11.7 C
İstanbul
Pazar, Mayıs 11, 2025

Tutku Dolu Bir Hikaye: Kader

Sevda Yarışının Mağlupları - Mehmet Kahraman | 24Okur.com - Kültür
Kader Filminden Bir Görsel

Yönetmenliğini Zeki Demirkubuz‘un yaptığı Kader (2006) filmi, yönetmenin başka bir filmi olan Masumiyet’in (1997) başlangıcı niteliğindedir. Masumiyet filmi her ne kadar daha önce çekilmiş olsa da kronolojik sırada Kader’den sonra gelmektedir. 2006 yapımı olan Kader Filmini mutlaka Full HD olarak izlemelisiniz. Bu yazımızda filmin oyuncuları, konusu ve replikleri ile ilgili bilgileri bulabilirsiniz.

Zeki Demirkubuz’un KADER ‘ine dair…

Kaderin temelinde tutku var. Bekir’in Uğur’a, Uğur’un da Zagor’a duyduğu bu tutku sınırlarını aşıp sapıkça kimi zaman da hayvani bir tutkuya dönüşmektedir. Kendi halinde otoriter bir ailenin tek erkek çocuğu olan Bekir uysal ve hayattan herhangi bir beklentisi olmayan bir delikanlıyken hayatı Uğur’un, bir gün kendi işlettiği mobilya dükkanına gelmesiyle değişir. Varoluşsal bir boşlukta olan Bekir Uğura öyle donuk gözlerle bakar ki ağzından sözcükler zor dökülür. Bekir’in yaşamı o ana dek her günü öteki günün tekrarı şeklinde geçmektedir.. Bekir kişilik bunalımında olan bir gençtir. Bekir’in dünyasını değiştiren bir fotoğraf mı yoksa bastırılmış duygularının dışa vurması mıdır?

Uğur: Bekir ne istiyorsun? Gerçekten ne istiyorsun Bekir? Bu iş nereye gidecek böyle? Bekir: Nereye giderse! Uğur: Ne demek nereye giderse! Bekir: Öyle işte, olmuyor sensiz!

Uğur baskıcı olmayan bir aileden yetişmenin verdiği bir rahatlıkla oruspuluğa uzanan bir yaşam sürmektedir. Zagora olan tutkusu onu Zagor’un peşinden memleket memleket, pavyon pavyon dolaştırmıştır. Zagor, Uğur için bir sembol adeta bir kahraman. Sınırlı iletişimleri olmasına rağmen birbirinden kopmayan bu ikili yelkeni yırtılmış bir gemi gibi oradan oraya sürüklenmektedir. Uğur’un Zagor için yapmayacağı hiçbir şey yoktur. Zagor onun için bir ilah niteliğindedir.

Bekir: Herkesin inandığı bir şey vardır bu a* koduğumun hayatında. Benim kisi de sensin. Ne yapayım…”

Bireyin yaşamında dönüm noktaları vardır. Bekir için bu nokta Uğur’un o mobilyacı dükkanına gelip Bekir’e başka bir yaşamında var olabileceğini göstermesiyle başladı. Bu nasıl bir tutkudur ki sevdiğin kadına, kadının sevdiği erkek için yardım etmek. Kaç yürek dayanır buna? Bekir’in kaç kez onuru kırıldı kaç kez erkekliği ayaklar altına alında ama o sevdasından vazgeçmedi. Bekir bize sevginin ve tutkunun dirayetini gösterdi.

Kader Filmi - 2006 - Oyuncuları Konusu Replikleri - Youtube Full HD İzleBekir: Geçen gece çocuk hastalandı. İlacı bitmiş almak için dışarı çıktım. Sağa sola saldırıp nöbetçi eczane arıyorum. Birden durup dururken içim cız etti. Bir baktım gene aynı karın ağrısı. Öyle özlemişim ki seni. Dönerken bir meyhane gördüm, bir içeri girdiğimi hatırlıyorum bir de rakıya yumulduğumu. Arkasından en az dört cigaralık. Sonra gözümü bi açtım karşıdan karlı dağlar geçiyo. Bir daha açtım başımda bir çocuk, kalk abi diyor Kars’a geldik. Otobüsten indim yürümeye başladım. Dedim Allahım neredeyim ben, burası neresi? Sonra güç bela burayı buldum. Kapının önünde durup düşündüm, dedim Bekir bu kapı ahiret kapısı, burası sırat köprüsü. Bu seferde geçersen bir daha geri dönemezsin, iyi düşün. Ama olmadı, dönemedim. Sonra bak oğlum dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. İsyan etmenin faydası yok kaderin böyle. Yol belli, ey başını usul usul yürü şimdi!

Peki ya Uğur onu Zagor’a olan sadakatinden dolayı takdir mi edeceğiz yoksa Bekir’in sevgisine karşılık vermediği için kötü sözler mi yakıştıracağız. Uğur, Bekir’in sevgisine karşılık verseydi kendisine ve Zagor’a ihanet etmiş olmaz mıydı? İhanet en kötü virüstür insan ruhu için, bir kere içinize nüfus etmeye dursun devamı gelir sizi ele geçirir içten içe çürütür sizi. Uğur kendisine kötülük ettiğini bile bile bu yoldan dönmez. İnsan bile bile kendisine ne için kötülük eder? Bunun cevabı çok basit Uğur’un içinde Zagor’a beslemiş olduğu sapıklık derecesine varan tutkusu buna neden olmaktadır.

Bekir: Nasılsın Şükran teyze?
Şükran: İyiyim Bekir.
Bekir: İyi iyi. İyi olmayıp da ne yapacağız. İyi olacağız be iyi

Bekir karısını ve küçük çocuğunu bırakıp Uğur’un her peşinden gidişinde geriye hiç bakmaz onun kafasında Uğur’dan başka hiçbir şey yoktur. Uğur için vurulmayı ve akıl hastanesinde yatmayı göze alacak kadar tutkuludur.
Uğur ve Bekir’in varoş bir kenar mahallesinde başlayıp ucuz otel odalarından ve en son olarak Kars’ta yıkık bir gecekondu da süregelen yaşamları iki karakterin tutkuları uğruna yaşamlarını bir kenara attıklarını gözler önüne seriyor.
Bekir’in Uğur’a karşı duyduğu bu aşk platonik olmasaydı belki de bu denli bir tutku olmazdı aralarında. İnsan ulaşamadığı şeyi daha çok arzular, arzuladığı şeyi de ele geçirip hevesini aldıktan sonra da bir kenara bırakır. İnsan doyumsuz bir hayvandır yenisini daha güzelini arar.

“Kimse seni sevmeyecek benim kadar, bu bir gerçek
İster kul ol ister köle, tüm aşklar bir gün bitecek..”

Zeki Demirkubuz’un da dediği gibi Uğur’la Bekir birbirlerini sevseydi ne güzel olurdu. Uğur Bekir’i sevseydi Kader, Kader olmazdı. Bazı şeyler olmamasıyla güzeldir. Bizler Bekir’i sevdasının peşinden koşan, Uğur’dan başka gidecek yolu olmayan Bekir olarak sevdik. Bizler Bekir’in yaptığını yapamayanlarız.

Kader Filmi – 2006 – Oyuncuları Konusu Replikleri – Youtube Fragman Full HD İzle

Zeki Demirkubuz’un yönetmenliğini üstlendiği Kader filmi, sert ve derinlikli anlatımıyla izleyiciyi içine çekiyor. Film, toplumun dışına itilmiş insanların yaşamlarını ve insan psikolojisi üzerine derinlemesine bir çalışmayı konu ediniyor.

Filmin fragmanı, karanlık atmosferi ve sürükleyici müziği ile dikkat çekiyor. İki sevdiğim sahnesi ise; birincisi, başrol oyuncusu’ndan biri olan, kız kardeşini korumak için suça bulaşan Yusuf’un, polisin geldiği sırada pencereden kaçmaya çalışırken düştüğü sahne. İkincisi ise, film boyunca Yusuf’un içinde bulunduğu psikolojik durumu yansıtan, karanlık bir odada çaresizce yere yığılan sahne. Bu sahneler, filmdeki karakterlerin iç dünyasını yansıtması açısından oldukça etkileyici.

Filmin kırılma anlarından biri olarak nitelendirilebilecek “Öyle işte, olmuyor sensiz” repliği, filmdeki iki önemli karakter arasındaki ilişkiyi yansıtması açısından oldukça önemlidir.

 

Kader Filmi Oyuncuları (Jenerik Sıralaması ile)

Ufuk Bayraktar

Ufuk Bayraktar

Bekir

Vildan Atasever

Vildan Atasever

Ugur

Engin Akyürek

Engin Akyürek

Cevat

Müge Ulusoy

Müge Ulusoy

Ugur’s Mother

Mustafa Uzunyilmaz

Mustafa Uzunyilmaz

Ugur’s Father

Settar Tanriögen

Settar Tanriögen

Bekir’s Father

Erkan Can

Erkan Can

Otelci Irfan

Gönül Çalgan

Gönül Çalgan

Bekir’s Mother

Ozan Bilen

Ozan Bilen

Zagor

Güzin Alkan

Güzin Alkan

Emine

Hikmet Demir

Hikmet Demir

Kudret

Çaglar Çorumlu

Çaglar Çorumlu

Kamil

Müfit Aytekin

Müfit Aytekin

Cemil

Apo Demirkubuz

Apo Demirkubuz

Muzo (as Abdullah Demirkubuz)

“Kader Filmi” gibi farklı sinema ile alakalı 24Okur yazılarına göz atabilirsiniz.

Devrim Niteliğinde Bir Şiir: Kitabei Sengi Mezar

Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rıfat’ın “Garip” isimli kitabı çoğu kimse tarafından bilinir. İlk olarak 1941’de yayınlanmıştır ve Orhan Veli’nin “Kitabe-i Sengi Mezar” isimli şiiri de bu kitabın içindedir. Kitap zaten fazlasıyla ilgi ve tepki çekmiştir ancak tartışmaların odağı daha çok bu şiirdir. Şiirin başkarakteri günlük yaşamın sıradan akışında kolayca rastalayabileceğimiz herhangi bir Süleyman Efendi’dir. Esas yenilik de buradadır. Zira o zamana kadar şiir hep yüksek zümrelere, elitislere hitap etmiştir; başkarakterler sıradan vatandaşın yaşam tarzından uzak karakterlerdir. Ayrıca şiirde ölçü, uyak, redif gibi unsurlar önemsenmemiştir. Bu durum gelenekçi şairler tarafından hiç hoş karşılanmayıp sert ve acımasız eleştirileri beraberinde getirmiş olsa da, artık şiirin herkese hitap ettiğini savunup bu akımı destekleyen bir kesim de oluşmuştur.

Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allah'ın adını,
Günahkâr da sayılmazdı.

Yazık oldu Süleyman Efendi’ye.

II

Mesele falan değildi öyle,
To be or not to be kendisi için;
Bir akşam uyudu;
Uyanmayıverdi.
Aldılar, götürdüler.
Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
Duysalar öldüğünü alacaklılar
Haklarını helal ederler elbet.
Alacağına gelince...
Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.

III

Tüfeğini deppoya koydular,
Esvabını başkasına verdiler.
Artık ne torbasında ekmek kırıntısı,
Ne matarasında dudaklarının izi;
Öyle bir ruzigar ki,
Kendi gitti,
İsmi bile kalmadı yadigâr.
Yalnız şu beyit kaldı,
Kahve ocağında, el yazısıyla:
"Ölüm Allah'ın emri,
"Ayrılık olmasaydı."

İlk bölümde sıradan karakterimiz Süleyman Efendi’nin zor yaşam standartlarını görüyoruz.

“Hatta çirkin yaratıldığından bile o kadar müteessir değildi” Süleyman Efendi’nin dış görünüşünden şikayet edebilmesi için, önce temel gereksinimlerini karşılaması gerekir.

“Kundurası vurmadığı zamanlarda anmazdı ama Allah’ın adını, günahkâr da sayılmazdı” Süleyman Efendi’nin isyanının ve çaresizliğinin dilinde bir küfre dönüştüğü açıktır.

İkinci bölüme gelelim:

“Mesele falan değildi öyle, to be or not to be kendisi için” Süleyman Efendi’nin varoluş sancısı çekip “olmak ya da olmamak” diye felsefî düşünebilmesi için önce karnını doyurması gerekmektedir. Bu aynı zamanda daha önce hep bu tarz konuların işlenmesine karşı bir tepkidir.

“Bir akşam uyudu; uyanmayıverdi.” İşte bu kadar basit. Süleyman Efendi’nin ölümü hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Çünkü Süleyman Efendi zaten herkestir.

Üçüncü bölümde duygusal bir final yapıyor şair.

“Artık ne torbasında ekmek kırıntısı, ne matarasında dudaklarının izi; öyle bir ruzigar ki, kendi gitti, ismi bile kalmadı yadigâr”

Netflix’in En İyi Korku Filmi ‘Bird Box’

Yönetmenliğini Susanne Bier’in yaptığı, başrölünü Sandra Bullock (Malorie Hayes) oynadığı film Bird Box 21 Aralık 2018’de izleyicisiyle buluştu.



Görünmeyen Varlıklar İntihara Sürükledi!


Filmde bilinmeyen kötü bir güç, insanların aşılmaz korkularını, hüzünlerini ele geçirerek geçmişte kaybettiği yakınlarının şekline bürünür. Ve zihinlerini kontrol ettiği kurbanlarını intihara sürükler.

Olay 5 yıl önce başlamıştır. Bu zaman zarfında hayatta kalmayı başaran Malorie, iki çocuğunu güvende tutabileği bir yere götürmek ister.

Fakat bu o kadar kolay değildir. Çıkacağı yolculuk çok tehlikelidir. Üstelik gözleri bağlı bir şekilde yolculuk yapmaları gerekmektedir. Ne olursa olsun asla gözlerini açmamaları gerekiyordur. Sadece zekalarını ve çok iyi geliştirdikleri duyma yetilerine güvenmekten başka çareleri yoktur. 120 dakikadan oluşan film ‘En İyi Korkutucu Sahne Dalında MTV Film Ödülü’ almıştır. Filmin fragmanını linkini sizler için aşağıya bıraktık.

Ayrıca film, yazar Josh Malerman’ın “Kafes” adlı kitabından uyarlanmıştır.

https://www.youtube.com/watch?v=ObxRCQHsQmE

Güldüren Adam Kemal Sunal

10 Kasım 1944’te annesi Saime Hanım ve babası Mustafa Bey’in ilk çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Ama o doğum gününü Atatürk’e saygı sebebiyle hep 11 Kasım’da kutladı.

Bazen dış dünyayla tüm bağını koparacak kadar içine kapanık bir çocuktu. Ancak yine de her çocuk gibi yaramazlıklarıyla meşhurdu. Dar gelirli bir ailenin en tezat üyesiydi.

OYNADIĞI FİLMLER

1972 Tatlı Dillim
1973 Oh Olsun
1973 Güllü Geliyor Güllü
1973 Canım Kardeşim
1973 Yalancı Yarim
1974 Salak Milyoner
1974 Köyden İndim Şehire
1974 Mavi Boncuk
1974 Hasret
1974 Salako
1975 Şaşkın Damat
1975 Hanzo
1975 Hababam Sınıfı
1975 Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı
1976 Tosun Paşa
1976 Süt Kardeşler
1976 Sahte Kabadayı
1976 Meraklı Köfteci
1976 Kapıcılar Kralı
1976 Hababam Sınıfı Uyanıyor
1977 Sakar Şakir
1977 Şabanoğlu Şaban
1977 İbo ile Güllüşah
1977 Hababam Sınıfı Tatilde
1977 Çöpçüler Kralı
1978 Yüz Numaralı Adam
1978 Köşeyi Dönen Adam
1978 Kibar Feyzo
1978 İyi Aile Çocuğu
1978 İnek Şaban
1978 Avanak Apti
1979 Umudumuz Şaban
1979 Şark Bülbülü
1979 Korkusuz Korkak
1979 Dokunmayın Şabanıma
1979 Bekçiler Kralı
1980 Zübük
1980 Gol Kralı
1980 Gerzek Şaban
1980 Devlet Kuşu
1981 Üç Kağıtçı
1981 Kanlı Nigar
1981 Davaro
1982 Yedi Bela Hüsnü
1982 Doktor Civanım
1983 Tokatçı
1983 Kılıbık
1983 En Büyük Şaban
1983 Çarıklı Milyoner
1984 Şabaniye
1984 Postacı
1984 Ortadirek Şaban
1984 Atla Gel Şaban
1985 Sosyete Şaban
1985 Şendul Şaban
1985 Şaban Pabucu Yarım
1985 Keriz
1985 Katma Değer Şaban
1985 Gurbetçi Şaban
1986 Yoksul
1986 Tarzan Rıfkı
1986 Garip
1986 Deli Deli Küpeli
1986 Davacı
1987 Yakışıklı
1987 Kiracı
1987 Japon İşi
1988 Uyanık Gazeteci
1988 Sevimli Hırsız
1988 Polizei
1988 Öğretmen
1988 İnatçı
1988 Düttürü Dünya
1988 Bıçkın
1989 Zehir Hafiye
1989 Talih Kuşu
1989 Gülen Adam
1990 Koltuk Belası
1990 Boynu Bükük Küheylan
1990 Abuk Sabuk Bir Film
1991 Varyemez
1999 Propaganda

Maziye ufak bir yolculuk: Teoman’dan Serseri

Sizleri yıllar öncesine, müziğin kaliteyi doruklara taşıdığı günlere götürelim dedik… İyi dinlemeler!

Bunlar güzel günlerimiz
Daha beter olacak her şey
Dünya zaten yalan dolan
Kaderden kaçamaz insan
Vurulmuş kalbinin ortasından


Aynaya bakmam kendimi bilmem
Hayat acıtınca dünyayı sevmem
Ne yazık ki tek tabanca
Serseri doğdum serseri öleceğim…

Sohrab’ın Yeryüzüne Mirası

Sohrab Sepehri (Iranian, 1928-1980)

Annemin sessiz geceleri için!

Kaşan şehrindenim
Fena sayılmaz halim,
Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım,
İğne ucu kadar da zevkim.
Annem var, ağaç yaprağından daha güzel,
Dostlar, akan sudan daha iyi…

Sayısız yıldızın altında tomurcuklar açan saf bir güzelin, buram buram merhamet kokan mısralarına sığındım. Kimi zaman topraktan şefkat diledim, kimi zaman suya kulak verdim…

Ey gökyüzüne şefaat eden kanlı toprak! Suyun ayak sesini işit; dünyaya iyilik meyvelerini bahşet. Çünkü, sen zifiri karanlığın da şahidi, güneşin de habercisisin…

Ve Allah, burada yakındadır,
Şebboylar arasında, uzun çamın altında
Suyun bilincinde,
Bitkilerin kanununda.

Ben müslümanım.
Kıblem bir kırmızı güldür,
Namazlığım bir pınar,
Mührüm ışıktır,
Ova seccadem.
Penceremi titreştiren ışık ile abdest alırım.
Namazımın içinden ay geçer, tayf geçer,
Namazımın bütün zerreleri billurlaşır,
Namaz kaybolur taş görünür,
Rüzgâr, selvilerin üstünde ezan okuduğunda,
Namaz kılarım ben.
Otların tekbirinden sonra,
Denizdeki dalganın kamedinden sonra
Namaz kılarım.

Tanırım, ne deruni bir sancıdır bu, etrafımı alev alev saran… Ne aşılmaz bir buhrandır genzimi yakan. Oysa ben, denize fısıldadım sevdayı, şefkati, merhameti. Masmavi deniz ne kirli; ne kanlı gizlerle dalgalanıyor…

Kâbem su kıyısında,
Kâbem akasyaların altındadır.
Kâbem bir esinti gibi bahçeden bahçeye,
Şehirden şehre gider.

Hacerülesvetim bahçenin aydınlığıdır.

Kaşan şehrindenim.
İşim resim yapmaktır.
Bazen bir kafas boyar,
Size satarım.
Orda mahpus çayırkuşu, sesiyle
Yalnız gönlünüzü tazelesin diye.
Bu bir hayal, bu bir hayal, …
Biliyorum,
Tuvalim cansızdır,
İyi biliyorum,
Çizdiğim havuz balıksızdır.

Kurumuş kayısı ağaçlarından, yeşermeye küsmüş menekşelerden topladım umudu… O umut ki, Sohrab’ın en tutkulu portresi. O umut ki, karanlıkta ışıldayan sanatın eşsiz abidesi. Ey Sohrab, eteklerinden dök sevgiyi! Yeryüzü aşk görsün, merhamet görsün ki; toprakta kanlı ayaklar gezinmesin, su artık kirlenmesin…

Kaşan şehrindenim.
Soyum belki
Hint’de bir bitkiden gelir,
Belki “Sialk” toprağından yapılmış bir çömlekten,
Soyum belki de
Buharalı bir fahişeden gelir.

Babam, kırlangıçların iki kere gelmelerinden önce,
İki kardan önce
Babam terastaki iki uykudan önce,
Babam zamanlar önce ölmüştü.
Babam öldüğü zaman, gökyüzü maviydi.
Annem birden kalktı uykudan, kızkardeşim güzelleşti
Babam öldüğü zaman, bekçilerin hepsi şairdi.
Kaç kilo kavun istiyorsun? Diye sordu manav bana.
Sordum: Gönül hoşluğunun gramı kaça?

Baba Parası Filminden İlk Fragman

Yönetmen koltuğunda “Ailecek Şaşkınız”, “Çalgı Çengi”, “Düğün Dernek” gibi filmlerden de hatırladığımız Selçuk Aydemir’i görüyoruz. Selçuk Aydemir olur da Murat Cemcir ve Ahmet Kural olmaz mı hiç? Tabii ki var.

Bu filmde baba mirası peşine düşen bir aileyi göreceğiz. Aksiyon, komedi, macera… Ne ararsanız var bu filmde. Murat Cemcir ve Ahmet Kural’ın olduğu bir filmin de normal olması tabii ki beklenemez.

Filmde çok farklı mekanlarla da karşılaşacağız. Bunlar komedi filmlerinde pek de alışık olmadığımız mekanlar olsa gerek. Mekanları söylecek olursak : Üç farklı mezarlık, cami ve hastane şeklinde ifade edebiliriz. Film seyircisiyle 1 Ocak 2020’de buluşacak. Yeni yıla bol bol kahkaha ile gireceğiz desenize.

Yiğidim Aslanım

Ayrılıkların en acısını yaşadık yıllardan 1938’di, aylardan Kasım. Günlerden 10’du, saatler 09.05 te dondu kaldı. Bizler, Türk Milleti’nin fertleri, gencimiz, yaşlımız, yeni doğanımız ve hatta çoktan yitirdiklerimiz bile derin bir acıyla sarsıldık. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü, başöğretmenimizi sonsuzluğa uğurladık. Fikirlerini, ilkelerini, inkılaplarını bir gün bile unutmadık.

‘Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.’ dediği gibi Ata’mızın, bizler de Cumhuriyet’i sonsuza dek yaşatmak için elimizden geleni yapacağız. Çocuklarımıza veatorunlarımıza senin ileri görüşlülüğünü, zekanı, saygınlığını anlatacağız. Seni hiç bir zaman unutmayacağız Ata’m. Sen rahat uyu.

Hayattaki En Büyük Ders – Öğretmenim Mori’yle Salı Buluşmaları

24 saat okuyanlar için olmazsa olmazımız, yol arkadaşımızdır kitaplar. Biz kitapseverler, bulduğumuz her fırsatta, yarattığımız her boşlukta, iş yerinde molada, okulda teneffüste, otobüste ışıklar kapandığında kendi lambamızla okur ve kendimizi buluruz. İşte bende iz bırakan başucu kitaplarımdan birisi, Mitch Albom’un en çok satan kitabı: ‘Öğretmen’im Mori’yle Salı Buluşmaları’

Unutamadığı öğretmeni Mori’yi her salı ziyaret eden öğrencisiyle Mori arasında geçen bilgelik dolu diyaloglardan hem çok etkilenecek hem de çok şey öğreneceksiniz.

‘Birbirinizi sevmezseniz yok olursunuz.’ diye öğütleyen Mori’yle tanıştığınıza çok memnun olacaksınız.

Aman Diyelim Bunları Bilelim: Burçlar Öfkelenince Ne Yaparlar?

Burcunuza göre sinirlenince neye nasıl tepki verdiğinizi hiç düşündünüz mü? Kimimizde çoğunlukla olmasa da, bazen sinirlenince ortalığı tabiri caizse kan gölüne çevirdiğimiz zamanlar oluyor. Balık burcu sinirlenince ne yapar? Kova burcu sinirlenince ne yapar? İkizler sinirlenince ne yapar? Bu ve bunun gibi burçların sinirlenince verdiği tepkileri sizler için derledim.

Koç Burcu

Kesinlikle en çabuk sinirlenen burçlardan biridir. Ve sinirlendiği an gözü hiçbir şeyi görmez, bağırıp çağırmaya başlarlar. Ama bir o kadar da şaşırtıcı olan özellikleri ise çok çabuk sakinleşmeleri. N’olduğunu anlamazsınız bile. Koçlar affetmeye ve unutmaya en yatkın burçlardan biridir.

Boğa Burcu

Üzülmek, kırılmak istemiyorsanız boğa burcuna yamuk yapmayın deriz. Sinirlendiklerinde gözleri alev alev yanan bir burçtan bahsediyoruz sonuçta. Aşırı kin beslerler ve şu dillerinin sivriliği yok mu tam bir baş belası. Çoğu zaman tartışmadan sonra sizlere kibar olabilirler ama şunu baştan belirtelim onlarla olan ilişkilerinizi eski hâline çevirebilirim rüyasına kapılmayın diyelim size, bu imkansızın can bulmuş hâli çünkü.

İkizler Burcu

İkizler insanı adeta konuşmak için yaratılmıştır diyelim sizlere. Sinirlenince bir araba dolusu laf işitmeye hazır olun derim. Sizi asla konuşturmazlar, susturma çabasına da girmeyin bence çünkü bunlar insan görünümlü pençeli kediler. Sizi her an çizebilirler. Ama gelin görün ki uzun süre kızgın kalamazlar, bu yönden şanslısınız.

Yengeç Burcu

Su grubunun en sakin burçlarından biri olan yengeç tatlı, sevgi dolu, ve anlayışlı bir burçtur. Size verdiği değeri sizden alamadıklarını fark ettiklerinde çabuk kırılırlar, içlerine kapanırlar ve tartışmadan uzaklaşırlar. Duygularını kendilerine yakın hissettikleri birine anlatır ve rahatlarlar. Tabii sonra tekrar vıdı vıdı etmeye başlayabilirler. Sevdiğiniz biriyse nazını çekin derim sizlere.

Aslan Burcu

Nedir bu aslanlardan çektiğimiz ya. Sinirlendiklerinde kır annem kır. Biz şeytan taşlama duvarınız mıyız ey aslanlar?! Lafı pat pat yüzüne söylerler ve kırıldın mı umurlarında değildir. Bu arada sizi arkalarında bırakıp da gidebilirler. Size tavsiyem boşverin. Nazlarını çekmek için mi geldiniz dünyaya. Burada aslan yoktur umarım…

Başak Burcu

Sinirlendiğinde duvarlarını amele gibi örmeye başlarlar. Ardına saklanır ve sizin gelip bir şeyleri fark etmenizi isterler. Başak burcu sevgiliniz varsa umarım bu sinirlenme durumlarını fark edecek kadar zekisinizdir çünkü fark etmediğiniz takdirde kalbinizin tam ortasına nişan alındığını belirteyim sizlere. Etrafında ne varsa fırlatır, dağıtır, sinirini çıkarmaya çalışır. Unutmayın siz bu ilişkide iki kişi değilsiniz, başağın öfkesiyle beraber üç kişilik bir ilişkiniz var. Kolay gelsin…

Terazi Burcu

Uzlaştırıcı bir yapıya sahipler hatta çok çok kötü bir şey olmadığı takdirde öfkelerini içlerine atarlar. (Tabii bana soracak olursanız yaptıkları iyi değil milletin dert küpü müsünüz?! Kendinize gelin). Düşünün yani sinirliyken sarf ettikleri sözler bile kaçarken haykırdıkları sözler oluyor. Ama teraziler çok fazla incitirseniz sizi kara kaplı defterlerine yazmaya başlarlar diyelim, kindardırlar bu konuda…

Akrep Burcu

İnanın hiç olumsuz bir şey söylemek istemiyorum hakkınızda sevgili akrepler. Çünkü hep ezilen, imajı çizilen ve kötü gösterilen burçların başında geldiniz. Hatta sırayı inatla kimseye kaptırmadınız, azminizden dolayı tebrikler… Ama yine de şunları eklemek istiyorum: Eğer bir akreple karşı karşıya geldiyseniz vay hâlinize… O ne entrikalar kurar ne dönme dolaplar çevirir kafasında ah ahh. Sinirlendiğinde gözü hiçbir şeyi görmez. Dili zehir gibidir her şeyi püskürtebilir üzerinize. Dikkatli olun bence. Baktınız olmuyor resti çek kardeşim, sen yoluna ben yoluma diyeceksin akrebe, tabii sokulmaya meraklı değilsen…

Yay Burcu

Bunlar yangına körükle gidenlerden. Sinirlenince her şeyi söylerler, seni tahrik ederler, abartma konusunda master yapmış bir burçtan söz ediyorum sonuçta sizlere. Eğer tartışmaya girdiyseniz gazanız mübarek olsun diyorum. Çünkü o kavga bitmeden seni salmaz. Yani öyle ki bırakıp gidersin gelince hâlâ konuşuyordur vıdı vıdı, kafanızı şişirirler. En iyisi bugünün kavgasını yarına bırakmayın diyorum.

Oğlak Burcu

Onlara n’apıyorsanız yapın yalan söylemeyin diyorum. Çünkü bir kalemde silebilirler. Çok sakin bir burç olarak bilinirler ama sinirlendiklerinde öfkesini yüzünüze kusar. Sözlerini kaldırmak zordur gerçekten. Yani o an keşke tır geçseydi üzerimden de bunları duymasaydım diyebilirsiniz. Değişik bir kafaları var bu arkadaşların. Kavga sonrası yalnız kalmanın cılkını çıkarabilirler. Ama kafaları yerine geldiğinde çoğunlukla arada sorun kalmıyor, şanslısınız…

Kova Burcu

Tartışmalara karşı en tahammülsüz burçlardan biridir kova. Çünkü kızdıklarında direkt oradan uzaklaşmak isteyeceklerdir ama eğer uzaklaşmazlarsa bilin ki bu bittiğinizin resmidir. Bu burca mensup insanların, kızdıklarında sizi çok iyi bir şekilde görmezlikten gelebilme gibi özel güçleri var mesela. Seni pes ettirir ama kendileri hâlâ bir triplerde olabilir yani. Bunun dolayı duvarla, masayla, onunla, bununla tartışın ama bir kovayla asla!

Balık Burcu

Kova burcu gibi ilk başta kaçmak ister. Bir zarar veya onarılmayacak bir hata yapmamak için. Ama eğer bunu başaramazlarsa kendilerine zarar verirler. Ah balıklar neden milletin derdinin cefasını çekiyorsunuz?! Bırak ne halleri varsa görsünler, sen daha önemlisin…

Peki Balık Burcunu ve Diğer Burçları 2022 Yılında Neler Bekliyor?

Jüpiter’in Balık Burçlarına, Yükselen Burçlarına Göre 2022’Deki Etkileri!

Jüpiter Balık Burcunda! Jüpiterin Balık Burcuna Etkileri 2022 Yılında Neler Olacak?

Tereddüt Etme, Cesaret Et

Hayatın her alanında acabalarla karşılaşmamız olası. Tam ilk adımı attığımızda ikincisinden endişe duymak, emin olduğumuz bir konuda bile şüphe etmek mümkün. Fakat bizim konumuz işin bu tarafı değil. Mottomuz olan ‘Tereddüt etme, cesaret et’ felsefesiyle ünlü düşünürlerin cesaret üzerine söyledikleri anlamlı cümleleri sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.

  • Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Yine dene. Yine yenil. Daha iyi yenil.
    Samuel Beckett
  • Baktın olmuyor. Olana kadar bakacaksın.
    İlhan Berk
  • Bildiğim en cesaret verici gerçek, insanın bilinçli bir çabayla yaşamını yüceltme yeteneğidir.
    Henry D. Thoreau
  • Bu dünyada yol alan kişiler, ayağa kalkıp istedikleri koşulları arayan ve bulamadıklarında yaratan insanlardır.
    George Bernard Shaw
  • Cesaret bulaşıcıdır. Cesur bir adam ayağa kalktığı zaman, diğerlerinin omurgaları da sertleşir.
    Billy Graham
  • Senin almaya cesaret edemediğin riskleri alanlar, senin yaşamak istediğin hayatı yaşarlar.
    Sokrates
  • Daha önce hiç sahip olmadığın bir şeye sahip olmak istiyorsan, daha önce hiç yapmadığın bir şey yapmalısın.
    Nossrat Peseschkian

Ömer Hayyam’dan ‘Rubailer’

Tertemiz geldik yokluktan kirlendik;
Sevinçle geldik dünyaya, dertlendik.
Ağladık, sızlandık, yandık, yakındık;
Yele verdik ömrü, toz olup gittik.

‘Muhteşem Kitap’ diye isimlendirilen ve günümüze kadar birçok badirelerden geçen eser, Sabahattin Eyüboğlu’nun çabalarıyla Ömer Hayyam’ın dünyasını bizlere açıyor. Okurken; Doğu’da dilden dile ün salan, gelecek nesillere keyfe keder bir rahatlıkta aktarılan, sarsıcı ve bir o kadar da etkileyici bir üslupla karşılaşacaksınız. Tanrı kavramını birçok dörtlükte; bilinmezlikle, bazen inkar ile ve bazen de umursamaz bir tavır ile sorgulayan Hayyam, her kesimden insanı kendine hayran bırakmayı başarmıştır…

Dünya üç beş bilgisizin elinde;
Onlarca her bilgi kendilerinde.
Üzülme; eşek eşeği beğenir:
Hayır var sana kötü demelerinde.

Ne güzel gün! Hava ne sıcak, ne serin;
Bir bulut, tozunu siliyor bahçemin;
Bülbül coşmuş, sesleniyor sarı güle:
Şarap iç şarap da yüzüne renk gelsin!

Keyifli okumalar dileriz… Rubailer ve Ömer Hayyam hakkında daha detaylı bilgi edinmek için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz.

https://www.24okur.com/titanikde-batan-muhtesem-kitap/

Bin Şairin Yanarak Anlattığı Olgu: Aşk

“Gel beraber alalım nefesimizi sevdiğim, sensiz boğazımdan geçmiyor.” Ahmed Arif’in bu dizeleri, okuduğum en anlamlı aşk sözlerinin başında gelir. Artık günümüzde kimse kimseye tahammül edemezken, sahip olduğumuz maddi ve manevi şeyleri paylaşmaktan imtina ederken, gördüğümüz yüzlerden sıkılmaya meyilliyken, “Her gün aynı çorba içilir mi?” diye pekiştirecek sorularımız da varken üstelik, Ahmed Arif’in bu dizeleri ‘Aşk’ denildiğinde hemen aklıma geliverir.

‘Çünkü ne kadar mutlu ettiysek o kadar yalnız kaldık’ der tüm zamanların en iyi aşk şairlerinden Cemal Süreya. Ben bu dizeye de hak veririm çoğunlukla. Yaşanmışlıklar göz önüne alındığında, fedakarlık yapan tarafın hep kaybedeceği kanısına varılmıştır ki, çok yakın iki dost olan Ahmed Arif ve Cemal Süreya aşktan yana yaşadıklarından farklı çıkarımlar elde etmişlerdir. Tıpkı aynı şeyleri yaşayan bizlerin bile farklı sonuçlara vardığımız gibi…

Elif Şafak ise şöyle anlatacaktır hislerini; ‘Aşktan yana yaşadıklarımı bilseydin eğer, hala sevebiliyor olmama aşık olurdun.’ Sahi siz de hiçbir daha sevemeyecek duruma geldiğinizi hissettiniz mi? Peki sizce geçmiş de yaşadığımız acı tecrübeleri, yeni tanıdığımız insanlara mal etmek doğru mudur? Aşktan yana canı yanmış bir kadın, karşısındaki kişiden onu sevebildiği için bir tebrik bekliyor gibi. Bazen bizlerde bu bencilliğin ortasında buluveririz kendimizi.

“Ben birini sevmiyordum
O da beni sevmiyordu.
Bir gün bir yerde randevulaştık
Ben gitmedim, o da gelmedi.”

Özdemir Asaf’ın içinde mutlak bir ironi olduğuna inandığım bu dizeleri ise, gerçeklikten ziyade hayali bir sevgiyi anımsatır bana. Ve her okuduğumda, şairin yalnızlığını hissederim. Peki ya siz bu dizelerde ne hissediyorsunuz?

Ve duygusal karmaşaların içindeyken, benim neden bir ilişkim yok? Ben neden yalnızım? Beni kimse sevmeyecek mi? Gibi sorularla boğuşurken insanı anlamlı bir şekilde Sabahattin Ali’nin şu dizeleri kendine getiriyor. “İnsan dünyaya sadece yemek, içmek ve koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.”

Bin şair yanmış da farklı farklı anlatmış hislerini. Sizlerde kendi hikayenizi yazmanız dileğiyle…

Nil Karaibrahimgil’den Ders Niteliğinde Bir Kitap: Kelebeğin Hayat Sırları

Herkesin hayat tecrübesi farklıdır. Aynı şeyleri yaşayanların bile aynı olaylardan çıkarımları farklıdır. Nil Karaibrahimgil hem şarkılarındaki kendine özgü sözleri, hem renkli kimliği hem de duyarlı yapısıyla hep beğendiğim bir isim olmuştur. Yine kendi dünyasından bolca izler taşıyan, onlarca farklı hikayeden oluşan, yaşamın içinden geçerken hem dersler çıkaracağınız, hem de keyifle okuyacağınız kitabı ‘ Kelebeğin Hayat Sırları ‘ nı baş ucunuza koymak isteyeceksiniz.

Kişisel gelişime meraklı, başkalarının öykülerine şahitlik etmeyi seven, mottolara ve ilhama inanan arkadaşlar, bu kitap sizin için.

Unutmayın, ders siz öğrenene kadar devam eder…

Pozitif Düşün, Gülümseyerek Yaşa

Kendini mutsuz mu hissediyorsun? Kaygılı, endişeli misin? Her gün seni huzursuz edecek olaylar mı yaşanıyor? Haydi, bu yazı tam senin için. Unutma her gün bir motto bakış açınızı değiştirir. Gülümseyerek yaşamak senin de hakkın 🙂

  • Kendimi derinden seviyorum, kabul ediyorum ve onaylıyorum. Ben çok değerliyim.
  • Benim zihnim güçlü bir iyileştirme aracıdır. Her sorun bana öğrenmem gereken bir ders verir.
  • Artık hayatıma beni strese sokacak, değersiz hissettirecek insanların yerine; beni mutlu edecek, beraber güleceğim insanların girmesine izin veriyorum.
  • Mucizeler ona inananların başına gelir.