Bir Nefes Ümit

Bir insanın başına gelecek en kötü şey nedir diye sorsak, bir sürü cevap alabiliriz:
Çocuğunu kaybetmek, annesini, babasını kaybetmek, işini kaybetmek, sağlığını kaybetmek , eşini kaybetmek, evini kaybetmek, cüzdanını kaybetmek, ailesini kaybetmek…

Bunların hepsi kötü ama en kötü şey bu değil.
Bir insanın başına gelecek en kötü şey; ümidini kaybetmesidir.
Öyle bir kayıp ki bu, insan yaşama dair ümidini kaybedince, intihar ediyor.

Sonunun ölüm olduğunu bilen, buna rağmen yarının ve dahi yıllar sonrasının hesabını yapan da insan, yaşadığı acıya dayanamayıp canına kıyan da insan.

Aradaki fark, ümit edebilmektir.
Ve biz, yaşayabilmek için ümidimizi korumak zorundayız.

Ümidini kaybetmek nefessiz kalmakla eşdeğer.
İnsan nefessiz yaşayabilir mi?
İnsan nefes alamasa, zorlansa, hayattan keyif alır mı?
İnsanın nefesi daralsa, bir adım atmaya mecali kalır mı?

Ümitsizlik içinden çıkılamayacak bir çukur
Asla uyanılamayacak bir kabus gibi

Sanki insan, yakıcı bir acının içinde donmuş kalmış. Ve bu acı artarak tüm vücuduna ve ömrüne yayılıyor, o acının içinden sıkışıyor insan.

Bizler yaşamak için nefes almaya nasıl mecbursak, ruhen yaşamak için de ümit etmeye mecburuz.
Ümidimiz olmadan yaşama nasıl tutunuruz?
Amaçlarımızın arkasından nasıl gider, nasıl hayal kurarız?
Yaşayabilmek, gülümseyebilmek, üretebilmek için,
Dua edebilmek, sabredebilmek, inanabilmek için
Sevebilmek, hayal edebilmek, insan olabilmek için
… ümit edebilmeliyiz.

Ümitsizlik kanserden daha kötü. Kanser insandan insana geçmiyor, yayılmıyor ama ümitsizlik insandan insana hızla yayılabiliyor. Ve nice kanser hastası sağlığından önce ümidini kaybediyor.
Ümitsiz bir insan bin sene yaşasa ne olur? O her gününü bir felaket olmasını bekleyerek geçirir veya bir köşede oturur, olmaya bulmaya üretmeye aramaya çalışmaz.
– Ne gereği, ne anlamı var der.
Halbuki ümidi olan insanın sadece varlığı bile faydalıdır etrafına.
Bir insana kötülük yapmak istiyorsanız ümidini kesin. Renklerini elinden almışsınız gibi simsiyah bakacaktır etrafına.
Tam tersi bir insana iyilik yapacaksanız onun ümidini güçlendirin.

Ölmediğimiz sürece nefes alıp vermeye mecburuz değil mi? Bu hem ihtiyaç, hem büyük bir nimet.
Bazen burnunuz tıkanır, maske takarız ve zor nefes alırız
Kimi zaman heyecandan kimi zaman stresten nefesimiz kesilecekmiş gibi olur
İsin pisin, tozun toprağın içinde aldığımız nefes belki genzimizi yakar, belki midemizi bulandırır
Kimi zaman mis gibi bir ortamda tertemiz hava alırız ciğerlerimize çeke çeke.
Kimi zaman bir deniz havası, hafif nemli, tuzlu.
Astım hastalarının yanında daima bir ilaç.
Kimi evinde oksijen tüpüyle nefes alıyor.
Ama her zaman nefes alıyoruz, almaya da mecburuz.

Yaşam yolcusuna birkaç tavsiye

Yaşamak için;
Ümidini koru çünkü ancak o zaman o da koruyabilir.
Siz ikiniz birbirinizin yoldaşınız, sen onu bırakmadığın sürece o da seni bırakmayacak.
Ümidini kaybettin diyelim, ara bul.
Nerede yitirdin onu? Yaralanmış mı, incinmiş mi?
Kim almış onu elinden?
Ümit hassastır. Kırarsan, üzersen, incitirsen, görmezden gelirsen, sesini duymazsan, senin ona ihtiyacın olduğunda, onu çağırdığında bu kez o sessiz kalır. Ve sen hayat karşısında incinirsin.

Ümit hayatın gerçeklerini örtbas eden bir şey değil, bilakis her şeyi zıddıyla sana bildiren bir hakikat.
Acısıyla tatlısıyla hayatı kabul etmene yardım eden bir yoldaş.
O sana düşmeyeceksin demiyor, düşsen de kalkacağını, ağlaşan da güleceğini, yapamasan da en azından denediğini hatırlatıyor. Ölsen de dirileceğini söylüyor.

Ümidin güçlüyse, “Bittim, artık yeter vazgeçtim asla olmayacak” dediğin o anda :”Ben buradayım… Yalnız değilsin, ben yanındayım, beraberiz, atlatırız” der ümidin, duymasını bilirsen.

Velhasıl kelâm, ümidimiz nefesimiz kadar önemli.
O zaman aldığımız her nefesin bir amacı olmuş olur.
Ve biz nefes aldıkça ümit ederiz, ümit ettikçe de nefes aldığımız her an anlam kazanır.

2 COMMENTS

  1. Insan bazen Ümit nedir unutuyor. Umudunu kaybediyor bulmayı aklına getiremiyor. Bunu bize veciz ve güzel bir şekilde hatırlattığınız için teşekkürler… Kaleminize sağlık

  2. Varlığının kıymetini bilmek için arada eksikliğini hissetmek gerekiyor. Tabi tümden kaybetmemek şartı ile. Yorumunuz için teşekkür ederim

LEAVE A REPLY

Bir yorum girin
Adınız

Exit mobile version