18.9 C
İstanbul
Cuma, Mart 29, 2024

Tramvay Durağı 5. Bölüm

Hatırlar mısınız bilmem, İsimsiz Durak burası. Tabelası paslanmış bir teneke parçasından başka bir şeye benzemiyor. Havada hafifçe esinti olsa, gıcırt gıcırt…

Sesler beni çıldırtıyor. Oysa sessizlik ne iyidir. Sükûnet! Aah, sizlere suskun görünen şu doğanın muhabbet cümbüşlerinden söz edebilseydim keşke.

Siz şehir insanları! Doğa deyince kaldırım taşının kenarına insan eliyle dikilmiş kokusuz aşı çiçekleri anlarsınız belki. Ya da egsoz dumanının boğaz yakan kokusunu… Haksızlık etmeyeyim; ücret ödeyerek gittiğiniz yazlıklarınızdan veya internet aramalarından bulduğunuz görsellerden biliyorsunuzdur dağları, taşları, denizleri, ovaları… Tanışmışsınızdır oralarla.

Ben, ruhu sekseni çoktan aşmış bir köy insanıyım. Bizim oralarda doğa dediğiniz şey, Yaratıcı’nın (cc) bir lütfu olarak her sabah tertemiz bir havayla başlar, kır çiçeklerinin mis kokusu ve kuş cıvıltılarıyla devam eder. Size televizyondaki; ‘gezginçi’, yöresel yemekleri löp löp götüren program sunucuları gibi tanıtım yapmayacağım. Onlar ilk defa gördükleri, tattıkları güzellikleri ballandıra ballandıra anlatırlar.

Köy insanı öyle mi? Doğa, köy insanı için bir üstattır. Acıyı neşeyi öğrettiği bir kenarda dursun, ölümü öğretir asıl, insana. Ölmeden önce imanla şerefle ölmeyi… Saf ve berrak bir huzurun gücünü hissettirir göz bebeklerinde. Yolunuz bir köye düşerse ihmal etmeyiniz, hatta ilk işiniz; köy pazarında örgü patik ve yumurta satan ninenin gözlerinde hayatı aramak olsun. Pişman olmayı öğreneceksiniz. Neye? O zaman anlarsınız.

Vakit gece. Öyle uykum var ki… İnanır mısınız bilmem, dilimin ucunda bir yığın metaforları var anlatmak istediklerimin. Bir kapanıp bir açılan gözlerim ve bir yazıp iki silmek zorunda kalan kalemim adına özür diliyorum.

Bu İsimsiz Durak tam da şehrin göbeğinde. Büyük şehirlerde doğa namına gözleyebildiklerim; asfalt yollar, raylar, evler, arabalar, kir dolu gökyüzü, biraz deniz ve tanımadığım insanlar. Her sabah şehrin gürültüsüyle uyanıyorum. Doğanın latif sessizliği yok burada, kulaklığıma eklediğim türkülerde buluyorum insanımı. Yine kulaklığımdaki müziklerde kaybediyorum insanlığımı. Doğru duydunuz. Ritimlere eşlik eden kafiyeler anlatıyor bu şehrin hâlini. Kör kütük çıkmazlara gark olmuş sokak lambaları altında serkeş adımlar…

READ  Tramvay Durağı 1. Bölüm

Şehir insanı ay ışığında komşu gezmesine yürümeyi bilir mi? Birçok köyde elektrik ve internet var artık. Köy insanı telefonun flaş ışığında gidip gelir oldu şehir meydanına. Şehir insanı; varını yoğunu terk edip köylere, yaylalara yerleşmeye başladı. Bir gariplik var bu işte.

Huzurlu yaşayan ve ölenler, uzun ve refah yaşamayı istiyor, gidiyor ve kaybediyor sahip olduklarını farkında bile olmadan.

Uzun ve refah içinde yaşayanlara artık ‘yaşamak suç’ geliyor ve terk ediyorlar malı melâli, kısa da olsa huzurluca, zahmetli de olsa “sahici” bir hayatı ve ölümü arzuluyorlar.

Hoş, ben de bu şehre geldim geleli gurbetle tanıştım. Özledim kendimi. Arıyorum hâlâ. Elektrik var, internet var, şu tramvay… Gelmek bilmeyen bir tramvayın getirmesini dilediğim bir ümidim var. Belki şehrin doğası da budur? Kaybolmayı, aramayı, beklemeyi, hatta zamanla beklentilerinden arınmayı öğretiyordur insana? Üstatlığı bu yöndedir…

Hiç, bir şehir insanının gözlerine bakmak gelmedi aklıma. Baksam, ne görürüm, hiçbir fikrim yok.

Gözlerimde

Uyku…

Uykum var…

Fatma Zehra Akyiğit
Fatma Zehra Akyiğithttps://bisnevdergi.wordpress.com/
1995 Osmaniye/Kadirli doğumlu. Atatürk Üniversitesi İlahiyat ön lisans mezunu. Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 4. Sınıf öğrenci. Bişnev Dergi'de yönetici/sosyal medya ve reklam sorumlusu/tasarımcı/editör/yazar/şair/çizer. Künye Online'da,24Okur'da,Yeni Eğitim Dergisi'nde,Mukaddem Sanat'ta yazar/şair. GÖKYÜZÜ TOPRAK KOKAR isimli eserini yazıyor.

Related Articles

2 YORUMLAR

  1. Tramvay Durağı..
    Ne zordur köyde büyüyüne, yaşayana şehirde nefes almaya çalışmak; soba çatırtıları, cızırtılarıyla uykuya dalmanın keyfi yanında kaloriferin etrafa yaydığı sessiz, kokusuz, dumansız sıcakta uyumak ve kuş cıvıltılarıyla değil de ambulans sirenleriyle, korna sesleriyle uyanmak..
    Tramvaysız bir durak beni nerelere götürdü kaşla göz arasında..

CEVAP VER

Bir yorum girin
Adınız

- Advertisement -spot_img

Latest Articles