Yaşan(a)mayanlara

Bilmediğim bir zamanın, beklenmedik bir anından sesleniyorum. Bu kez kalemimi kendime rastlayışımla doldurmuşum kara kaplı defterin bembeyaz sayfalarına bir bir akıtıyorum. Bir de bir türkü tutturmuşum ki… Sormayın. Şu an içinizden neyi mırıldanmak geliyorsa onu mırıldanın. Belki olur ya, aynı türkünün veyahut aynı şarkının nakaratında rastlaşırız. Olur ya, geçmişin tozlu raflarında kalmış o mutluluğa buruk bir tebessüm bırakırken hatırlaşırız. Belki de en acı haliyle Cemal Süreya’yı yad eder, ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz mısrasıyla bir iç çekeriz. Her iç çekişle hiç istenmeyen apayrı bir gafletin içine düşeriz. İçine düşülen o gafletin bir kefareti olsa katbekat öder uğruna nelerden vazgeçebilirdik? Bir ihtimal daha vara sığınabilirdik. Ama yok, yitik zamanın peşindeyiz.
Her gece hayaliyle uykuya dalıyor, her sabah uyanır uyanmaz ilk iş o düşleri fırçalıyoruz.Ve bir ihtimale sığınamadığımız o günden beridir üşüyoruz.

Hatra gelen gülüştüklerimize değil, gülüş(e)mediklerimize; yaşanabilecekken yaşan(a)mayacaklara…
Ve daha nicesine… Kırgınız. Bir ihtimale sığınamayan bedenimizle, yorgun yüreklerimizle üşüyoruz.
Ruh üşüyünce, nasıl neyle iyice örtünür bilmiyoruz. Doğrusu ruh üşümesine ne bir hırka var ne de bir palto. Ne de ısıtacak başka bir şey… Lüzum da yok.

Farkına varmanın ötesinde tecrübeyle sabit anlaşılıyor ki; mutluluk da üzermiş insanı, yaşanabilecekken yaşanamayan mutluluklar gibi mesela.

Tecahülüm bu kez arifane değil, ciddi:
”Sahi yaşanabilecekken yaşan(a)mamış kaç mutluluk var hayatımızda?”

2 COMMENTS

  1. Düşleri fırçalayabiliyorsak umudumuzdandır. Lekesiz, bembeyaz düşlerinin bir gün gerçekleşmiş olmasını diliyorum. Yüreğine, kalemine sağlık kardeşim.

  2. Yaşanacak olan mutlulukların hayalini kurmaktan vazgeçmeyiz. Sevdiklerimizle paylaşamadığımız her an buruk olsada gelecek için ümitliyim. Çok yakında, çok yakında, çok yakın.

LEAVE A REPLY

Bir yorum girin
Adınız

Exit mobile version