10.1 C
İstanbul
Salı, Aralık 3, 2024

Kırılmışlıkların Tamir Sanatçısı

Hangimiz evinde en değerli anlarımızın sığdığı çerçevesi, bir bardağı ya da benzer bir şeyi kırılmadı? Saygımız ve sevgimiz, kimi değer verdiklerimiz; kıpır kıpır ve kıpırtısız bir halde kalbimizin tepesinden ruhumuzun uçurumuna itildi. Ve o hassas kalplerimizde dünya kırılma noktasına geldi.


Bardağı (ve geride kalan her şeyi) çoktan kırılmış olarak görürsem daha ılımlı ve sevecen biri olma hedefimde, bana, gerçekten ihtiyacım olan bakış açısını sağlayabilir. Bunun özü, yaşamın sürekli bir değişim içinde olması. Her şeyin bir başlangıcı ve bir sonu vardır. Her ağaç bir tohumla başlar ve zamanı geldiğinde tekrar toprağa dönüşür. Kaya parçaları oluşur ve yok olur. Bedenlerimiz doğar ve ölür. Üretilen bir bardak eninde sonunda kırılacaktır.


Bu son cümle beraberinde huzur getirdi yüreğime. Bir şeyin zaten kırılacağını biliyorsak, kırılması bizi şaşırtmamalı ve üzmemeli öyleyse. Bir şey yok olduğunda -değerli bir eşya, kıymetli bir anı…- inişli çıkışlı olmak yerine bir süreliğine hayatımızda olduğu için minnettar olunmalıdır.
Bu felsefeyi anlamanın bir yolu şu geleneğin altındaki gizli felsefedir:


“Japonlar kırılan eşyalarını tamir ederken kopan veya kırılan parçanın yerini altınla doldururlarmış. Bu felsefeye göre bir eşya ya da insan bir hasara uğramış, bir acı çekmiş ise bundan bir ders almış ve bu konuda bir hatıraya sahiptir. Ve artık daha önceki halinden çok daha güzel ve değerlidir.”


İşte bundan dolayı da kırılmış eşyaları altınla tamir edip eski halinden daha güzel hale getirmeye çalışıyorlar. En sevdiğim bardağı ya da anıları elime alıp bir süreliğine güzelliğinin keyfini çıkarmalıyım. Bu bardağın ve anılarımın kırılmış, parçalarının yere saçılmış olduğunu görerek ve zamanla her şeyin bütünlüğünü kaybederek özüne, yeniden doğuşa geçeceği fikrine tutunurum.

READ  Ankara Film Festivali’nden Vişegrad Dörtlüsü Klasikleri


Elbette hiç kimse en sevdiği eşyasının, kalbinin, ümitlerinin ve hayallerinin kırılmasını istemez. Asıl amaç kaçınılmazı kabullenip yeni bir cisim, isim ve his yaratarak kırılmışlıkların tamir sanatçısı olabilmektir.


“Aman Allahım!” yerine “Olacak olan oldu” ve altınla birleşince daha değerli oldu diye düşünürsünüz. Bu bilinci kullanmaya başladığımızda yalnızca soğukkanlılığımızı korumakla kalmayacak, aynı zamanda hayattan eskiye nazaran çok daha fazla keyif alacaksınız.

Merve Alıcı
Merve Alıcı
Edebiyat ve Şiirsever Bir Sağlıkçı - Biraz da Astroloji'ye meraklı

Related Articles

4 YORUMLAR

    • Teşekkür ederim şiir yürekli dostum…
      “Hayata gülümsersen, hayat gülümser sana.” Yüzümüzdeki tebessüm daim olsun. Gülümseten bir yazıyla tekrar burada olacağım. ??

    • Görüşleriniz için teşekkürler saygıdeğer hocam. Beğenmenize sevindim 🙂
      Devamında gelecek yazılarda da aynı bütünlüğü ve ahengi görebilirsiniz…

CEVAP VER

Bir yorum girin
Adınız

- Advertisement -spot_img

Latest Articles