Durgun denizlerin üzerinde sahnelenen
Tel tel saçlarında hüsnügahı besteleyen
Karanlığın içinden bir nur gibi yükselen
Atını sürüşüyle çeşm-i ahuyu gördüm
Çatlamış güğümünde mey taşır ocağına
Sızar aralarından, süzülür toprağına
Ama bükülmez bileği, eğilmez hasmına
Pek gülmez çehresiyle çeşm-i ahuyu gördüm
İnsafın ruhunda derin yaralar açtığı
İki dudağıyla gizlediği eşsiz sabrı
Nazlı kelamında saklı o muhami tavrı
Vezninde duruşuyla çeşm-i ahuyu gördüm
Zaman ellerini çeksede hayallerinden
Yırtıp umut defterini sahifelerinden
Haddizatında vazgeçmeyip hasletlerinden
Süzülmüş sürmesiyle çeşm-i ahuyu gördüm
Hıfzındaki ağırlıktan kurtulup bir nebze
Uzanıp da söğüt ağacının gölgesine
İşte tam orada Merhumi, bilmüşahede
Gel diyen bakışıyla çeşm-i ahuyu gördüm
Bir cevap yazın