16.5 C
İstanbul
Cuma, Mart 29, 2024

İnsanın Demlenmesi

Bir gün, böylesine hissiz uyanacağı aklına gelmezdi. Gözünü açtı ve tavan ile karşı karşıya gelirken, hayatı gözlerinin önünden hızla geçti ve bir taraftan kalbi kendini yargılarken beyni de sorulara cevap aradı. Sorular cevapsız, yargı idamda, gözler boşlukta… Gözlerinin feri sönmüş, boynu bükük, yanakları al al, dudakları çatlak, yüreği ürkek, masumane bakışlarla, elleri toprak kokan çocuksu ruhu geldi ve başını okşadı. Gözlerinden yaş boncuk boncuk dökülürken, o sıcaklığa sarıldı, sarıldı. Öylesine  içine çekti ki tüm özlemini, hiç bitsin istemedi.

Zaman dursun, hasret bitsin, acılar dinsin istedi.

Pencerenin önündeki yatağının üzerine, hafif esen rüzgarın şiddetiyle tülün yüzüne değmesiyle sıçrayıp, yatağın üzerine oturup, ayağını yataktan aşağı sarkıtması çok zaman almadı. Donuk gözler karşıya öylece bakakaldı. Hani bir anne çocuğunu parka götürür de salıncakta sallarken karşı bankta da muhakkak oturan biri olur ve kendi çocukluğunu hayal ede ede anne ve çocuğu izler ya işte bomboş duvara salıncak kurdu ve bir de anne ve çocuk. Onları izlerken hafıza da unutulmuş anılar… Ya da olmayan anılar akla gelmez ya yoktur çünkü öyle işte kocaman bir boşluk… Korku bütün bedenini hızla sardı ve titremeye başladı. Kedinin verandadaki saksıyı düşürmesiyle çıkan sesle kendine geldi ve biraz bekleyip ayağa kalktı. Yüzünü yıkamak için banyoya yönelen ayakları, ayakta durmaya güçlük çekerken, kendisini banyoda ayna karşısında buldu ve gözler aynaya takıldı.

Akıl baştan gitmiş de geri gelmesini bekler gibi bakıyordu.

Durgun, ne yapacağını bilmeden duruyordu. Derin çok derin bir iç çekti ve eğilerek yüzünü yıkadı, kuruladı ve banyodan salona geçti. Perdeyi açmak istemesede eli istemsizce perdeyi açtı ve içeri giren ışık biraz gözlerini aldı. Pencereyi açtı içeri giren temiz hava onu aldı, yıllar öncesi bir zamana götürdü, ağacın hışırtısında, çiçeklerin kokusunda, kuşların cıvıltısında dolaştırdı ve salonuna geri getirdi. Ufak bir tebessüm ile yüzündeki gamzesi belirdi.

READ  Özlem Penceresi

Konsol üzerindeki duran grafamona yöneldi ve müziğin nağmelerine kendini bıraktı. Nağmeler eşliğinde mutfağa gitti ve çaydanlığı ocağa koydu. Buzdolabından da kahvaltılıkları çıkardı ve çayın demlenmesini bekledi, “Tıpkı insanın da demlenip olgunlaştığı gibi.” diye söylendi kendi kendine ve geleceğe dair hayaller kurmaya başladı. Fokurdayan çaydanlığa bakarak, “Acı” dedi, “Acı insanı demleyip geleceğe yol gösteren rehber gibi, sağlam atılan bir temel gibi.” dedi ve devam etti. “ Bizi biz yapan yaşanmışlıklar, tecrübeler adeta kendi hayatımızın inşasını yapar gibi. “Hedefler” dedi, “Bina katları gibi hayatımızın katlarını çıkıyoruz her bir hedefe ulaştığımızda.” dedi ve çayını ince belli bardağına koydu ve sıcak sofrasına oturdu. Yalnızdı, kendi ile başbaşa, içinden söylenip güldü, bazen gözleri dolup “Aman boşver, takma kafana.” diye kendini teselli etti ve sıcacık çayını yudumladı, sanki hayatı içer gibi.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Related Articles

CEVAP VER

Bir yorum girin
Adınız

- Advertisement -spot_img

Latest Articles