, dernek, cemiyet işlerine yönelmek, ailevi konulara odaklanmak mümkün olabilir. Retro tarihlerinde, hizmet etmek başkalarının faydasına gelişen evrensel çalışmalar yapılabilir. Bir işi oturtmak, düzenlemek, hazırlamak, yazı yazmak, inşa etmek planları olabilir.

Venüs Retro’sunun BALIK Burçlarına 2022’Deki Etkisi! (Yükseleni BALIK Olanlar Da Okumalı.)

Balık burcu: Gelecek planları yapılmakta. Arkadaş, dost, akraba, yakın çevre ile iç içe olabilirsiniz. Toplantılar, ekip çalışmaları yapılabilir. Retro süreçlerinde, hep birlikte ortak amaçlar, evrensel, cemiyet çalışmalarına yoğunlaşabilirsiniz. Sorunlar da çıkabilir.  İşten gelen kazançlarda gecikmeler oluşabilir.  

Peki Balık Burcunu ve Diğer Burçları 2022 Yılında Neler Bekliyor?

Jüpiter’in Balık Burçlarına, Yükselen Burçlarına Göre 2022’Deki Etkileri!

Jüpiter Balık Burcunda! Jüpiterin Balık Burcuna Etkileri 2022 Yılında Neler Olacak?

  Talin Ağdere Astroloji Uzmanı & Yazarı www.astrotalin.com  Instagram: @talinagdere Twitter: @talinagdere Mail: talinagdere@hotmail.com  

BİTTİ ŞİİR

Bilmeni istediğim ne çok şey var
Susunca anlasan keşke
Bir bir söylemeye gücüm yok
Yine de anlatmam lazım

Senden ayrı kalmak ne korkunç
Ne dayanılmaz bir kabus
Lakin tamamıyla bir gerçek
İliklerime kadar işleyen.

Bir sevda bu, izahı yoktur
Önce sana tutuldum
Sonra senin, sevdiğin her şeyi
Seninle sevmeyi öğrendim.

Bir tane hayalin peşinden kimleri sürükledim,
Nelerden vazgeçip neleri feda ettim,
O bir tane hayal için kimlerle kavga edip
Ciğeri beş para etmezlere defalarca yenildim

Ve tüm bunların sonunda yine bize yenildik
Günahın büyüğü sende değil,
Hiçbir zaman da olmadı, tüm suç
Seni böyle seven bendeydi!

Bu sebepten ötürü ki, can çekişim.
Ben senden gitmeyi beceremedim
Ben senden vazgeçmeyi beceremedim
Beni affet.

Affet,
Bunca yolu yalnız yürüyeceğiz
Kör, topal ve eksik kalacağız
Ve ben bir ömür küs kalacağım sana…
Bitti şiir.

Kadın Papa Joan Kimdir? Papa Joan’un Film Olan Öyküsü!

Kadın Papa Joan Kimdir? Papa Joan'un Film Olan Öyküsü!

Pope Joan Film AfişiKadın Papa Joan Kimdir? Sorusunun cevabını aradığımız bu hikayeyi beyaz perdeye taşıyan Sönke Wortmann‘ın filmini ve Papa Joan‘un Film Olan Öyküsü’nü sizler ile paylaşmak istedik. Senaryosunu Heinrich Hadding‘in kaleme aldığı filmi bir de bizden dinleyin…

Sönke Wortmann ve Pope Joan

Yönetmen koltuğunda Sönke Wortmann’ı gördüğümüz unutulmayan filmlerin başında Pope Joan (Papa Joan) geliyor. 851 yılında papalık makamını işgal ettiğine inanılan İngiliz Joan‘ın hayatını konu alan Wortmann, filmde Joan isimli İngiliz bir kadının kendisini erkek olarak tanıtması ve sonunda Papalık makamına yükselmesini anlatıyor.

Yaklaşık 3 yıl kilisenin her noktasında bulunup başarılarıyla gözde olan Joan’ın görevi, düzeni bozması ile sarsıntıdayken kadın olduğunun ortaya çıkmasıyla son bulur. Kadınların tarih boyunca dinler ve toplumlar karşısında verdiği var olma mücadelesi, günümüzde de sürdüğü gibi o dönem de boy gösteriyor. Din adına yapılan eziyetler ve baskılar filmde etkileyici bir şekilde ele alınıyor. Asıl hak olan dinin kadına verdiği değeri, araştıran ve gerçekten inananlar biliyor. Cehalet kökü kurumayan bir sarmaşık gibi, her yerde karşılaşmak mümkün ve kaçınılmaz. Din mi bizim için var biz mi dinler için varız sorusunu tekrar sorduran muhteşem bir film sizlerle!

Gizlice kitap okuyan küçük Joan

Okula Uzanan Yol

Babası rahip olan Joan ailenin üçüncü çocuğudur. Kendinden büyük Matta ve Yuhanna adında 2 abisi olan Joenna yani Joan küçük yaşta üstün zekası ile dikkatleri üzerine toplar. Kızların okuma yazma öğrenmesinin yasak olduğu bir dönemde abisinden öğrendiği her bilgiyi ikiye katlar. Bilgiye olan açlığı onu tarihe ilmek ilmek işleyen ipin ucudur aslında. Okuma ve yazma bilen kızların lanetli olduğu inancı sebebiyle babası tarafından defalarca cezalandırılır ama bu onu durdurmaya yetmez.

Henüz çok küçükken büyük abisi Matta ölür. Abisinin ölümünün ardından katedral okul idarecilerinden biri aileyi ziyarete gelir ve Joan’ın abisinden çok daha üstün zekâlı olduğu fark edilir. Babası onu cezalandırmak isterken o okul yönetiminin takdirlerini toplar. Okulun yetkilileri onu eğitmek için kendileriyle götürmek ister. Fakat babası oğlunun gitmesini istediği için bunu kabul etmez ve oğlunun da götürülmesi şartını koyar. Böylelikle Joan abisiyle beraber katedral okuluna gider.

Kadın Papa Joan Kimdir? Papa Joan'un Film Olan Öyküsü!

Aşk Çıkmazı

Abisinden ve oradaki herkesten daha iyi olduğu için orada da kabul görmez ve yine tüm dikkatleri üzerine çeker. Erkeklerle kalamayacağı için evli ve 2 kızı olan Komutan Gerold onu himayesi altına alır. Zekasına ve duruşuna duyduğu hayranlık ilerleyen yıllarda aşka döner ve bu aşkın Joan tarafından da karşılık bulması uzun sürmez.

Komutan Gerold ve Joan arasındaki ilişkiyi öğrenen karısı Gerold’un gittiği bir yolculuğu fırsat bilip hemen Joan’ı  evlendirme kararı alır. Eğitim hayatını sonlandıracak bu evliliğin gerçekleşeceği gün kilise Kuzeyliler tarafından saldırıya uğrar ve Joan abisi sayesinde hayatta kalan tek kişi olur. Kaçıp kadın kimliğinden arınır, saçlarını keser ve erkek kılığına bürünüp bir manastıra sığınır. Manastırda kardeşler arasına kabul edilir. Dil bilgisi ve küçüklükten gelen bitkiler ile alakası öğrendikleri bilgilerle birikip onu aynı zamanda bir şifacı yapar. Zamanla adı tüm Roma’da duyulur.

Bu dönemde Papa Sergius ağır bir Gut hastalığının pençesindedir. Vekili Papa’nın ölmesi için elinden geleni yapsa da son seçenek olarak akıllara gelen Joan ile durumlar tamamen tersine döner ve Papa tekrar ayağa kalkar. Kendini türlü entrikaların ortasında bulan Joan kısa sürede duruma alışır ve Papa’nın en sadık dostu haline gelir. Dönen ihanetlerin kısa sürede kokusu yayılır ve imparator Lothaire Ler Papa ya saldırmak için asker toplar. Joan ordusuyla Roma’ya hareket eden krala engel olmak ister. Ayaklanan tüm halkı tekrar Papa’ya karşı boyun eğdirmek için yaptığı küçük bir oyun Joan’ı bir kez daha Papa’nın en güvenilir dostu yapar.

Papa Joan ve yasak aşkı

Papa Joan!

Ayaklanmanın başında olan Komutan Gerold hiç hesapta olmayan bir sürprizdir. Ve bu sürpriz yıllar sonra Joan’ı tamamen altüst eder. Kader tekrar onları bir araya getirir ve Gerold ona evlenmeyi ve oradan uzaklaşmayı teklif eder.

Baş katiplik görevine atanan Joan suikasta kurban giden Papa’nın ölümünün ardından oy çoğunluğuyla yeni Papa ve Baş Piskopos olarak seçilir. Bu görev onun gitmesi için büyük engeldir. Tekrar duygularına yenilen Joan gidişatı kontrol edemez ve hamile kalır. Durumun açığa çıkması şüphesiz onun ölümü ile sonuçlanacaktır.

Kız çocuklarına şimdiye kadar verilmemiş haklar ve yeni yasalar çıkararak yeniden tüm tepkileri üzerine toplar. Artık kaçmaktan başka seçenekleri yoktur. Gitmek için paskalya bayramını beklemek ister ve bu onun sonunu hazırlar. Tören günü doğum başlar. Tek koruyucusu olan Komutan Gerold o an gerçekleşen bir tuzak sonucu Joan’ın gözleri önünde öldürülür ve bu acıya dayanamayan Joan yere düşer. Düşmesiyle gerçekleşen doğum sonucu, hayatını kaybeder.

Kulaklarınızın aşina olduğu bir cümle paylaşmak istiyorum son olarak…

‘Sonuçta her şeyin mahvolması için aşk iyi bir nedendir!’

Gerçekten böyle mi izleyince karar verelim.

Kadın Papa Joan Kimdir? Papa Joan'un Film Olan Öyküsü!
İlk kadın Papa Joan

Kitap’tan Filme

Papa Joan Tasviri

Almanya’da Die Päpstin olarak gösterilen film Donna Woolfolk Cross’un aynı isme sahip kitabını beyaz perdeye taşıyan ve Sönke Wortmann tarafından yönetilen bir ortaçağ efsanesini/gerçeğini anlatan filmdir. 19 Ekim’de Berlin’de galasını yapmış ve 22 Ekim’de Almanya’da gösterime girmiştir.

Orijinal İsmi: Die Päpstin

 

FİLM KADROSU:

Senarist : Heinrich Hadding
Senarist ve Yönetmen : Sönke Wortmann
Senarist : Donna Woolfolk Cross

Oyuncular :
Johanna Wokalek
David Wenham
John Goodman
Iain Glen
Edward Petherbridge
Anatole Taubman
Lotte Flack
Tiderlily Hutchinson
Jördis Triebel

Süre: 149dk

Tür: Dram, Romantik, Tarih

Yönetmen: Sönke Wortmann

Sevdana lâl olmak…

Dilim lâl olmuş
Sevdana ey yâr,
Bak hatırladım yine seni, kalemim elimde,
Yazıyorum, satırlarca yaza yaza bitiremediğim seni!
Bekledim cam kenarında aylarca, yıllarca,
Elimde çay; sıcacık dumanından cam kenarı buğulanmış silip silip seni yazıyorum.
Belki bir gün yolun düşer de görürsün diye
Eğer ki bir gün geç kalırsan fısılda kulağıma…

“Ey yâr ben geldim…”
Ya unutursam?
Hatırlamazsam?
O zaman da yüreğime seslen.
“Ey yağmur yüreklim” diye…

Sevdana gönül verdim,
Bir nefes içeride, bir nefes dışarıdayım…
Sevdanda lâl oldum…
Seni sen olduğun için sevecek bir kalp.
Kabul etmek zor olsa gerek!
Son vuslatayım nefesimi tutup kalakaldım

Lâl oldum sevdana,
Sükûtumu hoş gör.
Sessizlerdeyim gökyüzünü dinliyorum…
Seni hatırlatır kuşlar, senin gibi özgür,
Gökyüzünde kırk takla atıp sanki özgürlüğe uçuyorlar tıpkı sen gibi…
Ezberimde kalan düşler, yalın ayak koşulan aşk gibi…

“Sevdana lâl olmak…”
“Sevdanda lâl olmak…”

İçimde doyasıya anlatamadığım, yarım kalan cümlelerimle yıllar geçti gitti de sensiz,
Ben hâlâ senden geçemedim…