15.7 C
İstanbul
Cuma, Kasım 8, 2024

Çağımızın Sorunu: Ruhsal Hastalıklar

Ruhsal hastalıklar, bir kişinin sağlıklı sürdürmesi gereken hayatını, sağlıklı bir şekilde sürdürmesine engel olan psikolojik rahatsızlıklara verilen genel isimdir.

Ruhsal Hastalıklar Nelerdir?

Aşağıda yazılan hastalıklar ruhsal hastalıklardan bazılarıdır.

  • Obsesif – Kompulsif Bozukluk
  • Depresyon
  • Sosyal Fobi
  • Panik Atağı
  • Travma Sonrası Stres Bozukluğu
  • Bipolar Bozukluk (İkiuçlu bozukluk, Manik Depresif Hastalık)
  • Yeme Bozuklukları
  • Erişkin Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
  • Madde Bağımlılığı
  • Yaygın Anksiyete Bozukluğu
  • Nikotin Bağımlılığı

OBSESİF – KOMPULSİF BOZUKLUK

Ocağı kapattım mı? Kapıyı kilitledim mi? Bunlar obsesif davranışın hafif örnekleridir. Hastalarda belli düşünceler, fikirler, imajlar sürekli tekrar eder. Örneğin basamakları sürekli sayarlar. Kir de obsesif reaksiyonlara yol açabilir. Hastaların çoğu bunun farkında olsa da buna karşı koymayı başaramaz. Bu psikolojik hastalık çoğu kez sosyal çevreyi de etkiler, sosyal ilişkilerin bozulmasına yol açabilir.

Kadınlarda görülme oranı: % 4,2

Erkeklerde görülme oranı: % 3,5

DEPRESYON

Depresyonda olan bir kişi çoğu zaman kendisini kederli ve isteksiz hisseder. Depresyonun başlıca belirtisi, hiçbir şeye karşı ilgi ya da heyecan duyulmamasıdır. Depresyon, insanın sadece bazen kendisini kötü hissetmesi anlamına gelmez. En bilinen psikolojik hastalık olan depresyonun uzmanlar tarafından tedavi edilmesi gerekir. Depresyon, uyku sorununa, konsantrasyon bozukluğuna, iştahsızlığa ve gelecek ile ilgili olumsuz düşüncelere ve hatta zaman zaman intihar düşüncelerine neden olabilir. Burada da erken teşhis önemlidir.

Kadınlarda görülme oranı: % 11,4

Erkeklerde görülme oranı: % 5

SOSYAL FOBİ

“Sadece bir saniye için gözlerinizi kapatın ve bir odaya girdiğinizi ve orada bazı arkadaşlarınızı ve meslektaşlarınızı gördüğünüzü düşünün, birden yere doğru bakıyorsunuz ve üzerinizde hiçbir giysinin olmadığının farkına varıyorsunuz”. Sosyal fobisi olan kişilerin bir toplumsal durumla karşılaştıklarında neler hissettiklerini bu senaryo çok iyi anlatmaktadır. “Büyük bir utanç duyarsınız, odadan kaçıp gitmek istersiniz, sanki ölecekmiş gibi olduğunuzu hissederseniz, hiç kimseyi yeniden görmek istemezseniz”.

SF bireyin başkaları tarafından yargılanabileceği kaygısını taşıdığı toplumsal ortamlarda mahcup ya da rezil olacağı konusunda belirgin ve sürekli korkusunun olduğu bir kaygı bozukluğudur. Kişiler başkalarıyla etkileşimde bulunmalarını gerektiren ya da bir eylemi başkalarının yanında yerine getirmeleri gereken durumlardan korkarlar ve bunlardan olabildiğince kaçınmaya çalışırlar. Başkalarının kendileriyle ilgili olarak anksiyeteli, zayıf, kaçık ya da aptal gibi yargılarda bulunacağını düşünürler.

PANİK ATAK

Temel özelliği, aniden ortaya çıkan ve zaman zaman tekrarlayan, insanı dehşet içinde bırakan yoğun sıkıntı ya da korku nöbetleridir. Hastalarımızın çoğu zaman “kriz” adını verdiği bu nöbetlere biz PANİK ATAĞI denir.

Panik Atağı, birdenbire başlar, giderek şiddetlenir ve 10 dakika içinde şiddeti en yoğun düzeye çıkar; çoğu zaman 10-30 dakika (seyrek olarak da 1 saate kadar) devam ettikten sonra kendiliğinden geçer.

READ  Hep Aşıyı Konuşuyoruz, Peki Ya Aşılanan Kişilerin Özellikleri…

PANİK ATAĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

  • Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma,
  • Çarpıntı, kalbin kuvvetli  ya da hızlı vurması
  • Terleme,
  • Nefes darlığı ya da boğulur gibi olma,
  • Soluğun kesilmesi 
  • Baş dönmesi, sersemlik,  düşecek ya da bayılacak gibi olma
  • Uyuşma ya da karıncalanma
  • Üşüme, ürperme ya da ateş basması ,
  • Bulantı ya da karın ağrısı  
  • Titreme ya da sarsılma 
  • Kendini ya da çevresindekileri değişmiş, tuhaf ve farklı hissetme
  • Kontrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusu
  • Ölüm korkusu

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU

Birçok kişi hayatının herhangi bir döneminde sevilen birinin kaybı, ölüm, ciddi hastalıklar, kazalar, doğal afet veya darbe gibi travmatik olaylar ile karşılaşmış veya yaşamıştır. Zaman içerisinde bu yas dönemi geçer, acı azalabilir ve hayat normal seyrine dönebilir. Çoğu insan bu travmatik olayları yardım almadan atlatabilir. Fakat bazı insanlar bu kadar şanslı olmayabilir. Bu travmatik olayların aylar hatta yıllar geçse bile üzerinden etkisini atamayabilirler. Travma sonrasında aşırı kaygı ve stres duymaya devam edebilir ve hatta depresyon geçirebilirler.

Kişiyi aşırı derecede korkutan, dehşetler içerisinde bırakan, çaresizlik yaratan çoğunlukla beklenmedik bir şekilde gerçekleşen olayların kişilerde meydana getirdiği psikolojik etkiler ruhsal travma olarak adlandırılabilir. Asıl olarak kişiyi üzüntü ve çaresizliğe sürükleyen birçok olay varken, bunların hepsi ruhsal travma olarak sayılmaz.

BİPOLAR BOZUKLUK

Bipolar bozukluk, “maniden depresyona kadar uzanan ruh halindeki aşırı değişiklikler” olarak tanımlanır. Önceleri Manik depresif bozukluk veya manik depresyon adıyla bilinen, öz Türkçesi iki uçlu duygulanım bozukluğu olan, bipolar afektif bozukluk, riskli davranışlar nedeniyle ilişkilere ve kariyere zarar veren, tedavi edilmediği zaman intihara bile yol açan ciddi ruhsal bir hastalıktır.

Bipolar bozukluk nedir, sorusuna cevap olarak iki uçlu duygudurum bozukluğu yani çift ruh hali değişimi şeklinde cevap verilebilmesi mümkündür.
Diğer adıyla manik depresif bozukluk olarak ta bilinir.

Hasta olmayan insanların ruh hallerinde ani iniş çıkışlar gözlemlenemez fakat bipolar bozukluk hastalarının ruh hallerinde gündelik hayatı çok etkileyecek şekilde iniş çıkışlar, değişimler olduğu gözlemlenebilir. 
Bipolar bozuklukta önce mani dönem daha sonra depresyon dönemi belirtileri ortaya çıkar.
 

Bipolar Depresyon Belirtileri

  • Mani dönem aksine çok enerjisiz hissetmek
  • Unutkanlık hali
  • Ümitsizlik hissi
  • Hiçbir şeyden zevk alamama
  • İştah problemleri
  • Yorgunluk
  • Aileden ve yakın çevreden uzaklaşmak
  • Uyku esnasında sık sık uyanmak
  • İçe kapanıklık
  • Keyif alarak yapılan faaliyetlere karşı ilgisiz olmak
  • Kendini değersiz hissetmek
  • İntihara meyillilik, intihar girişiminden bulunmak

YEME BOZUKLUKLARI

Yeme davranışı ve yemekle ilgili duyguların ve düşüncelerin bireye ciddi boyutlarda rahatsızlık vermesiyle ortaya çıkar.
Diyet yapma davranışı, yeme bozukluklarının gelişimine yol açan ortak uyarıcıdır. Kişinin yiyeceklere, kiloya ve görünüşe aşırı derecede takıntılı olma durumunun; sağlığına, ilişkilerine ve günlük aktivitelerine ters etki yapma derecesine kadar gitmesine neden olmaktadır. 

READ  Şahsiyet: ''Unutmak ve Hatırlamak''

Yeme Bozuklukları, sadece yiyecek ve ağırlık ile ilişkili değildir. Bedensel belirtiler ön planda gibi görünse de ciddi psikiyatrik sorunlarla birlikte ilerler. Oluşan bir yeme bozukluğu, içsel yaşanan karmaşaya dışsal bir çözüm getirmektir.
Yeme Bozukluklarının oluş nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Etiyolojide biyolojik ve psikososyal nedenlerin birlikte rol oynadığı sanılmaktadır. Yeme Bozukluklarının altında yatan sebepler; düşük benlik saygısı, depresyon, kontrol kaybı duygusu, değersizlik, kimlik karmaşaları, aile içi iletişimde problemler ile ilişkilendirilmektedir.

ERİŞKİN DİKKAT EKSİKLİĞİ

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) çocukluk çağında başlayan, etkisi tüm bir yaşama yayılabilen, süreğen bir nöropsikiyatrik bozukluktur. Biyolojik kökenleri üzerine yapılan kalıtım, genetik ve beyin görüntüleme araştırmaları bu bozukluğu anlayabilmemiz yönünde önemli katkılar sağlamıştır. İyi tanımlanmış bir psikiyatrik bozukluk olmasına karşın, DEHB tanısıyla ilgili gerek sosyal-kültürel itirazlar ve gerekse eklenen psikiyatrik eş tanılar onun iyi anlaşılamayan bir bozukluk olarak kalmasına yol açmaktadır. Ayrıca rahatsızlığın belirli dönemlerde farklı belirtilerinin ön plana geçişi anne-babaların, eğitmenlerin ve hatta hekimlerin kafasını karıştırabilmektedir. 

Hastalığı yaşayanlarda görülen özellikler


– ayrıntılara dikkat edemez, sık hata yapar bir işle uğraşırken dikkati kolayca dağılır
– kendisiyle konuşulurken dinleyemez, aklı başka yerde gibi görünür
– yönergeleri izleyemez, başladığı işi bitiremez – yapması gereken işle ilgili organize olamaz
– sürekli dikkat gerektiren işlerden kaçınır, bu tür işleri sevmez
– sık sık bir şeyleri kaybeder
– dikkati dış uyaranlardan dolayı kolayca dağılır

MADDE BAĞIMLILIĞI

Madde bağımlılığı, vücudun işlevlerini olumsuz yönde etkileyen maddelerin kullanılması, bundan dolayı zarar görüldüğü hâlde bu maddelerin kullanımının bırakılamamasıdır. Bağımlı, madde kullanımına ara verdiğinde yoksunluk belirtileri yaşar. Zamanla madde kullanım sıklığını ve dozunu artırır.

Aşağıdakilerden sadece 3’ünün 12 aylık bir süre içerisinde görüldüğü kişi bağımlıdır.

  • Kullanılan madde miktarının sorunlara rağmen giderek artırılması.
  • Bırakma çabalarının boşa çıkması.
  • Maddeyi sağlamak, kullanmak veya bırakmak için çok fazla zaman harcanması.
  • Sosyal, mesleki ve kişisel etkinliklerin azaltılması veya bırakılması

Ne yapmalı?

  • Eğer kişi maddenin etkisi altında ise onunla bu durumda konuşmanın yararı olmaz.
  • Kendinizi hazır hissetmeden onunla konuşmayın.
  • Açık, samimi ve inandırıcı olun, öğüt vermeyin.
  • Genellemeler yapmaktan kaçının.
  • Korkularınıza dayanarak konuşmayın.
  • Onu etiketlemekten kaçının, çünkü “kullanıcı olarak” etiketlenen kişiye yaklaşmak çok zordur.
  • Ön yargılarınızın farkına varın (“Bunlar iflah olmaz”), böylece yanlış iletişim kurma olasılığını azaltırsınız.
  • Kendinizi onun yerine koymayı deneyerek onun düşünce, yaşantı ve korkularını anlamaya çalışın.
  • Uzman yardımı alması için samimi bir yaklaşımla onu ikna edin.

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU

READ  Kendinin Farkında Ol

Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) olan kişilerde ise “sürekli, aşırı ve durumla uygun olmayan bir endişe durumu” söz konusudur. Aşırı endişe, kişinin günlük yaşamını olumsuz bir şekilde etkileyerek, hayatının normal akışını engeller. Bu kişiler her konuda en kötü sonucun gerçekleşeceğini düşünürler, her şey kendi denetimlerinin dışındadır. Aşırı endişe ve kaygı kontrol edilemeyecek durumdadır ve en az altı ay boyunca hemen her gün vardır ve gün boyunca sürer.

YAB’nun yaşam boyu görülme sıklığı %5-6’dır. Başka bir deyişle, her 100 kişiden 5-6’sı yaşamlarının herhangi bir döneminde bu rahatsızlığı yaşayabilir. Yaşla birlikte kaygı duyarlılığı artar. YAB yaşlılıkta en sık görülen anksiyete bozukluğudur.  

Yaygın Anksiyete Bozukluğu Belirtileri Nelerdir? 

Bir neden yokken ya da bir neden olsa bile durumla uygunsuz olan, aşırı olan denetlenemeyen nitelikteki endişe hastalığın temel belirtisidir. Kişi endişelerinin aşırı olduğunun farkında olsa bile endişelerini denetleyemez ve sakinleşemez. Kolay irkilme, sürekli kötü bir şeyler olacağı düşüncesi, yorgunluk, dikkat ve konsantrasyon güçlüğü, uykuya dalamama ve gece sık sık uyanma diğer önemli belirtilerdir. Sıklıkla yorgunluk, baş ağrısı ve kas ağrıları, yutma güçlüğü, titreme ve seyirmeler, terleme, tahammülsüzlük, bulantı, sersemlik hissi, sıcak basması gibi fiziksel yakınmalar eşlik eder.

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI

Bağımlılık kişinin madde alımı üzerindeki kontrolünü kaybetmesini ifade eder. Dünya sağlık Örgütü (DSÖ) madde bağımlılığını “kullanılan bir psikoaktif maddeye kişinin daha önceden değer verdiği diğer uğraşlardan ve nesnelerden belirgin olarak daha yüksek bir öncelik tanıma davranışı” olarak tanımlar. Diğer bir deyişle madde kullanımı bireye ve topluma zarar verici düzeyde bir davranış haline gelir. Sigara içme veya dumanının solunması zamanla kişide psişik ve fiziksel bağımlılık oluşturur. Tütünde esas bağımlılık yapan madde nikotindir. Sigara, daha çok alışkanlık yapıcı daha az zevk verici bir bağımlılık türü olarak kabul edilmektedir.

SİGARA VE NİKOTİN BAĞIMLILIĞININ TEDAVİSİ

Nikotin bağımlılığı ile diğer bağımlılık sendromları birbirine benzerdir. Bu benzerlik “tedavi için de geçerlidir. Tedavide amaç uzun erimde sigara kullanımın bırakılmasıdır. Tedavideki hedefler öncelikle içme davranışını denetleme, miktarını azaltma ve daha sonra bırakmayı içermektedir. Birden bırakma doğru mudur? Olanaklı mıdır? Azaltarak bırakmak mı önerilmelidir? Olanaklı mıdır? Bu sorular nikotin bağımlılığının, diğer bir deyişle sigara bırakma tedavisi açısında her zaman sorulan, yanıtları hastaya göre değişen sorulardır.


Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Related Articles

1 Yorum

CEVAP VER

Bir yorum girin
Adınız

- Advertisement -spot_img

Latest Articles