İç Beyanları – 2

Sarı sıcak bir güneşin altında kavrulurken bir ağacın gölgesi kucak açar sana. Ansızın başlayan bir yağmurda ıslanmamaya çabalarken dallı budaklı bir ağacın gövdesi saklar seni.

Ağaçlar gerçek bir öğretmendir. Göğe doğru uzanan dalları, koca gövdeleri, renk renk çiçekleriyle çok şey anlatır. Sekoya Ağacı, insanın yükselişinin ve heybetinin bir sınırı olduğunu öğretir. Gökkuşağı Okaliptüs Ağacı, Dünya’da her rengin birbiriyle ahenkli yaşayabileceğini ve hiçbirinin birbirinden fazlası olmadığını öğretir. Ormangülü Ağacı her şeyin fazlasının zarar olduğunu öğretendir. Ormangülünün gövdesinde deli bal vardır. Kaynağı, görüntüsü ve tadı ne kadar büyüleyici olursa olsun fazla tüketildiğinde zehirler. Deli balın fazlası zehir; her şeyin fazlası zarardır.

Ormangülüm.. Sessiz bir rüzgâr var içimde. Yapraklarını ve gövdemi koruyamıyorum. Seni bilmediğim bir şehrin hiç gitmediğim bir bahçesinde, yüzünü güneşe kapatıp geceye açan çiçeklerin arasında bırakıyorum. İçimin ayazında ruhuma dökülmüş pembe çiçeklerini gövdemden gözlerime topluyor, seni göz kapaklarımda taşımayı seçiyorum. Köklerin ruhuma bir pranga artık. Senin köklerin içimdeyken ben hiçbir yere kök salamıyorum. Ayaklarım sağlam basmıyor yollara, hiçbir yere ait olamamanın sancısı sarıyor ruhumu. Yürüyorum ama dünya ezberlemiyor adımlarımı.

Daha önce ayağımın hiç basmadığı bir toprakta büyüyeceksin artık. Bakışlarımı çevirdiğim hiçbir yere dalının, yaprağının gölgesi düşmeyecek. Görmeyeceğim büyüdüğünü. Ama sen hep büyümeye devam edeceksin. Çünkü sen Ormangülü Ağacısın ve Ormangülü daima tohum bırakır toprağa. Büyümeye ve çoğalmaya hep devam eder.

Seni içimden alıp bilmediğim bir bahçeye sürmüş olsam da hala göz kapaklarımda resmin. Sen pembe olan her şeydesin; ilkbahar çiçeği kokusundasın, kocaman gövdesi olan ağaçların gölgesindesin, hiç bilmediğim şehirlerin bahçelerisin, sürgünsün, fazla olan her şeyin zarar olduğunu öğretensin. Bense yaralı bir gövde, cılız bir sesleniş, kapalı duran her kapı. Eskimiş ve değişmemiş her şeyde beni bulacaksın. Bazen dalına konan minik bir kuşun neşeli sesi, bazen rüzgârın ürküten sesi, bazen gölgene saklanıp şarkılar mırıldanan küçük bir çocuğun sesi benzeyecek bana. Sen ise Dünya’daki tüm sessizliklerde saklı kalacaksın.

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Bir yorum girin
Adınız

Exit mobile version