12.9 C
İstanbul
Cumartesi, Nisan 20, 2024

Korkunun Cesarete Dönüştüğü Çizgi: Waris

Bir kadın düşünün,
Çektiği onca zorluğa rağmen ayakta kalma çabası veren.
Bir kadın düşünün,
İçinde bulunduğu ataerkil hegemonyanın onca baskısına karşı baş kaldıran.
Ve bir kadın düşünün,
Öyle bir adı olsun ki bütün hayatıyla özdeşleşen.
Çöl Çiçeği: Waris

“Gencim! Gerçekten ben gencim. Bu kırışıklıklar doğuştan…”

Umut, 1965 yılının bilinmeyen bir tarihinde mekanların en çetrefillisini -Somali- mesken edindi. Hem de o günün şartlarında ruhunu bir kadın bedenine bahşederek.Metin

O sabah iki minicik gözden ürkekçe seyretti dünyayı ama büyüdükçe cesurlaştı bakışları…
Henüz üç yaşındaydı. Annesinin elinden tutup çadırdan, çölün sessiz çığlıklarını besleyip büyük, korkunç karanlığa dönüştürdüğü noktaya ayak bastığında. Bakışları, karşıda elinde bıçakla bekleyen başka bir kadına kenetlendi ama bilmiyordu ne olacağını, çünkü yalnızca bir çocuktu…
O, bıçağın keskin yüzündeki yansımasına bakarken bıçak hiç olmaması gereken bir yere gitti, kadınlığını aldı ondan. Hani üç evre vardır ya bebeklik, çocukluk ve genç kızlık evresi. Galiba çocukluk evresi minik Waris’in hayatını teğet geçmişti yahut hayatının kör bir sokağından kaçırılmıştı kapkaççılar tarafından. Sonra o ölüm gibi keskin surat, ömür boyu taşıyacağı bir yük bıraktı o minicik omuzlarına. Cesur bakışlardan ürkekçe minik minik gözyaşları gelmeye başladı… Karanlıktı o gün; ölüm gibi… O, artık bir üreme objesine dönüştürülmüştü çünkü.

Tanrının daha doğuştan beni mükemmel bir vücutla yarattığını hissediyorum. Sonra insanlar beni kestiler, gücümü aldılar ve beni sakat bıraktılar. Kadınlığım çalınmıştı. Tanrı bu organlarımı istememiş olsaydı neden yaratmıştı ki?

Aradan geçen on yıl, yaş 13… Zihinleri bulandıran karanlık günün üzerinden tam on yıl geçmişti. Ee durur mu kader, ikinci büyük darbesini indirmek için hazırlıklar yapıyordu elbette.
Bir gün babasıyla beraber oturuyorken yanlarına yaşlı bir adam gelir. Küçük Waris, çocukluğun verdiği merakla kim olduğunu sorar. Babasının yüzünde bir garipseme. Kızının bu soruyu sormasına şaşırmış olacak ki “Bilmiyor musun? O senin kocan, alışsan iyi edersin. Senin için çok da iyi bir fiyat biçti. Tam beş deve. Düşünebiliyor musun bunu? Tam beş deve” ve o anda o cesur bakışlar, ikinci büyük korkuyu yaşadı. Katran siyahı denizin en derin noktasına battı ve çıkamadı. Oksijen değil katran soluyordu, mavilik değil kan görüyordu. Korkunun krallığında satılmak mı yaşar yoksa yaşlı bir adamın çocuk gelini olmak mı? Belki ikisi de. Ama kesin bir şey varsa o da cesaretin, korkudan başka bir şey kalmadığında ortaya çıkan bir şey olmasıydı.

READ  Mert Ramazan Demir Kimdir?

Metin

Ve kaçış…                                                          Bütün korkularını geride bırakıp yeni ufuklara yelken açmak, yaşanmışlıkları bir daha yaşanmasınlar diye dünyaya duyurmak…

“Bu grup çatışmaları, tıpkı sünnet gibi, erkeklerin egolarından, bencilliklerinden ve saldırganlıklarından ileri geliyordu. Bunu söylemekten nefret ediyorum ama gerçek bu!”

Yeni hayatının ilk safhasına İngiltere’de tanıklık ediyoruz. Orada çalışmaya başlar; ayakta durabilmek için. Akıcı bir Fransızca bilmesine karşın İngilizce’yi günlük dizilerden öğrenmeye çabalar. Bunun yanı sıra kaydolduğu bir kurs da vardır.
Umudun sesi olacağı güne adım adım…
İngiltere’de çalışma esnasında dünyaca ünlü fotoğrafçı Terence Donovan tarafından keşfedildi. Bu sayede çeşitli markalara reklam yüzü oldu ve hatta James Bond’un “The Living Daylights” adlı filminde kısa bir oyunculuk deneyimi bile yaşadı…
O, artık herkesin tanıdığı ünlü bir kadındı. Nüfuzunu kullanarak kendi gibi küçük yaşlarda sünnet edilen kız çocuklarının sesi oldu ve yaşanan bu vahşeti bütün dünyada duyurdu. Kadınların, kadınlığın umudu oldu. Bu toplu kıyım sayılabilecek ritüele dur demek için Çöl Çiçeği adında bir dernek kurdu. Amaç; minik bedenlerin kocaman hayallerini oltanın ucundan almaktı.
O, kadının isteyince her şey yapabileceğinin kanıtı ve kendisi gibi böyle şeylere maruz kalan çocuk ve kadınların yüzünde açılan bir busedir…
Adı gibi çölde açılan bir çiçektir.

Şüheda Şalışlıoğlu
Şüheda Şalışlıoğlu
20 yaşındayım. Mersin Üniversitesi psikoloji bölümü öğrencisiyim. Kendimi bildim bileli yazma, karalama, çizme alanları ile çok ilgilendim, içli dışlı oldum. Ve bu hobilerimi -hele hele yazma- bu mecra ile birleştirip daha iyi ve daha güzel işlere imza atmak istiyorum. Daha çok okumak, okudukça yazmak ve yazdıklarımı paylaşmak sanırım beni en çok mutlu edecek şey olabilir :)

Related Articles

4 YORUMLAR

CEVAP VER

Bir yorum girin
Adınız

- Advertisement -spot_img

Latest Articles