İç Döküntüsü

Kendini birçok nedenle boğuşurken bulursun aniden. Çıkmaz sokaklarda bitmez tükenmez, ezelden beri gelen yüklerin altında ezilirken bulursun kendini. Sonu var mı bilinmeyen bir yolda kendini harap ederken görürsün.

Nedenini merak edersin hallice, düşünürsün ve düşündükçe yüzmeyi bilmediğin deryada çırpınırken yetişmeye çalışırsın boğulan kendine. Kendine neden diye sorarken ne ara geldim buralara ne ara boğulmuşum diye sorarsın ölü hâline. Hâlbuki sen ölü halinle farkında değilsindir bu yaşantılarının mazinin bir cezası olduğunu…

Mazi deyince ne kadar da uzakmış gibi geliyor değil mi? 

Aslında öyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Sürekli gölgemizmiş gibi peşimizden geldiğini de biliyoruz. Kimse kimseyi özellikle de kendisini kandırmasın.

Her şeye kanmaktan gelmedik mi bu hallere. Ve her halimiz maziye malûm değil midir? 

Ne demiştik kendimizi kandırmayalım ve teessüfle evet cevabını verelim.

Bazı bağnaz kelimeler yüzünden emellerimiz için yürümek zorunda olduğumuz kaç yol bozuldu?

Umut çiçeklerini toplamak için kaç kapı çarpıldı suratımıza bu da bilinmez.

Mesela “ayıp” kelimesi en bağnaz ve sert kapılardan bir tanesidir hâlbuki arkasında sakladığı şeyleri çıkarsa her şey yolunda gitmez mi sizce de? 

Kendimizi kandırmaktan, kanmaktan vazgeçelim; ayıp diye söylenen çoğu şey aslında yalanın dibidir.

Yaşadığın en normal duygularına bile ayıp denilmedi mi, duygularını bu kelimenin arkasına saklamak zorunda bırakmadılar mı hiç? Duygularına hâkim olamadığın bir anda gelen utanma duygusuna bile “utanma ayıp” deyip utanmak gibi hâya gösterişli güzel olan bu duygudan bile utanmak zorunda bırakılmadın mı? 

Uyanın, bizler utanmaktan utandırıldık, utandık.

Küçükken ağzınızdan yanlış (ayıp) bir şey çıkmasın diye hep uyarıldığınız için şuan bile gülerken istemsizce elinizle ağzınızı kapatma eyleminde bulunmuyor musunuz?

Ne de çok şey saklanmış aslında ayıp kelimesinde, ruhumuzda en çok da duygularımızda.

Can sıkıntımız tam olarak nedir gerçekten bilen var mıdır acaba ?

Mesela canımız bedenimizin tam olarak neresinde diye saçma bir soruyla çalkalansın nöronlarımız ya da sıkıntı nedir diye gerçekten düşünelim üzerine. Çıkabilecek miyiz içinden bilinmez ama bu iki kelime bir araya gelince her halimiz ifade edecek güçte gibi geliyor ve bu sır dolu bahanemizin arkasına saklanıyoruz.

Saklanan her şey ortaya çıkınca çözülecek midir olaylar yoksa çıkılmaz duruma mı sürükleniriz her şey gibi ? Muamma.

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Bir yorum girin
Adınız

Exit mobile version