Yalnızlığın Antolojisi

“Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım Bilmiyorsunuz, darmadağın gövdemi çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.”

Siz hiç bilir misiniz bayım aydınlığın da karanlıklar doğurduğunu? Dışların kalabalığından payına düşenin içlerin yalnızlığının olması, boynunu sıkı sıkıya saran bir urgan gibi peyda etmiyor mu canına. Canını yakan şeyin hoyratça sözler, hoyratça dokunuşlar değil de gönlüne değen sıcacık bir tebessüm olduğunu bilebilir misiniz bayım?

Hayır, bilemezsin…

Yalnızlığın boyutu hakkında bilgi verebilir misiniz bayım? Hüznümün sekiz oktavlık isyan şarkıları ile bestelenmiş olabileceğini, yüzünde tebessümün gölgesi dururken ruhunun yalnızlığın acı şarabı ile mayalandığını ve ruhunda güzelliğe dair her şeyi ıhlamurların çiçek açtığı zamana saklamanın ne demek olduğunu bilebilir misiniz bayım?

Hayır, bilemezsin…

Bayım bir sürgündedir ruhum ve o sürgünde her akşamüstü mavi bir kuş gelir konar yanıma, bana özgürlükten bahseder. Kelamı bitince de beni kelamsızlığın diyarında, hoyrat rüzgarların ağuşunda bırakıp gider. Söyleyin ona bayım; mavi kuşlar kendi türünden olanları sürgüne mahkûm eder mi?
Bunun cevabını duyamayacağım galiba, çünkü bayım ben mavi kuşumu öldürdüm…

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Bir yorum girin
Adınız

Exit mobile version