Farkında Değiliz!

Bu zamana kadar hiç bir şiire konu olamamış kadınlar ile bu zamana kadar hiç bir sadakat hissiyatına özne olamamış erkeklerin dünyasında gönül zarafeti aramak mı? La Fontaine’den masallar dinlemek daha keyifli geliyor kulağa. Favorim ise; Tavşan ve Kaplumbağa…

Büyülü bir dünyanın bücür cadısı kılıklı rollerini peşkeş çekmiş, duygu devrimini yaşamaya çalışıyoruz. Bir yandan da yaşayamadıklarımızın öfkesini yaşıyoruz aslında. Kamikaze görünümlü bedenlerin içinde pamuk şekeri ile sarmallanmış ruhları barındırıyoruz. Hep bir hayal dünyasında, hep bir filmin başrolünde buluyoruz kendimizi. Galası cafcaflı, gişesi hüsranlı, ayyuka çıksa da naraları… Sonrası hep karabasanlı!…

Gülüşünü kaybetmiş bir yetimin somurtkanlığı ile geçiyoruz caddelerden. Hiç sevilememiş’in gerçekliği ile yol alıyor kunduramız. Reklam tabelalarında özenle seçilmiş cümlelere takılıyor gözlerimiz. Biri ya da birileri hayalimizi çalıyor, farkında değiliz!

Evet mi? Hayır mı? İki kelimeye sığdırıyoruz izdivacımızı.. Kimisi mahalle baskısı, kimisi anasının babasının duası… Yaşa takılanlar da cabası… Ya bireylerin rızası? Jeofizik okumaya çalışmak suç mu?

Gökyüzüne merdiven dayıyoruz sırasıyla. Gecelerimizin kasvetini yıldız takarak dağıtıyoruz. Ismarlanmış şarkılara bir yenisini daha ekliyoruz. Ya sonrası yok bu hayatın! Geldik geçiyoruz…








NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Bir yorum girin
Adınız

Exit mobile version