Paslanmış Kilit

Şimdi kanadı kırık bir kuş özgürce dans etmeyi beklerken, gökyüzünden uzunca bir zaman mahsur kalmış kanatları, hafif bir rüzgarla bile umuda kanat çırpıyor.

İşte bu hikaye “yine, yeniden” denemenin özgürlüğünü, umuda misafir ediyordu.

Bir hayali var aslında günümüzün tecrübe edilmişliğinin. Bu herhangi bir konu ya da mecra, ne olursa olsun.
Hep denedik ama olmadı.
Ya olsaydı…?
Ya başarsaydık…?
Aklımıza takılan sorulardan, cevabını bildiğimiz sorulara geçiş bile yapamıyoruz.

İlk seferde, ilkinde, hatta anında…Tam isabet!
Bana sadece tatmin olmuş, bir duygu balonu gibi geliyor.
O vakit ucuz olmaz mıydı tecrübe denen yaşanmışlığımız?
Acısız, yarasız hatta hasarsız…
İçinizden eminim, “Keşke ucuza kaçsaydık” diyenleriniz bile olmuştur.
Bu kadar iç çekmezdik.
Bu kadar heba edilmezdik, ah’lar vah’lar…

Sabırsızlığımızı, tutkularımızın anahtarı sanırız. Hâlbuki korkularımızın paslanmış kilidi de ifade edemiyoruz.

Denemişliğin tadını çıkaramıyoruz.
Hemen olsun’lara bağlıyoruz.
Hüsrana başrol veriyoruz
Umuda, figüran muamelesi…
Oysa gülü gül yapan dikenidir.
Kusuru kendindedir.
Ben yaptım, ben ettim rahatlığı da beni burada cezbediyor.
Beni ben yapan tecrübelerimdir, deneyimlerimdir. Yarası da benim, şifası da benim. Aslında hayatımın ana kahramanı “benim”.

Kahramanımıza iyi bakın…

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Bir yorum girin
Adınız

Exit mobile version