Halkın Sanatçısı Ahmet Kaya

Siz benim nasıl yandığımı. Nereden bileceksiniz.

1957 yılında Malatya’ya göç eden bir ailenin çocuğuydu. Ailesi işsizlikten dolayı Adıyaman’dan Malatya’ya göç etmişlerdi. Ahmet Kaya ilk okulu Malatya’da okudu. Kaya, bağlama çalmaya ilk olarak 6 yaşında iken babasının hediye ettiği bağlama sayesinde başladı. Okul sonraları ve boş zamanlarında çırak olarak plak ve kaset dükkanında çalışıyordu.

Ailesi, Malatya’da geçim sıkıntıları devam etiği için İstanbul’a göç ettiler. İstanbul’a taşındıktan sonra okulu bıraktı ve  ailesine destek olmak için birçok işte çalışmaya başladı.

Ahmet Kaya 1978 yılında askerlik yaptı. Askerlikte de müzikten uzak durmadı, askeriyenin müzik kadrolarında türkü söyleyip bağlama çalıyordu.

Askerlik dönüşü Emine Kaya ile evlendi. 1982 yılında Çiğdem adında bir kızları oldu. Geçim sıkıntısı çektiğinden dolayı eşi ile ayrıldı.

1984 yılında ilk albümü olan ‘Ağlama Bebeğim’ albümünü çıkardı. 1985 yılında  ‘Acılara Tutunmak’ adlı albümünü çıkardı. Anlaştığı stüdyo sahibi Selda Bağcan’ın kardeşi Sezer Bağcan’dı.

Cezaevinde tanıştığı 12 Eylül Darbesi mağduru Gülten Hayaloğlu ile Ahmet Kaya’nın tanışmasına aracılık etti. Albüm yayımlandıktan sonra evlendiler. Gülten Hayaloğlu hapishanede idam cezasına mahkûm olan Nevzat Çelik’in Şafak Türküsü şiirini Ahmet Kaya’ya iletti. Böylelikle geniş kitlelerce tanınması sağlanan albüm, 1985 yılında yapılıp 1986’da piyasaya çıkan ‘Şafak Türküsü’ oldu. Bu albümde aranjör Oğuz Abadan’la çalıştı ve hemen hemen tüm besteleri kendisi yaptı. Aynı yıl ‘An Gelir’ albümünü yayınladı. 1987 yılında kızı Melis doğdu.

Gülten Hayaloğlu ile tanıştığı dönemde kardeşi Yusuf Hayaloğlu ve şiirleriyle tanıştı. Sözlerinin çoğunluğunun Yusuf Hayaloğlu’na ait olduğu ‘Yorgun Demokrat’ adlı albümü 1987 yılında yayınlandı. 1988 yılında sadece iki şarkının söz yazarlığını Hayaloğlu’nun yaptığı ve diğer sözlerin tanınmış şairlerin şiirlerinden oluşan ‘Başkaldırıyorum’ albümü çıktı. Ardından 1989 yılında sadece bağlama ve vokal ile oluşturduğu konserlerinden bir derleme olan ‘Resitaller-1’ yayımlandı. Aynı yıl Osman İşmen’in düzenlemesiyle, sözlerinin büyük çoğunluğunu Hayaloğlu’nun yazdığı ‘İyimser Bir Gül’ albümü çıktı. 1990 yılında Resitaller-1’in devamı niteliğinde olan ‘Resitaller-2’ albümü yayınlandı. Aynı yılın ekim ayında çeşitli şairlerin şiirlerinden oluşan ‘Sevgi Duvarı’ isimli albümünü çıkarttı.

‘Şarkılarım Dağlara’ albümü, basılan 2.800.000 bandrolle rekor kırdı. Bu albümde yer alan ‘Özgür Çağrı’ isimli şarkıda geçen “Abin bir gün dağdan döner, sarılırsın yavrucağım” gibi sözler nedeniyle albümü toplatıldı, konser vermesi yasaklandı.

1990 yılında Tatar Ramazan ve 1992 yılında Tatar Ramazan Sürgünde filmlerinin müziklerini yaptı. 1994 yılında prodüksiyonunu Gülten Kaya ve Yusuf Hayaloğlu’nun yaptığı, Kanal D’de yayınlanan Ahmet Abi’nin Vapuru programını yaptı. Bu program sadece 13 hafta sürdü. Bu programa Nihat Akgün’ün katılması ve JET-PA’nın sponsorluğunu yapması büyük eleştiriler aldı.

İlk dönem albümlerinde genel olarak bağlamaya ağırlık verdi. Ahmet Kaya’nın tarzı pop, Türk halk müziği ve arabesk kategorilerine tam olarak dahil edilemediği için özgün müzik denilmeye başlandı. Kendisi, müzik tarzının devrimci arabesk veya protest olarak tanımlanmasına karşı çıktı. Sözlerini kendisinin yazdığı bestelerle beraber Attilâ İlhan, Can Yücel, Nevzat Çelik, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Enver Gökçe, Ahmed Arif gibi tanınmış şairlerin şiirlerini de besteledi. Genellikle şarkılarında toplumsal meseleleri işledi. Toplam yirmi iki albümünde sadece bir Kürtçe şarkısı (Karwan) vardır ve bir tane de Kürtçe açılış bulunur.

Ahmet Kaya’ya Çatal – Bıçak Fırlatıldığı Ödül Töreni Gecesi

Ahmet Kaya, Magazin Gazetecileri Derneği’nin 10 Şubat 1999’de düzenlediği “Yılın En İyi 10 Müzik Yıldızı Yarışması” ödül töreninde “Kürtçe şarkı söylemek, klip çekmek istiyorum” demişti.

Sahneden indikten sonra Serdar Ortaç sahneye çıkıp Sibel Can’ın “Padişah” şarkısını değiştirerek “Bu devirde kimse sultan değil, hükümdar değil, padişah değil / Atatürk yolunda tüm Türkiye / bu vatan bizim / ellerin değil” şeklinde okumuş, ardından 10. Yıl Marşını söylemişti. Salondakiler Ahmet Kaya’yı protesto etmiş, hatta çatal – bıçak fırlatanlar olmuştu. Bu olayın ardından Ahmet Kaya, yurtdışına gitmeyi tercih etti.

Serdar Ortaç yıllar sonra açıklamasında şunları dile getirdi;

“Ben, millet yatışsın diye 10. Yıl Marşı’nı okudum. ‘Durun, sakin olun’ dedim. Hepimiz bütünüz dedim. 10. Yıl Marşı’nı okuyunca herkes durdu, saygı duruşuna geçti. O marşı okumasaydım Ahmet Kaya oradan çıkamazdı. Herkes beni çatal attı biliyor” ifadelerini kullandı.

16 Kasım 2000’de, ‘Hoşçakalın Gözüm’ isimli albümünün kayıtlarını yaparken,  evinde 43 yaşında hayatını kaybetti. 17 Kasım 2000’de 30.000’in üzerinde kişinin katıldığı törenle Paris’in Père Lachaise Mezarlığına defnedildi.

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Bir yorum girin
Adınız

Exit mobile version