HAYATIN ELİYLE GELEN

  Mantığımın bittiği yerde sen başlıyorsun. Gömmeye çalıştığım yerden çıkıyorsun. Bir güzel sarıyorum seni sineme. “Oh be!” diyorum. “Dünya varmış.”

  Gücüm var elbet unutmaya, yok sansalar da bana ne! Ben, bütün gücümü seni sevmeye harcıyorum. Başka da bir şey kalmıyor geriye.

  Çarpışmıyorum, çatışmıyorum; derdim kalmadı ne duygularımla ne de gerçeklerimle. Hayatın eliydi bizi yan yana koyan. Yine o değil mi ayıran? Bana sunulanı kabul ediyorum. Belki de bu sayede sabretmeyi öğreniyorum. Bilirsin, en az senin kadar sabırsızımdır ben de.

  Dünya korkunç bir yere gidiyor, öyle diyorlar sevgilim. Oysa dünya, oraya çoktan gitmemiş miydi? Sadece gözlerimizi kapıyorduk, başkalarının acılarını dışarıda bırakıyorduk. Şimdiyse açmak zorunda kaldık. Ateş bizim ocağımıza da sıçrayınca… Yangının kokusunu aldık.

  Bütün dünya hummalı bir “evde kal” çağrısında. Caddeler, sokaklar boşalıyor. Evler belki de hiç ummadıkları kadar insan yüzü gördü. Teşekkür etmeliyiz belki de evlerimize, “Sıkıldım sizden.” deyip bizi sokağa tükürüvermiyorlar.

  Akşamın ışıkları yanıyor bir bir. Acaba şimdi, tam da şu anda, şu çatıların altındaki her bir âdem ne düşünüyor? Ne geçiyor aklından, kalbinden? İçinde ne fırtınalar kopuyor? Ben bugün seni düşündüm. Annemi düşündüm. Ya bir daha sesinizi duyamazsam, dedim. Seni aramak geçti içimden. Annemi aramak geçti. Ama tuttum kendimi. Tuttuğuma üzüldüm. Elimde olsa bu kadar iradeli olmamayı dilerdim. Ölüm korkusu sarsaydı da bedenimi, sizi arasaydım. Sahiden son defa sesinizi duyacakmış gibi…

  Ne yapardın, diye düşündüm sonra. Önce şaşırırdın aradığıma. İkimiz de sevgiyle, hasretle ama tutuk tutuk konuşurduk. Çok geçmeden hızlanır, yalnız olduğumuz süreçte başımızdan geçen her şeyi anlatmak hevesine kapılırdık. Susuşlarımız konuşmalarımıza baskın gelmeye başladığında ben, annemle konuşmaya karar verdiğimi söylerdim. Sen beni cesaretlendirirdin. Sen beni hep cesaretlendirirdin. Keşke yanımda olsaydın. Ellerimi tutardın. Gözlerimden öperdin.

  Oysa ne kadar da mantıklı bir karardı bu. İkimizin de iyiliği içindi. Benim hayat planım, hedef ve hayallerim, erkenden öğrendiğim ve kabullendiğim gerçeklerim; senin plansızlığın, kararsızlığın, içinde cevaplanmayı bekleyen sorular, kaçındığın yüzleşmeler… Aramızı açan ne çok şey vardı. Nihayet ikimiz de yollarımızın ayrı olduğuna karar kıldığımızda rahatlamıştık bir parça.  

  Hayatın eliydi bizi yan yana koyan. Yine o değil mi ayıran? Kızmak, küsmek ne mümkün? Ben seninle şifa buldum. Sen bir enkazı sevdin. Onu yeniden sevgiyle doğurdun. Kırıcılığına, yıkıcılığına direndin. En büyük sancılarında yanında oldun. Sen… İyi geldin. Keşke ben de sana iyi gelebilseydim. Çıkmaz sokaklarına yeni yollar çizebilseydim.

  Bunları düşünürüm, düşünürüm de yapamam. Yapamam işte. Severim. Hasret çekerim. Yine de dönüp bakamam ardıma.

  Tutarım kendimi. Tuttuğuma üzülürüm. Allah biliyor ya, elimde olsa bu kadar iradeli olmamayı dilerdim.

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Bir yorum girin
Adınız

Exit mobile version