Kuruyan güllerin geride bıraktığı izlere bakıp
Dikenli sözler dökülüyordu dudaklarından
Önüne geçemiyor, engel olamıyordu gözyaşlarına
Dört nala koşarken yanaklarından
Yüreğine tesir eden kan kırmızısı acıyı
Gizlemek isterken umutlarından
Aşikardı beyhude geçen zamanın burukluğu
Sukut-u hayal içerisinde bakışlarından
Sessizce bir sefere hazırlanır gibi
Usulca toparlanıyordu otağından
Her birinde kaybolduğu o efsunlu gözler
Nasıl olur da kaybolacaktı dimağından
Bir elveda diyemeyişinin kederini
Bin el reva görmezdi sevdasından
Gel gör ki kendini güvende hissettiği
Kendi güvenememişti hislerine çoktan
Kemik parmaklıklar ardında yalnız başına
Kalbi yorgun düşmüştü volta atmaktan
Hızla kalkıp yerinden bir anda
Aradığı cevabı bulmanın mutluluğundan
Son çare dercesine davranıp kalemine
Arz etmişti beraatını yazdığı kağıttan
…
Dergahı gönül olana gurbetten dem vurulmaz
Merhumi her bülbülün aşiyanı gülşen olmaz
Vakte gizlenen hayrın şuurunda ısrar etme
Nasibi hak bilmedikçe, huzurda yar olunmaz
…
Bir cevap yazın