Ordadır Bayram, Ordadır İstigmam

Kalemi her elime alışımda sarıyor etrafımı düşünceler. Ne yazacağımı bilmeden oturunca beyaz sayfaların önüne, binlerce şey gelirdi aklıma. Şunu yaz, bunu yaz…  Ama mazide kalmış o günler sanki. İçimde bir insiyak var gitmek bilmeyen. Sanki ona iltica ettim de tamamen ona aitim artık. Acıyı yazmaktan, acıyı anlatmaktan korkan yüreğim şimdi sanki acıya meftun olmuş. Başka bişey yazmayı ayıp sayıyor vicdanım. Bunca acının olduğu yerde kalemim isyanlar dehlizinde boğuluyor gibi. Ben artık acı bir kalemim. Serzenişim bir bayram sabahından yükselecek bu sefer. Tüm mazlumlar adına…

15 Haziran 2018

02:28

Karanlık bir geceden yükseliyor yine feryatlarım. Hiç kimsenin duymadığı, duymak istemediği haykırışlarım… Küçük pencerelerden geçmiyor hayallerim. Çarpıp dönüyor gerisin geriye. Mahir bir ressam değil artık düşüncelerim. Neydi ağaç mesela? Her zaman dallarında öten kuşlar artık neden yok? Neden farksız her lahza birbirinden? Müşfik bir el neden yok omuzlarımda, ağlarken? Yine daldım çıkmazlara ayın karanlığıyla. Mihnetler doldurdum sol cebime yine. İyisi mi varıp uzanayım yatağıma belki yarın güzel bir şeyler olur kim bilir. Ne de olsa bayram değil mi? Büyüklerim başımı okşar belki, cebime para sıkıştırırlar mendilin içinde. Hem belki lunaparka götürürüm çocukları. Götürürüm ama onlardan daha çok eğlenirim kesin. Evet evet uyumalıyım artık. Hem sabah erkenden bayram namazına uyandırır babam şimdi. İmam efendiyle birlikte açtırır bize camiyi yine her yıl olduğu gibi. Sonra dedemin mezarına gideriz. Özlemlerimizi bırakırız toprağına. Bütün herkesle bir kahvaltı sofrası etrafında toplanırız. Ekmekler el yakar gelince. Gülmekten boğazımızda kalır lokmalar. Mahalleyi dolaşırım sonra kapı kapı. Hasret teyze el açması baklavasından yapmıştır yine kesin. ‘’Bi tabak daha yen  mi yavrum?’’ diye sorar değil mi bu bayram da? Gözlerime perde iniyor, sabah olmak üzere.

05:24

Güneş yine bu hayallerle uyandırdı bizi. Uyandık uyanmasına ama bu yüreğimdeki kor da neyin nesi? Herkes en güzel kıyafetini giymiş. Hakkı olan 3 tanenin en güzelini, en yenisini, en temizini… Sevgilinin huzuruna çıkacaktık tabi. Onun huzuru bayramdı bize. Ama hayret babam uyandırmadı bu bayram namazına. Tanıdık değil bu bayram sabahı bana. Kimseye değil… Dördüncü kez aynısı ve belki de daha da sürecek olsa da… Ama olsun, ayrı bir tat veriyor bu sefer. Hiç bu kadar içten düşmemişti gözlerimizden yaşlar. Hiç bu kadar kurumamıştı dudağımız susarken. Hiç bu kadar sıkı sıkı sarılmamıştım kimseye ben bayramlaşırken. Aldığım hiçbir şeker bu kadar değerli değildi. ‘’Allah seni evlatlarına kavuştursun’’ derken kimsenin gözlerinin içine bakıp yakmamıştım yüreğimi daha önce. En güzel kıyafetlerin içinde bu kadar temiz değildi ruhum, bu kadar özgür değildi. Hiç bu kadar kişiyle birlikte gülmemiştim kahvaltı sofrasında. Hasret teyzenin ev baklavası yoktu belki ama içten ağlayan gözlerinizin gülüşü ondan daha tatlı geliyor. Hangi tatlı verebilir ki senin kahkahanın tadını Yaprak? Özlemin bile adı farklı bugün. Ama olsun. ‘’Kim bilir belki ilerdedir yaşanacak günlerin en güzelleri’’ deyip koymadık mı umudu bir kere sol cebimize. Hangi bedbaht alabilir bunu bizden. Ruhumuzu bayram yaşamaktan kim alıkoyabilir? Hiç kimse. Kahvaltı da bitti. Sessizliğin sesini sonuna kadar açma vakti şimdi. Açın sesi, ebedî kavuşmaya kadar… Ordadır bayram, ordadır istigmam. İyi bayramlar.

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Bir yorum girin
Adınız

Exit mobile version