16.5 C
İstanbul
Cuma, Nisan 26, 2024

Ölüm Üzerine

I
Ölüm dedi adım
Ansızın çıkar, kapılarınızı çalarım
Bazen sokak ortasında kalabalıklar arasında
Bazen yapayalnız, savunmasız
uyku anında
Ama hep varım…

Bencilim dedi
Herkesten önce ve her şeyden öte ben, unutulmayı hiç sevmem
Unutmasanız şayet beni
sizi hiç rahatsız etmem…

II
Ey ölüm!
Ey asırlardır değişmeyen mukadderat!
Ey batan güneşi ömrümün!
Bileti son kalkan trenin
ve hakikati gördüğüm.

Ey toprağı titreten “Es Sala!!!”
Ey gövdemi titreten musalla!
Ey hudutları bir metrelik makber!
Naçar kalır yanında beşer, olsa da alim
Nadan ile pîr, içinde bir; her daim.

Ey nefsim!
Ey bunu ayrılık bilip gözümden akan yaşım!
Ey gönlümde pinhan kalan imanım!
Vuslat perdesi aralandı bugün
ismetin düğünü, fasıkın helakı bugün.

Ey ölüm!
Ey, en sevgiliye açılan kapı!
Ey inşirah!
Mamure-î dünya iştigali ile
mefkud olan ruhuma;
En mukaddes hediyesi ömrümün…

III
Aman ha, sakın;
Tutmayın beni el üstünde
Kalmadıkça kursağımda soluğum
Durmadıkça solumdaki uzuvum
Dinmedikçe içimdeki elem
Sakın ha, sakın
tutmayın beni el üstünde !

Almayın adımı ağzınıza müftehirane
Dünya; görkemli bomboş virane
İhtişama kapılan bariz divane
Nefis, deyip; etme bahane
Aman ha, isteğim yegane
Almayın adımı ağzınıza müftehirane…

Sakın demeyin bana
“Yalnız bırakmam seni”
Hudutlarımı sağlam bilip
düşmeyeyim atalete
Hudutlarımda âmâ olup
düşmeyeyim enaniyete
Sakın ha, demeyin bana
“Yalnız bırakmam seni”

Zira;
Tutulunca el üstünde,
İsimler ağızlarda dolanırken müftehirane
Duyulunca sesler:
“Gitme, bırakmam seni yalnız”
Adem artık olmuştur meyyit
Ruh, bedenden müteferrik;
Beden toprağa, ruh ebediyete ait.

Aman ha sakın
Gelince o müjdeli haber
düşürmeyesiniz gözünüzden bir katre
bir meyyit, diriden başka ne ister
Aman ha sakın
Gelince o müjdeli haber
Kalmaz artık ne dert ne de keder

IV
Yeryüzünün ölümleri
daha elimdir
yer altının ölülerinden
Bir hayalin ölümü örneğin
Bir umudun
ışıldayan gözlerin…

Ölmüş bir güven
Bir dostluğu öldürmüştür artık
sımsıkı elleri
sımsıcak tebessümleri
ağrısız tümceleri

Ölmüş bir huzur
el yapar evi
dört duvar
dört diyar olsa
getiremez, gideni
Ehemmiyetsizdir kalanlar
ecel burada
bulamaz artık yiyecek yemeği.

Ölmüş bir merhamet
kör eder gözleri
sağır olur kulaklar
ve lâl olur dilleri…
Bir toz bulutu inmiştir dünyaya
öldürür kafasını çevireni yaraya
Okşayanı bi kediyi
gülümseyeni bir çocuğa.

Ve, daha niceleri.
Yeryüzünün ölümleri
Viran eder bedeni…

READ  Nefret Yerine Sevmeyi Sevdirmek
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Büşranur Yalınız
Büşranur Yalınız
'Yazmak ibadetimdir, ibadetimdir şiir Kalemimdir askeri cihat meydanlarının" 19 yaşında, kendine Hakk'kı ve hakkı anlatmayı şiar edinmiş, aciz bir kul.

Related Articles

CEVAP VER

Bir yorum girin
Adınız

- Advertisement -spot_img

Latest Articles