13.6 C
İstanbul
Cumartesi, Nisan 27, 2024

Bazen

bazen anlatılır her şey,
bazen de anlamsız gelir dile.
çeker kendini sözcüklerin kıyısından,
bazen bir bir dolanır harflerin baş ucunda,
kendini açıklayacak kelimeyi bulamaz.
yüreğin orta yerine hançer gibi saplanıp kalır,
dinleyen de yoktur,
anlatılacak olan da,
sessiz çığlıkların arasında kaybolup gider.
bazen yanlışlar yaparız,
yanlışlar yalnızlaştırır insanı.
kimilerini öldürür,
kimilerini de bir dumanda boğar.
bazen ölmeden ölürüz,
toprak atılmayı bekleyen yıllarımız olur,
beklenilen gün geldi mi,
ölen ruhun farkına varmayanlar ölü beden için gözlerini doldurur.
bazen de olmaz işte,
bekler durur insan,
olmayı, oldurmayı, olacak olanı,
olmadıkça yorulur insan,
bir kaldırım taşının üstüne yığılır kalır bedeni.
sahi yorgun düşen bedeni midir?
yoksa ruhu mu?
sahi neyden yorulur insan?
bekleyenin gelmemesinden mi?
umduklarının olmamasından mı?
yalnızlıktan mı?
sevilmemekten mi?
yarım kalmaktan mı?
ve bazen de gülmekten yorulur insan.
güldürüp gülememekten,
verdiği değeri görememekten,
bunca yorulmuşluğun arasında
bir umut kapısı arar insan.
bir çiçek, bir şiir, bir kedi,
tutunacak bir dal oluverir.
sımsıkı sarılır o dala.
elinden kayıp gitmesin diye.
bende şiire sarıldım,
yazıya sarıldım,
duygularımda buldum kendimi.
ve bırakmadan,
usanmadan,
yazdım işte.

tutsak kalmış ruhlara
READ  Kosinüs Otuz Altı ve Tanrı
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
ŞeymaNur Sevinç
ŞeymaNur Sevinç
Az buçuk yazan, çokça okumaya çalışan bir fani.

Related Articles

CEVAP VER

Bir yorum girin
Adınız

- Advertisement -spot_img

Latest Articles